#The Imitation Game - Main Theme
Öfke.
Kızgınlık.
Nefret.
Mantığımı ele geçirmişti.
Doğru düşünemiyordum. Tek düşünebildiğim bu adama olan duygularımı yüzüne kusmaktı.
Damarlarım nefretin ateşiyle zehir zemberek yanarken tek istediğim yüzündeki bu alaycı ifadeyi yerle bir etmekti.
Onun gibi acımasız olmayı istedim bir an.
Öyle bir andı ki bu, kendimi tutamadım.
"Senden tiksiniyorum."dedim. Sesim istediğim gibi kin dolu çıkmıştı.
Gözlerimi dikmiş onu izlerken yüzündeki alaycılığın devam ettiğini görmek beni daha da çılgına çevirdi.
"Kafanın içinde ne yaşıyorsun bilmiyorum ama ben o dünyaya ait değilim. Asla olmadım. Olmayacağımda. Manyaksın sen. Ruh hastasısın. Acizsin. Bir kadından korkacak kadar aciz ve korkaksın."dedim. Kelimelerimin kontrolü bende değildi. Zihnim tehlike çanları çalıyordu ama dilim kendi başına ucuna ne geldiyse önüne sunuyordu, yüzüne doğru acımasızca. Kendimi kontrol edemiyordum. Rayımdan çıkmıştım.
"Evet, evet."dedim, dediklerimi doğrularcasına. "Sen bir korkaksın. Yoksa bu kadar zahmete girip beni neden bu dağ başına kaldırasın ki. Korkak. İğrenç bir adamsın sen. Hayatımda senin kadar kontrol manyağı kimse görmedim. Senin gibi bir adamın olmaktansa acı çekmeye de cezaların en ağırına da razıyım. Yeter ki gece olduğunda seni görmeyeyim."
Söylediklerimle iki kaşı birden havalandı. Yüzü 'Vay be.'der gibi bir hal aldı.
Rahatlığı öylesine sinir bozucuydu ki dayanamayıp ona doğru ilerledim. Önünde durup başımı yukarı kaldırdım. "Çünkü."dedim. Yüzündeki o ifadeyi bozmak için elimden geleni yapacaktım. "Yüzünü görmeye dayanamıyorum. Bırak yüzünü görmeyi varlığına bile katlanamıyorum. Birde benden seninle aynı odayı paylaşmamı mı istiyorsun? Asla!" Kini, nefreti gözlerime yansıtarak ona bakıyordum.
Yüzündeki ifadeyi daha iyi görebilmek için geri çekildim.
Kalkan kaşları inmişti.
Bir bacağının üstüne yüklendiği sıkılmış gibi görünen bedenini toparladı. Şimdi olduğundan daha büyük görünüyordu. Bakışları sertleşti. Yüzünde sinirlendiğini belli eden tek bir kas bile oynamamıştı ama bedenini saran aura yine siyah sislere dönüşmüştü.
Sesi kulaklarıma doldu. İçim titredi. Tenimden geçen ürpertiye lanet ettim.
"Asla, asla deme Gardenya."dedi. Harflerin arasına sıkıştırdığı tehdidi somut bir şekilde görebiliyordum. Fakat bu dilimden dökülen kelimeye engel olmadı. Pervasızca dudaklarımdan süzülen kelime Azap'ın suratına çarptı.
"Asla!"
Her harf o kadar net ve inatçı bir çocuk gibi çıkmıştı ki dudaklarımdan, onu çıldırtmaksa amacım az bile yapmıştım.
"Asla senin olmayacağım."dedim inatla. "Asla seninle kalmayacağım. Hiçbir zaman bana sahip olamayacaksın."diye bağırarak sonlandırdım cümlemi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERHAMETSİZ (Belki yeniden birgün dönecek) 🥹
Fiksi RemajaRuha acımasızca işlenmiş işkencenin izleriydi tüm bu olanlar... Yığınla eziyetin altında kalmış, yanarak küle dönüşmüş bir acımasızın öyküsü... Küllerinden doğan Azap'ın izleri... Acıyla beslenen, korkuyla soluksuz yaşayan, af nedir bilmeyen bir el...