#Zack Hemsey - The Way
Umut.
Damarlarımda dolaşan yegâne duygu...
Kanat çırpan kalbim, ağzıma gelmek üzereydi. Karşımdaki çalışma odası bomboştu ama ses diğer odadan gelmeye devam ediyordu. İç içe geçmiş odalardan nefret ediyordum. Sabırsızlığım daha da artmıştı. Adımlarımı büyültüp, koyu renk maun masasının yanından geçtim. Odanın diğer ucundaki kapıya doğru ilerlemeye başladım.
Heyecandan ellerim terlemeye başlamıştı. Soluklarım kesik kesikti.
"Abi!"diye seslendim heyecanla.
Çıplak ayağım halıya takılınca kontrol edemediğim dengemle köpek pozisyonunda ellerimin üstüme düştüm. Aceleyle yerden kalkıp tekrar "Abi."dedim. Bu sefer sesim daha güçlü çıkmıştı ama beni duymamış gibi konuşmasına devam ediyordu.
Ellerimi birbirine sürttüm. Avucum sürtünmeden dolayı sızlıyordu ama bu zerre umurumda değildi. Yürümeye devam ederek açık olan kapının eşiğine geldim ve durdum. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki kulaklarımda tokmak sesini andıran sesinden başka hiçbir ses duyamıyordum.
Oda, bomboştu.
Büyük dikdörtgen masanın çevresine yerleştirilmiş sandalyelerin hepsi boştu.
Umut ruhumda ağır ağır yerle bir olurken, duvara monte edilmiş dev ekran televizyonu gördüm.
Oradaydı. On bir gündür görmediğim abim tıpkı babamı andıran yüz hatlarıyla karşımdaydı. Okyanus mavisi gözleri otoriter bir şekilde karşısındakini yokluyordu. İş adamı görüntüsüyle kendinden emin bir şekilde bir dizi adamın arasında oturuyordu. Yüz hatları keskin, sıcak çikolatayı andıran saçları geriye doğru özenle taranmıştı. Dolgun dudakları gergin bir şekilde çizgi halini almıştı. Geniş omuzlarını saran ceketi, ona saygın bir hava katmıştı.
Bu gördüğüm kişi beni delicesine merak eden, yüzünde gülücüğü ve sempatikliği eksik olmayan, mutlu abim değildi. Bu adam babamın dayatmasıyla kalıba giren iş adamıydı.
İzinsiz bir şekilde adım atan ayaklarım ekranın önüne doğru ilerledi. Beynim, gördüklerinden emin olmak istiyordu. Kalp atışlarım hala kulaklarımdaydı. Yönünü şaşıran, kaybolmuş biri gibi daha da hızlanmıştı. Anlamlandırmaya çalıştığım olay dalga dalga beynimde yankılanmaya başladığında, göğsüm de sıkışmaya başlamıştı.
Kitlenmiş bir şekilde ekrana bakıyordum. Bacaklarım tutmuyordu. Düşmemek için sandalyeye tutundum. Konuşmaya başladıklarında ise dikkat kesildim.
Masanın başında oturan adam, ayakta sunum yapan adama "Peki ya maliyeti etkileyecek unsurlar olursa?"diye sorduğunda abim araya girerek "Maliyeti etkileyecek tüm unsurlar dosyada belirtildi."dedi. Emin bir şekilde sunumu yapan adama döndü. El işaretiyle devam etmesini söyledi.
"Bir sonraki sayfada o unsurlara yer verildi."dedi tekrar adama döndüğünde. Hırsı gözlerinden okunuyordu.
Her şey o anda aydınlığa kavuştu.
Benim için burada değildi. Beni aramıyordu. Kayıp olduğumdan bile haberi yoktu. Hırsı yüzüne öyle yayılmıştı ki tek derdi girdiği ihaleyi alabilmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERHAMETSİZ (Belki yeniden birgün dönecek) 🥹
Fiksi RemajaRuha acımasızca işlenmiş işkencenin izleriydi tüm bu olanlar... Yığınla eziyetin altında kalmış, yanarak küle dönüşmüş bir acımasızın öyküsü... Küllerinden doğan Azap'ın izleri... Acıyla beslenen, korkuyla soluksuz yaşayan, af nedir bilmeyen bir el...