# Free- One More Chance
Boğuluyordum.
Okyanuslarının derinliklerine çekildikçe nefessiz kalıyordum. Yaşadığım mağlubiyetin esareti ruhumu dibe çekmeye devam ediyordu. Debeleniyordum. Kurtulmak için bir umut arıyordum etrafımda. Tutunacak bir dal belki, beklide bir yardım eli ama ne bir dal vardı bu hırçın koyuluklarda ne de uzanan bir yardım eli. Çırpındıkça içine daha da çok çekiliyordum.
Yok oluyordum, adım adım...
Gücümün kifayetsizliği Azap'ın acımasızlığıyla tırpanlanan ruhumu koruyamıyordu. Her vurduğu darbe, ruhumda derin yırtıklar açıyordu ve ben kanayan yaralarım yüzünden kan kaybından ölmeyi diliyordum. Fakat olmuyordu, ölmeyi bir türlü başaramıyordum...
'İşte şimdi ölüyorum.' dediğim her an yeniden hayata döndürülüyordum...
Şuan olduğu gibi...
Mutsuzluklarımı biriktirdiğim boşluğa kondurduğu buse, orayı daha da derinleştirirken eli ceketinin diğer cebini buldu.
Gözleri beni dibe itmeye devam ediyordu.
Cebinden dikdörtgen, lacivert bir kutu çıkardı.
Gülümsedi.
Derin bir soluk çektim içime. Ne olduğunu biliyordum bu kutunun.
Kutuyu önüme uzattı. Kapağını açarak içindeki çift yüzüklerini seyre sundu. Herkes nefesini tutmuş bizi izliyordu. Ortamdaki tek ses yumuşak tonda çalan müzikti.
Gözlerim tekrar doldu. Elimi dudaklarıma kapatıp gözlerimi yumdum. İnanmak istemiyordum. Bütün bu yaşadıklarımın bir kâbus olmasını diledim. Gözlerimi açtığımda bütün hepsi son bulacaktı. Fakat son bulmadı. Hepsi gerçekti ve yüzükler hala aramızda duruyorlardı.
Gözlerimi kaldırıp yalvaran gözlerle tekrar ona baktım.
Sahte mutluluğu bütün mimiklerine sızmış gibiydi. Geçen zaman boyunca ilk defa bugün, yüzünden ne düşündüğünü ya da hissettiğini görüyordum. Mutluluğu yüzüne kusursuz bir maske olarak işlemişti. Rolüne öylesine bürünmüştü ki oyunculuğu tartışılmazdı. Kusursuzdu.
Fakat gözleri o maskenin ardından anbean okunuyordu...
Tok sesi karşımdaki merhametsizle aramıza sızınca sesinin de bir o kadar oyuncu olduğunu anladım.
Misafirleri hedef alan kelimeler, harf harf onları okşarken bir araya gelen cümlelerin şiddeti ruhumu linç etti.
"Evliliğimizin simgesi."dedi. "Kalplerimizi birbirimize ömür boyu bağlayacak nişaneler."
İnce halkalı tek taş yüzüğü parmaklarının arasına alıp misafirlere döndü.
"Bu andan sizi mahrum etmek istemedim sevgili konuklarım. Her şey o kadar hızlı gelişti ki size sunabileceğim tek mutlu anımız bu an oldu."
Gözlerim elinde bardağıyla duran abimi buldu. Bakışlarımız kesişti. Hareketlerine ve mimiklerine sinmiş nefreti canımı yaktı. Bakışlarında barındırdığı aşağılama ifadesizliğimi sarsıyordu. İrislerimi ondan çekip Azap'a yönelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERHAMETSİZ (Belki yeniden birgün dönecek) 🥹
Roman pour AdolescentsRuha acımasızca işlenmiş işkencenin izleriydi tüm bu olanlar... Yığınla eziyetin altında kalmış, yanarak küle dönüşmüş bir acımasızın öyküsü... Küllerinden doğan Azap'ın izleri... Acıyla beslenen, korkuyla soluksuz yaşayan, af nedir bilmeyen bir el...