# Sad - Cold Days
İntikam duygusu, bir insanı sarmalayıp sonunu görünceye kadar sürükleyen tek duyguydu. Ruhunu hırsına satmış bir insan için yegâne değerdi. Kapılarını aydınlığa kapatıp kendini o dipsiz karanlığa hapsedecek kadar güçlüydü bu duygu. Odağını kaybetmesine izin vermeden acımasızca sürüklüyordu onu...
Peki, bu işittiklerim neyin intikamıydı?
Beni dehşete düşüren kelimelerin sahibi neden bana bunları yapıyordu?
Neden?
"Hayır."dedim içimden. "Bu olamaz."
Duygularımın aldığı balyoz darbesi, bilincimi yerle yeksan etti.
Yüreğim kaçıp kurtulmayı isteyen bir suçsuz gibi göğüs kafesimden çıkmak istercesine hızlı atıyordu. Her yumruğu bedenime artçı şoklar veriyor, ayakta durmamı zorlaştırıyordu. Mimiklerime saklanmış işkenceciler ifadesizliğimi yıkmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Acıyla gerilen kaslarım, avucunun içinde can çekişiyordu.
Umutsuzca başımı kaldırıp ona baktım.
Bakışları beni buldu. Boşta olan eli usulca yanağımı okşadı. Oyunculuğu o kadar iyiydi ki profesyonel bir oyuncuya taş çıkarırdı. Bana doğru eğildi. Lacivertlerini, benim soğuk gümüşi gözlerime dikti. İfadesi o kadar gerçekçiydi ki söylemek için hazırladığı sözcüklerle nefesimi tuttum ve hiç söylenmemesi gereken o kelimeler döküldü, acımasız dudaklarından...
"Seni seviyorum."
Puslanmış gözlerimden aynı saniye bir damla yaş süzüldü.
Kederli bir şekilde "Yapma."diye fısıldadım. "Bunu bana yapma."
"Yalvarırım."
İrisleri aldığı hazzın iştahıyla parıldadı. İçten içe hissettiği yoğun tatminkâr duyguyu tenimde hissediyordum.
Elini yanağımdan çekti. Tekrar önüne döndü.
Gözlerim endişeyle abimi arayıp buldu.
İşte oradaydı. Güçlü duruşuyla etrafa negatif enerji yayıyordu.
İrisleri... Derinlerdeki o yegâne duygu...
Nefret, tsunamiye uğramış duygularımı alabora etti.
Bu bakışlar içimde olan son sevgi yüklü mürettebatımı, duygu barındıran gemimle birlikte derinlere gömdü. İçimde olan tek sevgi kırıntısı... Hayatıma anlam katan tek insanı öylece kaybediyordum. Biliyordum. Bunu damarlarımda hissediyordum. Git gide benden uzaklaşıyordu.
Bakışlarımı ondan çekip başımı önüme eğdim.
Acıyla kavruluyordum. Kalbim yangın yeriydi. Bedenim ise o yangının ortasında kalmış savunmasız bir çocuk.
Kurtulmak ise artık umutsuz bir düşe dönüşmüştü benim için...
*
Otuz altı saat önce...
Üstümü değiştirip aşağıya indiğimde Azap, Yağmur'la konuşuyordu. Beni görünce kadınla konuşmayı kesti. Kızgın olduğunu belli eden bakışlarıyla bana bakıyordu. "Arabaya geç."dedi. Sesi soğukluğunu koruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERHAMETSİZ (Belki yeniden birgün dönecek) 🥹
أدب المراهقينRuha acımasızca işlenmiş işkencenin izleriydi tüm bu olanlar... Yığınla eziyetin altında kalmış, yanarak küle dönüşmüş bir acımasızın öyküsü... Küllerinden doğan Azap'ın izleri... Acıyla beslenen, korkuyla soluksuz yaşayan, af nedir bilmeyen bir el...