Köşede bir çiçekçi bulup canlı bir lilyum aldı Savaş. İki farklı Savaş vardı bu adamın içerisinde, ilki düşünceli, kibar ve sevgi dolu diğeri ise sinirlenince gözü hiçbir şey görmeyen, her şeyi yapabilecek biriydi. Nisan her zaman ilk Savaş'ı tercih ediyordu.
Nisan'ın evine geldiklerinde kapıyı açan annesi Savaş'a gülümsedi ve "hoşgeldiniz oğlum" diye içeriye buyur etti.
Nisan önceden arayıp haber verdiğinden Vildan hanım tam bir anne sofrası kurmuştu kızına ve arkadaşına. İçeriye geçtiklerinde çiçeği Nisan'ın annesine uzatıp ev terliklerini giydi Savaş. Etrafı incelemeye koyuldu. Küçük bir salonda eski ama temiz eşyalar vardı. Gözü fotoğraflara takıldı, "mutlu dört kişilik bir ailelermiş onlar" diye mırıldandı.Nisan'ın hayatı nasıl mahvolmuştu acaba bu vahim olaydan sonra. Sofraya geçtiklerinde ise ufak çaplı bir tanışma gerçekleşti.
"Ben Savaş efendim, ve gerçekten sizi tanıdığıma çok memnunum. "dedi.
Annesi" aynı okuldasınız sanırım" diye sordu.
"Evet" dedi Savaş.
Vildan hanım anlamıştı elbette aradaki güçlü bağı. Fazla zorlamak istemedi çocukları. Masada en güzel ev yemekleri vardı. Yaprak sarması, karnıyarık, iç pilavı, tarhana çorbası ve mantı. O kadar yedi ki Savaş, patlamak üzereydi. "Ellerinize sağlık efendim." deyiverdi.Nisan gülümseyerek laf attı sevgilisine "Sana buraların en güzel yemekleri olduğunu söylemiştim."
"Gerçekten de öyle" dedi Savaş. "Hayatımda böylesini yemedim. Özellikle bu sarma efsane olmuş. Bayıldım" diyerek ağzına bir lokma daha attı. Muhabbet öylesine koyulaşmıştı ki, gören kimse yeni tanıştıklarına inanmazdı. Savaş o kadar mutluydu ki, belki de annesi öldüğünden beri yani on senedir böylesine sıcak bir sofrada bulunmamıştı.
Yemekten sonra fırın sütlaçları servis etti Vildan hanım.. Çaylarını da içtikten sonra Savaş izin isteyip yavaşça doğruldu.
"Herşey için çok teşekkür ederim Vildan hanım, sizi tanıdığıma çok mutluyum" dedi.
"Afiyet olsun oğlum, her zaman beklerim " dedi Nisan'ın annesi. O kadar içten" oğlum " diyordu ki etkilenmeden edemedi Savaş. Bu kadar duygusal birine dönüşeceğini tahmin bile edemezdi. Genelde ruhsuzluğu ile tanınırdı çünkü. Bu küçük evden ayrılmak istememişti Savaş Uçer...
Rezidansına giderken yolda sürekli geçirdiği bu mutlu günü düşündü. Aşkı ve aile sıcaklığını...
İstemsizce gülümsedi..
Radyoda çalan şarkının sesini açarak yoluna devam etti.Uçurum uçurum gözlerine baktığım sensin..
Prangalarca boynuma taktığım sensin..
Dağ gülleri gibi gibi hasret çektiğim,
Her gece uyku diye yattığım sensin..Otoparka girdiğinde aniden fren yapmak zorunda kaldı Savaş. Arabasından indi ve önüne atlayan kızın kolundan tutarak onu içeriye sürükledi. Sarışın mavi gözlü kızın gözlerinden ateşler çıkıyordu adeta.
"Söyle bakalım Savaş bey, kim bu beni aldattığın kadın? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisanın Savaşı (Tamamlandı)
RomanceUsulca yaklaştı sevdiğine... Dudaklarını onun dudaklarına değdirdi... İkisi de titriyordu.. Bir süre öyle hareketsiz kaldılar... Nefesleri birbirine karıştı... Seni seviyorum" dedi Nisan... Yeşil gözlerini Savaş'ın kahverengilerine teslim ederce...