Sabahın ilk ışıkları ile yeni güne gözlerini açtı Nisan...
Harika hissediyordu, öyle huzurlu, öyle aşık..
Önceki gece ve ilm öpücüğü gözlerinin önüne geldi.
Düşünürken bile yüzü kızarmaktan pancara dönmüştü.
Elleri istemsizce dudaklarına gitti ve hafifçe tebessüm etti.
Hayır hayır, tebessümden ziyade kahkahalara boğulmuştu.
Kendi kendine dans etmeye başladı..
Hayatında ilk kez tadıyordu bu duyguyu ve mutluluktan ölüyordu..
...
Aynaya baktı ve çok güzel olması gerektiğini düşündü..
Gece Savaş onu eve bırakırken yaşananlar hakkında hiç konuşmamışlardı.
Nisan kızarmaktan ağzını dahi açamamıştı zaten.
Sadece bir şeyi merak ediyordu.
Şimdi Nisan ve Savaş neydi?
Sevgili miydiler yoksa bu bir anlık birşey miydi?
İkinci şık ise bu Nisan için çok acı verici olurdu..
Kafasını iki yana sallayarak bu düşünceleri kafasından silmek adına duşa girdi ve kendini sıcak suyun rahatlığına teslim etti.
..Okul üniformasını üzerine geçirip hafif bir makyaj yaptı.
Rujunu sürerken dudağını kıvırarak "Savaş gül kurusu rengini beğenir mi acaba?" diye mırıldandı.
Bu şekilde tam anlamıyla aptal aşıklara benziyordu, hatta benzemekten de öte bizzat öyle olmuştu.
Aynadaki yansımasına dudaklarını uzatarak öpücük yolladı ve zıplaya zıplaya mutfağa ilerledi.
Annesinin harika menemeninden bir lokma aldı ve kendinden geçercesine gözlerini kapadı.. Kahvaltısını bitirdikten sonra anne sultanın o tonton yanaklarından öpüp okula gitmek için yola koyuldu.
...
Otobüsten indikten sonra bile hala ne yapacağını düşünüyordu.
Okulun otoparkında Savaş'ı beklemek saçma olurdu, hem dikkat de çekerdi.
O kadar da gönüllü görünmek de istemiyordu zaten..
Beklemekten vazgeçip etrafına baka baka sıraya girdi.
Gözleri hala onu arıyordu.
Bu zaman zarfında Merve'nin yanına kadar geldiğini bile farketmemişti.
Farklı alemlerde oldukları dahi söylenebilirdi..
Merve hınzır bakışlarından birini gönderdi Nisan'a baktı ve gülerek "birine mi baktın kuzu?" diye seslendi.
Nisan domates gibi kızarmıştı, bugünlerde zaten kızarmaktan fazla yaptığı birşey yoktu.
Zorlanarak cevap verdi "a yok kimseye bakmıyorum ben sadece şey ıımm" diye kekelemeye başladı.
Evet, yalan söylemeyi pek becerdiği söylenemezdi.
"Evet kuzu sana yalan söylemeyeceğim Savaş'a bakınıyorum" diyerek fısıldadı Nisan. Elleri istemsizce dudaklarına gitti.
Merve'nin gözleri büyüdü ve çığlığına engel olamadı. "Nasıl yani öpüştünüz mü? Sen ve Savaş mı? İnanamıyorum anlatmalısın"
Nisan "sakin ol, yok öyle birşey" dese de Merve'nin radarına yakalanmıştı bir kere. Kafasını evet anlamında sallayarak arkadaşına teslim oldu. Okul zili çalmasına rağmen gelmemişti Savaş. Nisan ise "bir işi mi çıktı" diye düşünmekten alıkoyamadı kendisini. Telefon numarası da yoktu zaten. Okul çıkışında işe gitmesi gerekiyordu ama sadece dünkü parasını alıp ayrılacaktı bir süre idare ederdi bu para onları. Bara gittiğinde Tarık'ı gördü ve yanına ilişti.
Nisan " hayırdır Tarık ya, dün apar topar nereye kayboldun?" diye sordu. Hoş Tarık'ın ortadan kaybolması işine gelmişti ama neyse.
Tarık" Ahh lanet, birisi beni fena keklemiş. Hırsızlık var demişlerdi ama öyle birşey yokmuş. Peki sen ne yaptın, sana da ayıp oldu kusura bakma" diyerek elini tuttu Nisan'ın.
Nisan "iyiyim ya sıkıntısız bir şekilde eve teslim edildim." diyerek gülümsedi, Savaş'ın başının altından çıkmış olmalıydı.
Bir kaç saniye kıvrandıktan sonra lafı açtı.
"Tarık dünkü adamları tanıyor musun? Hani şu bizim karşımızda lafları? " diye sordu Nisan.
Tarık yanıtladı "A evet tanıyorum tabi, İstanbul'un her yerinde tanınan bir ailedir, tabi karanlık olarak. Uçer Holding'in sahibiydi onlar. Kenan Uçer, büyük oğlu Demir Uçer ve küçük oğlu Savaş Uçer. Tabi holding paravan asıl iş mafyacılıkta. Belalı tipler anlayacağın. Ben senin öyle insanlarla tanışmış olmana çok üzüldüm. Umarım bir daha karşılaşmazsınız. "
Nisan'ın gözleri doldu, belli etmemeye çalışarak konuştu. " tabi ki, bir daha nerede görebilirim ki. " hemen lafı değiştirdi." George burda mı? Dünden kalma alacağım var da"
Tarık "hayır gelmez herhalde bugün ama bak ne yapalım. Ben sana kasadan vereyim sen de bir daha yorulma olur mu?" Diye yanıtladı. Sınava az kalmıştı ve bir süre bırakacağını söylemişti Nisan ona.
Tarık kısa süre de olsa alışmıştı part çalışanına. "Uzun bir ayrılık değil biliyorum ama bir hüzün kapladı beni, gel buraya" diyerek sarıldı Nisan'a. "Ayrıca o çatlak arkadaşına söyle sen yokken gelmemezlik yapmasın" diye usulca fısıldadı kulağına. Gülmeye başladılar.
"George burda mı? " diye bir ses kükredi mekanda.
Nisan arkasını döndü ve ateşler saçan o kahverengi gözlerle buluştu.
" Savaşşş..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisanın Savaşı (Tamamlandı)
RomanceUsulca yaklaştı sevdiğine... Dudaklarını onun dudaklarına değdirdi... İkisi de titriyordu.. Bir süre öyle hareketsiz kaldılar... Nefesleri birbirine karıştı... Seni seviyorum" dedi Nisan... Yeşil gözlerini Savaş'ın kahverengilerine teslim ederce...