Savaş durup dururken Gözde'den ayrılamazdı. Bunun farkındaydı.. Nisan bu yüzden sevdiği adama yardım etmek zorundaydı. Gözde'nin bir açığını bulursa Savaş'ı bu zorunluluktan kurtarabilirdi. Her ne kadar Savaş onun George'la çalışmasını istemese de o çalışmak zorundaydı. En azından bu olay çözülene kadar...
George o akşam büyük bir yemek olacağını söylemişti. Yabancı konuklar da olacağı için Nisan'a hazırlanmasını söylemişti. Savaş o toplantıya katılmayacaklarını, asla ama asla Nisan'ın da gitmemesi gerektiğini söyledi. Savaş ve ailesi her türlü yeraltı işini yapıyorlardı lakin amcası uyuşturucu illetinden öldüğünden belki de, o işe bulaşmıyorlardı. Bir nevi vicdan rahatlatmaya çalışıyorlardı denebilirdi. Nisan tabi ki bu fırsatı kaçırmayacaktı. Yeşil askılı elbisesini giyip saçlarını açık bırakmayı tercih etmişti. Hafif bir makyaj da yaptıktan sonra George'nin gönderdiği şoförle otele vardı. Girdiği anda salonda dikkati üzerine çekmişti. Kafası ile selam vererek yerine oturdu. Gözde ile göz göze geldi. Sahte bir tebessüm gönderdi. İkisi de farkındaydı aralarındaki savaşın..
Amerikalı misafirlerle bir süre sohbet edildikten sonra bazı malların sevkiyatı üzerine konuşulmaya başlandı. Nisan telefonundan ses kaydını açmıştı. Burada olan bütün insanları bitirmeye karar vermişti çünkü. Bu lanet beyaz şey masum insanların canına kıyıyordu, buna alet olamazdı.
Bir süre sonra Amerikalı kızlardan biri ile Gözde fısır fısır birşeyler konuşup lavabo için izin isteyip kalktılar. Onlardan sonra Nisan da kalktı ve tuvaletin kapısını hafif aralayıp içeriye bakmaya başladı. Ne yapıyorlardı anlamıyordu. Bir müddet sonra farkına vardı durumun.. Beyaz tozu döküp çekiyorlardı. Çığlık atmamak adına ağzını eliyle kapadı Nisan.. Göz bebekleri büyümüştü şaşkınlıktan.. Bu nasıl olabilirdi? Şaşkınlığını attıktan sonra çantasından telefonu alıp fotoğraflarını çekti. Hemen oradan ayrılmalıydı. Ayağındaki topuklu ayakkabılara aldırmadan koştu koştu.. Otoparka girip arabaya yaklaştığı anda arkadan bir ses duydu Nisan..
Gözde miydi o?
Olamazdı, olmamalıydı. Farketmiş miydi?
"Tatlım nereye gidiyorsun ama daha yemek bitmedi. " dedi Gözde.
Nisan kekelememeye çalışarak" annem rahatsızmış da biraz erken ayrılmam gerekti " diye bir bahane uydurdu.
Gözde gülümsedi" Aah şu anneler, evet çok kıymetliler. Bak burada da bir anne var" diyerek telefonunu gösterdi. Nisan'ın gözleri büyümüştü. "Anneeee" diye çığlık attı. Karşısında annesi ve yanında bir adam vardı ve annesi uyuyordu.. Ne kadar bağırsa da kendisini duyacak kimse yoktu orada. Hoş duyan da Gözde Duran'ın korkusuna gelemezdi.. "Nolu bırak annemi yalvarırım" diyerek ağlamaya başladı Nisan.. Gözde pis pis gülümsüyordu "Ne istersen yaparım Gözde" diyerek diz çöktü sonra, annesine birşey olacak diye korkudan ne yapacağını bilemiyordu, sadece ağlıyordu..
Gözde eğildi Nisan'a ve "ben o kadar vicdansız bir insan değilim Nisan. Sadece yukarıdaki odaya çıkıp beni beklemeni istiyorum. Konuşmamız lazım" dedi. Nisan kafası ile onayladı.
Nisan tam yukarı çıkacakken durdurdu Gözde " ha bir de tatlım şu telefonu alayım "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisanın Savaşı (Tamamlandı)
RomanceUsulca yaklaştı sevdiğine... Dudaklarını onun dudaklarına değdirdi... İkisi de titriyordu.. Bir süre öyle hareketsiz kaldılar... Nefesleri birbirine karıştı... Seni seviyorum" dedi Nisan... Yeşil gözlerini Savaş'ın kahverengilerine teslim ederce...