Demir Nisan'ı bir cafeye götürüp sert bir kahve ısmarladı.
Nisan sessizdi..
Belki de konuşacaklarını düşünüyordu.
Ona fırsat bile vermeden Demir söze girişti.
"Üzgünüm Nisan.." dedi ve ellerini birbirine bağladı.
Samimi olduğu her halinden belliydi.
"Baban ve kardeşin için çok üzgünüm. O gün sakince giderken önüme bir araba çıktı. Ona çarpmayayım derken direksiyonu kıvırdım ve iki arabanın arasında kalan iki kişi gördüm. Nisan inip yardım edebilecek durumda değildim. Bizzat benim tedavi almam gerekiyordu. Sinir krizi geçirmeye başladım. Diğer araba suçlu olmasına rağmen ben kendimi suçladım. Kaç gün kendime gelemedim. Kendime geldiğimde olay bitmişti. Bir süre yurtdışına tedaviye gönderildim. Gerçekten üzgünüm."
Nisan'ın gözleri dolu doluydu.
"Peki Sinan hoca" diye sordu ürkekçe.
Demir'in gözleri öfke ile dolmuştu.
"Bana o olaydan sonra şantaj yapmaya başladı. Para istiyordu, sonunda ise kaçıp gitti. Bulamadık." diye cevapladı.
Nisan hayal kırıklığı yaşıyordu, herşey üst üste gelmişti ve güvenmemesi gereken bir insana güvenmişti.
Savaş'ı, aşkını kaybetmişti.Belki de hayatı boyunca içindeki alev sönmeyecekti.
"Savaş Nasıl?" diye sordu Nisan.
Herşeyden ziyade o önemliydi.Demir cevapladı. "O da çok kötüydü Nisan, terketti buraları yurtdışındaydı birkaç gün sonra gelecek, doğum günü için.. Eğer istersen senin de katılmanı sağlayabilirim."
Nisan ağlamaya başladı. "Affetmez ki beni" diye cevap verdi.
Demir gülümsedi "Hiç bir şeyden emin olma."
...Nisan eve geçtiğinde o sersemlikle uyuyakaldı.
Diğer sabah uyandığında herşeyin bir rüya olup olmadığını düşünüyordu. Son çare telefondan Demir'i arayarak herşeyin gerçek olup olmadığını teyit etti.
Yüzünde bir gülümseme belirdi.
Herşeyi eline yüzüne bulaştırdığı zamanları telafi edebilecek miydi?
En azından çabalayacaktı..
..
Bir kaç gün sonra Nisan çok abartılı olmayan lacivert bir elbise giydi ve sade bir makyaj yaparak aynadaki yansımasına gülümsedi.
Bu gün son bir şansı olacaktı.
...Herkes partiye girerken Nisan çekinerek usul adımlarla ilişiyordu. Devasa güzellikte bir partiydi bu.
Bu kadar kalabalığı gören konser falan var sanabilirdi.
Gözleri Savaş'ı ararken kendisine doğru bakan Demir ile göz göze geldi ve yanına yaklaştı.
"Gel benimle " dedi Demir. Nisan ilerlerken bir yandan da yüreği hop hop atıyordu.
Kendi kendine dualar okuyordu.Arkası dönük birileri ile konuşan Savaş'ı gördüğünde yapamayacağını düşünüp arkasını döndü.
Tabi ki Demir onu tekrar çevirdi.
O da istiyordu kardeşinin mutlu olmasını..
Savaş'ın görüş alanına girebileceği kadar ilerledi ve durdu.
Bir süre sonra Savaş ile göz göze geldiler.
Öyle birşeydi ki bu, bir bedevinin serap görmesi gibi..
Sadece ikisi varmış gibi..
Bakıyorlardı sanki ikisinin de yangını bedenlerini sarmıştı..
Elini uzatsa dokunacaktı ama sanki dokunduğunda da kaybolacaktı.
Yalnızca baktılar...
Nisan cesaretini toplayıp Savaş'a doğru bir adım attı..
Savaş içi yandığı belli olduğu halde geriye doğru bir adım attı ve arkasını dönüp partinin olduğu odadan dışarı çıktı.
Nisan olduğu yere mıhlanmıştı..
Umutları cam gibi kırılmış, tuzla buz olmuştu.
Güçlükle bir yere tutundu.
Demir ona yaklaşarak "Bence gitmelisin. O da senden farklı değil" dedi.
Nisan bir anda kocaman topuklularına aldırmadan koşmaya başladı.
Koridorda hırsla yürüyen Savaş'ı gördü ve onu yakalayıp kolundan tuttu, kendisine çevirip dudaklarına yapıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisanın Savaşı (Tamamlandı)
RomanceUsulca yaklaştı sevdiğine... Dudaklarını onun dudaklarına değdirdi... İkisi de titriyordu.. Bir süre öyle hareketsiz kaldılar... Nefesleri birbirine karıştı... Seni seviyorum" dedi Nisan... Yeşil gözlerini Savaş'ın kahverengilerine teslim ederce...