Müstakbel Eş..

5.9K 348 3
                                    

Sabaha kadar Nisan'ın gözüne uyku girmemişti.
Pencere kenarındaki berjere oturmuş yatakta uyuyan adamı seyrediyordu. Keskin yüz hatları, hafif kirli sakalları ile muazzam bir çekiciliği vardı.
Onu gördüğünde kalbi bir kuşun kanat çırpışı ritmiyle atıyordu. Kendine, hislerine, aşkına engel olması gerektiğinin farkındaydı Nisan. "Keşke sadece Savaş olsaydın, Savaş Uçer olmasaydın" diye mırıldandı. "O zaman belki bir şansımız olabilirdi." diye de devam etti..
Acıyla iç çektikten sonra ayağa kalkıp kahve makinesinin yanına gitti ve en sert moduna getirip düğmesine bastı.
...

Savaş gözlerini araladığında karşısında kahvesini yudumlayan sevgilisini gördü ve yüzünde güller açıverdi.
Rüya olmadığını anlamıştı. "Günaydın" dedi Nisan'a göz kırparak.
Nisan irkildi bir an, dalgın halinden gerçek hayata geçiş yaparak "Günaydın aşkım " dedi ve gülümseyerek şirin kız pozuna geçiş yaptı.

Savaş kalkıp sevgilisinin yanına gitti ve elini genç kızın saçlarına götürüp alnına masum bir öpücük kondurdu. "Güne seninle başlamak gibisi var mı, iyi ki varsın Nisan'ım." dedi.
Nisan gülümseyerek bakışlarını kaçırdı.
Etkilenmekten korkuyordu.
Savaş oda servisini aradı, güzel bir kahvaltı istedikten sonra duşa girdi. Nisan ise Savaş'ın telefonunu eline aldı ve rehberden Demir'in numarasını alıp Sinan hocaya mesaj attı.
Sinan hoca Savaş için Uçer'lerin evine gittiğinden beri göz altında idi.
Bir süre daha kayıplarda olması gerekiyordu.
Ya hep ya hiç mantığı ile bu yola girmişlerdi.

"O gün iki kişiyi ezip kaçan sensin, Demir Uçer. Herşeyi gördüm " yazıp gönder tuşuna bastı Sinan hoca..

Oda servisi muazzam bir kahvaltı getirmişti.
Nisan o kadar acıkmıştı ki Savaş'ın duştan çıkmasını beklemeden kahvaltısına başladı.
Ayrıca yoğun bir gün olacağından güç kazanması gerekiyordu.
Çalan telefonu umursamıyormuş gibi davrandı.
Herşeyi berbat edeceğini bilmese telefonu açar bildiği tüm belaları okurdu.
Su sesi kesildiğinde "Aşkıımm, abin arıyor" diye seslendi.
Savaş bornozu ile çıkıp saçını kurulayarak telefonuna uzandı. Çağrıya yetişememişti, cevapsız aramalara bakılırsa önemli birşey olmalıydı.
Hemen abisini aradı ve suratı en ciddi ifadesini aldı.
"Sakin ol, geliyorum hemen." diyerek telefonu kapadı.
Nisan'a doğru bir bakış attı, buz gibiydi.
Telaşlı bir hali vardı.
Söylemese de Nisan herşeyi biliyordu elbette.
O kadar güzel bilmiyormuşa yattı ki, neredeyse kendi bile inanacaktı. Oscarlık bir oyunculuk çıkarıyordu adeta.
"Bir sıkıntı mı var aşkım, betin benzin attı, iyi misin?" diyerek Savaş'ın yanına gitti ve elini tuttu.
Savaş da bir hamle ile Nisan'a sarıldı ve " Dönmem lazım aşkım, senin için tekrar geleceğim." dedi.
Nisan ise "Hayır, ben de seninle gelmek istiyorum Savaş, ben seni tercih ettim.
Benim yerim senin yanın. Beni de götür, lütfen" dedi ağlamaklı bir ifade takınarak.
Savaş Nisan'sızlığı tatmıştı bir kere, Nisan haklıydı "Tamam" dedi ve devam etti "Artık seni resmi olarak tanıştırmanın vakti geldi."
Nisan gülümseyerek sevgilisine sarıldı. Demir bir yerde bocalayacaktı ve Nisan orada olduğu süre boyunca hiçbir açığını kapatamayacaklardı.

....

Ilk uçakta yer ayırtıp Istanbul'a döndüler.
Onları almaya gelen şöför bile cok şaşırmıştı.
Acaba Uçer'ler ne kadar tepki gösterecekti?
Heyecan ve merak içinde malikanenin kapısına geldiler.
Kapı korumalar tarafından heybetli bir şekilde açıldığında Nisan'ın kalbi adeta ağzında atıyordu.
Savaş onun elini tutarak sakinleştirmeye çalıştı.
"Ahh Savaş" diye düşündü Nisan, "Bilsen aklımdakileri, yine de bu kadar sever miydin beni?"
...

Salona el ele girdiklerinde Savaş'ın babası, abisi, iki adam ve hizmetçiler bir anda onlara doğru bakmaya başladılar.
Çoğunun ağzı açık kalmıştı.
Daha önce Savaş hiç bir arkadaşını eve getirmemişti, alışık olunmayan birşeydi bu.
Savaş kimsenin konuşmasına dahi fırsat tanımadan söze girişti;
"Tanıştırayım, bu Nisan, kendisi benim " dedi ve Nisan'a doğru bir bakış atarak devam etti
"benim müstakbel eşim"

Nisanın Savaşı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin