Sabah erken saatte uyandı Nisan. Rüyalarında bile kötü anıları vardı. Gamsız olması gerektiğini biliyordu. Pencereyi açtı ve mis gibi havayı içine çekti. Ne güzel şehirdi şu Trabzon..
Trabzon'a geleli bir ay kadar olmuştu. Geldiği günden beri bazen Turgut ile bazen de tek başına etrafı dolaşıyordu. Küçük bir ev tutmuşlardı. Acıları hafiflemişti. Hiç bir zaman kaybolmayacağını biliyordu, ama şu an bu kadarı da kafi idi, en azından nefes alabiliyordu.
Merve'den haber alıyordu ara sıra.. Mutlaka buralara gelmesi ve bu güzellikleri görmesi için ısrar ediyordu Nisan..
Kahvaltı için Ayşe teyze ve oğulları davetlilerdi.Masaya geçtiklerinde mis gibi kuymak kokusu sarmıştı etrafı.. Kısa sürede yemeklere de alışmıştı Nisan, hatta bayılıyordu.. Turgut söze girişti " Anne iyi ki gelmişler bence ya, baksana her gün ziyafet var" dedi ve hep bir ağızdan gülüşmeye başladılar.
Kahvaltılarını yaptıktan sonra, Turgut ve Nisan biraz tur atacaklardı.
Nisan bu bir ayda Turgut'u ve ailesini o kadar benimsemişti ki, tabi ki diğerleri de onu, kardeş gibi olmuşlardı adeta..
Herşey yolundaydı..
Derken o gün o haber geldi..
Yürürken telefonu çaldı Nisan'ın. Merve'nin aradığını gördü ve aramayı cevapladı.. "Kuzucumm, özledin mi beni?" dedi Nisan.
Merve kekeleyerek bir şeyler söylemeye çalıştı ve pes ederek "tamam Nisan, lafı uzatmayacağım. Savaş, evleniyor.." dedi. Nisan da o da sustular. Nisan nefes alışverişini düzeltmek için sahildeki bankalardan birine çöktü. Eliyle göğsünü tuttu ve diğer eliyle yumruğunu sıktı. Kendisine neler söylemiş biri için neden bu kadar üzülüyordu, yada neden bu kadar etkilenmişti bilmiyordu.. Bildiği şey şu an kahroluyor olduğuydu. Gözlerinden bir kaç damla yaş düştükten sonra "Ne zaman?" diyebildi Nisan.
Merve cevapladı. "Yarın kuzum, ben de Tarık'tan duydum. Esma Sultan yalısında olacakmış." dedi.
Nisan "Görüşürüz kuzum" diye mırıldandı ve kapadı telefonu.
Turgut Nisan'ın dizlerinin önüne çöktü ve onun ellerini tuttu. Bir süre ağlamasını izledi. "Bana anlatabilirsin" dedi gözlerini kısarak.
Nisan bir anda Turgut'a sarılıverdi.
"Sevdiğin kadın sana çok zarar vermiş olsa ve sen onu bir daha göremeyecek olsan... " diye fısıldadı Turgut'un kulağına. Devamını getiremedi. Turgut anlamıştı, kendini geriye çekti ve Nisan'ın gözlerinin içine baktı." Ömrümce pişman olmamak için evet.. " diye yanıt verdi.
Nisan elinin tersi ile gözlerini sildi, ağlamaklı bir tebessüm attı ve " Benimle İstanbul'a gelir misin? " diye sordu. Turgut kafasını tamam anlamında aşağı yukarı salladı. Bir süre daha öyle kaldılar..
Eve gittiklerinde ilk iş kendilerine küçük bir çanta hazırladılar ve annelerine İstanbul'da Nisan'ın arkadaşının rahatsızlandığını ve onu gördükten sonra döneceklerini söylediler.
Gece otobüsüne bindiler ve hem cenneti hem de cehennemi yaşatan yegane şehire doğru yola çıktılar.. Dönmeyecekti o şehire, bunda hala kararlıydı. .
Neden gidiyordu, onu da bilmiyordu..
Bildiği tek bir şey vardı, Savaş'ı son kez görmek istiyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisanın Savaşı (Tamamlandı)
RomanceUsulca yaklaştı sevdiğine... Dudaklarını onun dudaklarına değdirdi... İkisi de titriyordu.. Bir süre öyle hareketsiz kaldılar... Nefesleri birbirine karıştı... Seni seviyorum" dedi Nisan... Yeşil gözlerini Savaş'ın kahverengilerine teslim ederce...