İşte yeni bölüm geldi. Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar.🥰
#Ludovico Einaudi - Ritornare
Sabahın ilk ışıklarında huzursuz, endişe dolu bir uykudan uyanmama sebep olan, koyu gökyüzünün yetersiz ışığı değil odayı dolduran ses olmuştu. İçlerinde kum varmış gibi hissettiğim göz kapaklarımı zorla aralayarak sesin geldiği yöne doğru yastığa gömülü başımı çevirdim. Henüz daha uyuyalı birkaç saat olmuştu ve ben uykumu almak şöyle dursun hissettiğim o huzursuzluğu dindirememiştim bile.
Komodinin üzerinde ısrarla çalan telefon, bakışlarımı yanımdaki boşluktan çekip odaya sızan duş sesinin geldiği yöne çevirmemi sağladı. Azap kalkmış olmalıydı. Ne ara uyumuştu da uyanmıştı anlamazken belki de hiç uyumamış olabileceğini düşündüm.
Telefon sesi kesilip oda yine sessizliğe gömüldüğünde bir daha uyuyamayacağımı bildiğimden üzerime yapışmış korkuyla yorganın içinden sıkıntıyla çıkarak sırtımı yatağın başlığına yasladım. Başım, biri sanki onu mengenenin arasında sıkıştırmış gibi hissetmeme sebep olacak şekilde ağrıyordu. Fakat şuan ki derdim baş ağrısı olmayacak kadar önemliydi.
Baş ağrısıyla birlikte katlanmam gereken bir ceza vardı.
Kalbim dün geceki endişe ve korkuyu bir kez daha hissetmeye başladı.
Gece eve döndüğümüzde Azap'tan kaçmak için odaya çıkmış, uyuma bahanesiyle abimle konuştuğum için alacağım cezanın zamanını ertelemeye çalışmıştım. Azap, o an 'Sonra' diyerek konuya virgül koymuştu ama ne arabada ne de eve geldiğimizde konusunu açmayarak beni diken üzerinde bırakmıştı. Ben de onun konuşmayışını fırsat bilerek odaya çıkmıştım. Fakat uyumak mümkün görünmez gibi bir de üstüne üstük saat beşe kadar kafamın içinde alacağım cezanın nasıl bir ceza olacağını kurup durdum. Ben onun her an odaya gelmesini beklerken o ise hiç yapmayacağı bir şekilde bana ceza vermek yerine beni rahat bırakmış, odaya gelmemişti. Belki de önemli işler listesinde henüz bana sıra gelmemişti.
Ne zaman gelmişti, uyumuş muydu bilmiyordum ama yatağın diğer tarafı bozulmuştu ve telefonu komodinin üzerindeydi. Tabi yatağı ben de bozmuş olabilirdim.
Düşünlerimin yönünü değiştirip dikkatimi çıkacağı kapıya vererek korkuyla kapının açılmasını bekledim. Tedirginlik kalbimi kemiriyordu. Hâlbuki ben hiçbir şey yapmamıştım. Batuhan'a tek kelime bile etmemiştim ama onun bunu önemsemediğini biliyordum. Bütün gece yüzünde takındığı anlayışlı koca ifadesiyle içten içe beni nasıl cezalandıracağını düşündüğünü biliyordum. Tuvaletin önünde yaptığı şeyin bile bir sebebi vardı. Bundan emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERHAMETSİZ (Belki yeniden birgün dönecek) 🥹
Teen FictionRuha acımasızca işlenmiş işkencenin izleriydi tüm bu olanlar... Yığınla eziyetin altında kalmış, yanarak küle dönüşmüş bir acımasızın öyküsü... Küllerinden doğan Azap'ın izleri... Acıyla beslenen, korkuyla soluksuz yaşayan, af nedir bilmeyen bir el...