Nisan her ne kadar Demir'i hastaneye götürmek istese de evdekiler izin vermemişlerdi.
Derhal Savaş ve Kenan bey çağırılmış, onlarda birkaç doktorla beraber eve gelmişlerdi.
Demir'in yaraları derin değildi Allah'tan.
Kulak misafiri olduğu kadarıyla Demir bunları sık sık yaşıyordu ve düzenli olarak da terapi alıyordu. Nisan'ın kafası allak bullak olmuştu. Mahvolmasını, ölmesini istediği adam için dua ediyor halde buldu kendini. Ellerini saçlarının arasına daldırdı ve düşünmeye başladı.
Öğrenmeliydi, neler oluyordu burada, anlatmalıydı Savaş ona herşeyi. Yapamıyordu Nisan, dayanamıyordu. Herşeyi eline yüzüne bulaştırmıştı bu intikam işini.
Vicdan muhasebesi yapıyordu, hayatını kaydıran adama acıyordu. Lanet olsun..
Demir'in yanına gitti ve iyi olduğundan emin olana dek de ayrılmadı başından.
Tedavisi verildikten sonra Nisan da yavaş hareketlerle odasına geçip yatağına uzandı.
İki eliyle şakaklarına bastırarak başının ağrısını engellemeye çalıştı. Bocalıyordu ve bu hiç hoşuna gitmiyordu.
Bir süre sonra Savaş kapıyı tıklattı ve içeriye girdi.
Nisan'ın uzandığı yatağın kenarına oturup, elini tuttu.
"Senin buna tanık olmana üzüldüm Nisan, ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Abime yardım ettiğin için teşekkür ederim." dedi mahcup bir ses tonuyla.
Nisan olduğu yerde doğruldu ve "Anlat Savaş" dedi ve devam etti "Demir ile ilgili hiç bir noktayı atlamadan anlat. "
Savaş derin bir iç çekti ve "Tamam, anlatacağım. Bunu herkes bilmez, sen benim için çok özelsin. Bilmen gerekir.
Biz çok küçükken bile abimin bu tür patlamaları oluyordu.
Sanırım annemi kaybettikten sonra başlamış, ben hatırlamıyorum o zamanları.
Babam önemsememiş önceleri, daha sonra bunlar kriz haline dönüşünce psikiyatriye gitmeye karar vermişler son çare.
Abimin rahatsızlığı bipolar hastalık denen birşey.
Manik ve depresif bozukluk da deniyor.
Tetikleyici birşey olmadan sakince yaşam sürebiliyor, hatta en son üç dört yıl önce falan görmüştük bu halini. Sanırım birkaç gün önce bir şey onu çok etkilemiş. Can sıkıcı birşey. Onun canını sıkan şeyi çözmeliyiz. Halledeceğiz biz olur mu? Sen canını sıkma.." diyerek Nisan'ın ellerini iyice sıktı.
Nisan düşünce alemine dalmıştı yine. Üç dört yıl önceki krizi kaza yüzünden miydi? Yoksa kriz yüzünden mi kaza yapmıştı?
Bunu direk soramazdı ona, anlardı. Bildiğini bilmemesi lazımdı.
Hasta bir insandan intikam almak istemesi de ayrı bir içine dokundu.
Kendisine zarar verecek kadar şiddetli miydi bu hastalık.
Sakinleşmesi lazımdı, Savaş'a biraz dinlenmek istediğini söyledi.
Savaş çıktıktan sonra yatağa tekrar uzandı, sağlıklı düşünemiyordu o an. Baş ağrısı da cabasıydı.
Aşağıya mutfağa inip çalışanlara ağrı kesici olup olmadığını sordu. Kendisine verilen ilacı içip, geri çıkacakken kızlardan birinin kolunu tutması ile irkildi.
"Özür dilerim" dedi kız, hemen telaşla elini çekti. "Biz teşekkür etmek istedik, iyi ki vardınız o zaman, biz ne yapacağımızı bilemedik. Demir bey aslında çok iyidir ama bazen etrafına zarar verici olabiliyor. O anlarda biz yaklaşamıyoruz. Dediğimiz gibi çok sağolun." diyerek mahcup bir ifade ile gülümsedi.
Nisan ise " Olur mu, ne teşekkürü.. Demir bey iyi olsun da gerisi mühim değil" diye göz kırparak gülümsedi ve mutfaktan çıktı.
Üst kata çıkarken Demir'in oda kapısının açık olduğunu anladı. Içeride birileri konuşuyordu lakin ne dediklerini tam anlayamıyordu.
Yakalanmayı göze alıp iyice odaya yaklaştı ve dinlemeye başladı.
Adamlardan biri soğuk bir tonda konuşuyordu."Evet dediğiniz o adamı bulduk.
Adı Sinan Tuna. Bulunduğu yerin adresi bir kaç saate gelecek."
Nisan ağzı açık bir şekilde kalakalmıştı. Ağzını elleri ile kapadı.
"Lanet olsun" dedi fısıldayarak.Derken arkasından bir ses duydu.
"Baksana.. Ne yapıyorsun sen burada?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisanın Savaşı (Tamamlandı)
RomanceUsulca yaklaştı sevdiğine... Dudaklarını onun dudaklarına değdirdi... İkisi de titriyordu.. Bir süre öyle hareketsiz kaldılar... Nefesleri birbirine karıştı... Seni seviyorum" dedi Nisan... Yeşil gözlerini Savaş'ın kahverengilerine teslim ederce...