Saklı Gerçekler..

6.5K 376 3
                                    

Vildan hanım Savaş'ın kendisini ifade etmesine bile izin vermemişti. Kapıyı dışarda duran adamın yüzüne usulca örtüp masadaki yerine oturdu. Vildan hanım hafif gülümseyerek Turgut'a döndü ve "Yemekler güzel değil mi oğlum?" dedi.
Sanki biraz önce hiç birşey yaşanmamıştı. Nisan da sandalyesini çekip annesinin yanına oturdu.. Hiç konuşmadan yemeklerini yediler..
Turgut bir sorun olduğunu anlamıştı, izin isteyip kalktı.
Nisan bir süre sonra annesine yanaştı ve "Konuşmamız lazım sanırım. " dedi.
Annesi saatine baktı ve "Bir misafir bekliyoruz Nisan, o gelince konuşmamızı yapacağız" diye cevap verdi.
Nisan evde volta atıyordu, hiç birşey anlamamıştı, kimi neden bekliyorlardı ki?
Aradan bir kaç saat kadar geçtikten sonra kapı çaldı..
Nisan koşarak kapıyı açtı ve bugün ikinci şokunu yaşadı, kekeleyerek "Sinan hocam.." dedi..
Sinan hocayı mı çağırmıştı annesi? Peki ama neden böyle bir şey yapmıştı ki?
Cevaplanması gereken çok fazla soru vardı..
Sinan hoca içeriye geçip oturdu. Annesi de gelip masaya oturdu.
Vildan hanım usulca kızının elini tuttu ve söze başladı..
"Bak Nisan, ben de bir çok şeyi yeni öğrendim. Yani eğer daha önceden bilseydim, asla senin Savaş'la görüşmeye izin vermezdim. " dedi.
Nisan hayretle kafasını sallayarak " Neden bahsediyorsunuz siz? Neyi bilseydin anne? Hem bunun Sinan hoca ile ne alakası var ki? " diye sordu..
Sinan hoca Nisan'a göz kırptı," Herşey sıra ile ufaklık" dedi ve kahvesinden bir yudum aldı..
Sinan hoca öksürmek boğazını temizledi ve "Sen ne zaman okula geldin Nisan?" diye sordu.
Nisan tam olarak tarih hatırlamıyordu, kafasını kaşıdı ve "İkinci sınıfta geldim, biliyorsunuz hocam" diye cevap verdi.
Sinan hoca "Yani?" diye sordu ve kendi sorusunu kendi cevapladı, "Yani baban ve kardeşin vefat ettikten sonra.."
Bir süre sustuktan sonra devam etti "Bak ben o zamanlar, yani yeni mezundum, bu özel okulda çalışıyordum. O gün işten çıktıktan sonra caddede biraz yürümek istemiştim.." dedi ve derin bir nefes aldı. "Anlatmak dahi zor geliyor bana, ama annen o kadar ısrar etti ki Nisan.. Yani söze dönecek olursak önümde yürüyen iki insana dikkat kesmiştim. O kadar mutlulardı ki, yayaya yeşil yandığında ise yola ilk adımı onlar atmıştı. O kadar zor geliyor ki anlatmak Nisan,bir kaç adım ilerimde bir kazaya tanık oldum.. Bence kaza değildi, bariz cinayetti. Son model spor bir araba yaya yolunda yürüyen o iki insana çarptı. Arabadan öyle bir bakışı vardı ki, o yüzü asla unutamadım.. Arabadan dahi inmeden gaza kökledi ve kaçtı.. İnanabiliyor musun? İki insanın canına kıydı ve kaçtı.. Elim ayağım titremeye başladı.. Herkes çığlıklar içindeydi, müdahale etmek için atıldım. Ne kadar uğraşsam da olan olmuştu Nisan, çoktan kaybetmiştik onları.. " dedi ve gözünden akan bir damla yaşı sildi..
Nisan babasından ve kardeşinden bahsettiğini anlamıştı, ağlıyordu..
"Devam et hocam" dedi..
Sinan hoca kendini toparlamaya çalışarak " Eesi karakola gittim, tanık olmak istediğimi söyledim, ama bana mobeselerin arızalı olduğu söylendi.. Arabanın plakasını vereyim dedim, çalıntı dediler. Robot resim çizdireyim dedim, robot resimi aldılar ve bir daha dönmediler. O zaman anladım, arkası sağlam birisiydi bu. Kendi çapımda bir araştırma yapmaya çalıştım ama hiçbirşey bulamadım. Adam resmen hayalet olmuştu. Geceleri kabus görüyordum, çok etkilenmiştim Nisan. Sizi görmek istedim, adli tıpın önünde seni ve anneni gördüm. Biraz sizi araştırdım ve senin notlarının yüksek olduğunu gördüm.. O kadar iyiydi ki, bu olaydan etkilenip savrulmana izin veremezdim.. Notlarını aldım ve yönetime götürüp burslu olarak alınmanı rica ettim. Daha iyi bir öğrenci olmadığından kabul ettiler. Sen bir kez ağladığında ben iki kez ağladım Nisan. Senin derdin benim derdim oldu her zaman."dedi ve derin bir soluk alarak devam etti " Savaş'ın nişanlandığını ve seni üzdüğünü gördüğümde daha fazla dayanamadım ve evine gittim. Ailesiyle görüşüp çocuklarını biraz kontrol altında tutmalarını isteyecektim. Belki bu benim okuldaki hayatımın sonu olacaktı ama üzülmene dayanamadım. Asıl sorun şu Nisan, sorun kapıyı açan adam, yani Savaş'ın abisi.. O gün o robot resimdeki adam.. Hayalet olup kaçan, babanla kardeşine kıyan adam.. Demir Uçer." diyerek sustu.
Nisan büyük bir karmaşanın içerisine düşmüştü; öfke, nefret, acı, hüzün herşey içiçeydi. Dişlerini sıktı ve tek bir soru yöneltti "Savaş biliyor muydu?"
Sinan hoca dudaklarını kemirdi "Diğer gün ders çıkışı kendisiyle ufak bir görüşme yapmış olabiliriz" dedi ve elini yüzüne götürerek "Sonraki görüşmemizde ise yumruğu kısmet oldu, biliyorsun, oradaydın" diyerek sessizliğe gömüldü..

Nisan algılamaya çalışıyordu, bir yandan da yumruklarını sıkıyordu. Öfkeyle ayağa kalktı ve dişlerini sıkarak "Bu işin sonunda gülen taraf Uçer'ler olmayacak. Size yemin ediyorum." dedi.

Nisanın Savaşı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin