Ödev teslim gününe bir gün vardı ve hiç bir şey hazır değildi. Bu grip belasıyla ve yürek ağrısıyla uğraşmak zaten yeterince zordu Nisan için.
Okul çıkışında Savaş'la göz göze geldiler. Kendisini beklediğinin farkındaydı. "umurunda olan ben değilim sadece ödev" diye mırıldandı.
Yanına doğru yaklaştı ve konuşmayı kendisi başlattı Nisan
"kütüphaneden bir kaç kaynak aldım, İnternetten de bir iki araştırma yapıp bitirelim şu işi." dedi. Sesi o kadar boğuk ve kötüydü ki Savaş sormadan edemedi.
"iyi misin Nisan? "
Nisan onunla hiç birşey yokmuşçasına konuşmasına sinirlendi.
" Sana ne Savaş? Seni ilgilendiren sadece ödev, benimle başka bir konuda konuşmanı istemiyorum. " diyerek arabanın ön koltuğuna oturdu. Bir an önce eve gitmek istiyordu, gidip yatağında depresyon moduna geri dönmek..
Nereye gittiklerinin bir önemi yoktu Nisan için. Her hangi bir yer olabilirdi. Nasıl olsa bir kaç saat çalışıp ayrılacaktı. Bunun Savaş'la son görülmesi olacağını biliyordu. Hala seviyordu onu ama aşkın da hazmedemediği şeyler vardı.
Lüks bir apartmanın otoparkına geldiklerinde düşüncelerinden sıyrıldı Nisan. "Neredeyiz biz?" diye sordu.
Savaş yanıtladı "benim evimdeyiz. Farketmez dediğin için buraya geldim"
Nisan sinirden yumruğunu sıktı, "beni ne hakla evine getirisin sen?" diye cılız bir çığlık attı.
Savaş dudağını kıvırarak, "hayırdır kendine güvenmiyor musun?" diye sordu.
Nisan ise sakinleşmek için birden ona kadar saydı ve "her neyse yapalım şu işi ve gidelim" dedi.
Yukarı çıktıklarında genelde siyah rengin hakim olduğu lüks ve modern bir salonla karşılaştı Nisan.
Savaş "sen buyur geç,, ben hemen geliyorum" dedi. Bu zaman zarfında Nisan ise salonu dolaştı, sadece bu oda onların evi kadardı, gülmekten edemedi. Masaya ilişti ve kitaplarını çıkardı. Öksürük ve burun akıntısı tüm gücünü sömürüyordu. Savaş formasından kurtulup üzerine bir Jean ve siyah tişört geçirip içeriye geldiğinde Nisan'ın masada uyuyakalmış olduğunu farketti. Usulca kucağına aldı ve yatağına götürdü. Üzerini örttüğünde bir müddet onu izledi. Çok güzeldi, çok da masum. O gece neden ona öyle şeyler söylediğini düşündü. Kendisinden uzak tutmak istiyordu elbette ama onu böyle yaralamak kendi canını acıtıyordu. Onun hakkında herşeyi biliyordu. Araştırmıştı. Saflığı gözle görülür bir şeydi. "Sorun sadece bende" dedi kendi kendine "sinirlenince gözüm hiçbir şeyi görmüyor." kendisini affetmeyecekti Nisan anlamıştı. Bütün gün onu izlemişti ve kaybettiğinin farkındaydı. Ellerini Nisan'ın saçlarına götürdü, daha sonra yanağına dokundu.
"Aman Allahım, çok sıcaksın. " diyerek bir hışımla telefonuna sarıldı, aile doktorlarını aradı. Muayenesinin ardından grip ilaçlarını getirtti ve içirdi kendinden geçmiş olan kıza. Ev yemekleri yapan bir yerden çorba sipariş etti ve ondan da biraz içirdi yarı baygın haldeki sevdiğine.
Bütün gece başından ayrılmadı ve ellerini bırakmadı Nisan'ın.
Onu kaybetme korkusuyla yüzleşiyordu Savaş Uçer..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisanın Savaşı (Tamamlandı)
RomanceUsulca yaklaştı sevdiğine... Dudaklarını onun dudaklarına değdirdi... İkisi de titriyordu.. Bir süre öyle hareketsiz kaldılar... Nefesleri birbirine karıştı... Seni seviyorum" dedi Nisan... Yeşil gözlerini Savaş'ın kahverengilerine teslim ederce...