Yolun Sonu

5.5K 343 0
                                    

Nisan olduğu yerde donakalmıştı. Tüm hayatı bir film şeridi gibi geçip gidiyordu gözlerinin önünden.
Bu birkaç saniye bir ömür gibi geçmişti.
Arkasını dönmek için tüm cesaretini topladı ve kafasını çevirip arkasında duran adama bakıp korku ile karışık tebessüm etti.
"Birşey mi aradın?" diyerek soğuk bir ses tonuyla sorusunu yineledi Kenan Uçer.
Nisan cevap veremiyordu, yalan söylemek konusunda pek iyi olduğu söylenemezdi. Gözlerini kaçırarak ne yapacağını bilemez bir tavıra bürünmüştü. Çok iyi kıvırması gerekiyordu. Derken Demir'in odasından çıkan kişi ile birlikte bu gergin ortam bozuldu. Bu kişi Savaş'tı.
Bir elini Nisan'ın omuzuna attı ve "Merhaba baba" dedi. "Ben de Nisan'ı bekliyordum abimin odasında. Geldin mi?" diyerek Nisan'a doğru bir bakış attı.
Kenan bey kafasını eğerek " öyle mi?" dedi. Kenan bey tehdidi ortadan kalkmıştı ama asıl soru Nisan'daydı şimdi de. Neden onu beklemediği halde öyle söylemişti Savaş..
Nisan Demir'in odasına girdi ve onunla göz göze geldi. Ellerinde ve yüzünde yaralar vardı. Sinir krizi geçirdiği sırada aynaları ve eşyaları yumruklamıştı. Kısacası kendine zarar vermişti. İçi acıdı Nisan'ın. Yüreğini sıkıp sıkıp bırakan intikam ateşi ile yarışırdı bu his.
İntikam almayı planlamak kolaydı, planı icraate koyabilecek kadar yüreğini soğutabiliyormusun, önemli olan oydu.
Kötü olmak kolay derler, yalan.. İçinde iyilik barındıran hiç bir zaman kötü olamaz.

"Geçmiş olsun" dedi Nisan kekeleyerek.
Demir halsiz bir vaziyette "Üzgünüm Nisan, gerçekten beni bu şekilde görmeni istemezdim ama kader işte. Aynı zamanda teşekkür ederim." diyerek devam etti.
Nisan üzgündü, neden olduğunu anlayamadığı bir şekilde içi daralıyordu.
Dışarı çıktığında arkadan Savaş'ın eli koluna yapışmıştı.
"Odaya gidelim, konuşacaklarımız var." diyerek sürükledi Nisan'ı.
Nisan direnmeyerek kendini Savaş'a teslim etti. Debelenecek hali yoktu belki de.
Sonunda kendisini yatağın üzerine savrulmuş halde buldu.
Nisan gözleri dolmuş bir halde Savaş'a bakıyordu.
Savaş'ın gözleri hem öfke, hem de hayal kırıklığı ile doluydu.
"Sinan şerefsizi ile bir bağım yok de Nisan. Onunla konuşup geldim deme" dedi yalvarır bir halde.
Bir süre öylece beklediler.
Nisan çaresizdi, ne diyeceğini bilemiyordu.
Korkuyordu Nisan, ama kendisine zarar gelmesinden değil, Savaş'ın üzülmesinden, onu kaybetmekten..
Savaş ise ufacık bir umut ışığı, tutunabilecek bir dal arıyordu.

"Yolun sonuna geldim." diye mırıldandı Nisan.
Hem aşkını kaybediyordu hem de kendini..
Öfke, nefret gibi duygular insanın önce benliğine zarar veriyordu.

Dürüst davranmalıydı..
Yalan dolan istemiyordu artık hayatında, eline ayağına dolandırıyordu herşeyi..

Nisan doğruldu ve güçlükle kafasını 'evet' anlamında aşağı yukarı salladı. Diyebileceği birşey yoktu ki.

Savaş'ın ona ne yapacağı umrunda bile değildi. Gözleri kapalı bekliyordu. Vücudu buz kesmiş, bedeninde yaşam bulgusu dahi kalmamıştı.
Derken kapının kapanma sesiyle irkildi.
Gözlerini açtığında Savaş odada yoktu.
Anlamıştı Nisan.
Bu Savaş'ı son görüşüydü...

Nisanın Savaşı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin