Anlayamadığım bir kaç şey var. Mesela, iki gözümüz olmasına rağmen neden tek görüyoruz? Ve beş duyu organımız olmasına rağmen neden bir çok insan illa götünden anlıyor? Ayrıca, duyu organlarımızı doğru kullanmamıza rağmen neden çevremizdeki sinsi ve fesat yaratıkları görüp, algılayamıyoruz? Babam böyle pasta yapmasını nereden öğrendi? Veeee... Bir tane daha! Asuman bu kadar güzelken, ben bunu nasıl farkedememişim? X-ray gözlüğü bile bu kadar içten güzelliği fark edemez. Kendime haksızlık etmeyeyim. Adeta büyülenmiş gibi dilim, damağım tutulmuştu ve sanırım büyülenmiştim de.
"A-Asuman?"
"Olmuş mu?"
"Olmuş kelimesi bir şeye ancak bu kadar yakışırdı."
"Abartma, Harun. Makyaj hileleri işte," dedi.
"Kızım, sen hangi ara kendinle tanıştın, hangi ara bu kadar samimi oldun, hangi ara kendi karakterizeni güncelleyip, bir üst modelinle eşleştirdin?"
"Harun!"
"İnanamıyorum ama şuan yeni sürümünle güncellemen mükemmel uyuşmuş. Kasmıyor değil mi?"
"Harun, şimdi eve gideceğim. Susta bir yürü, gidelim artık!"
"Gidelim Asumancığım. Yeterki sen iste,"
Arabaya bindiğimiz de Asuman'a a'dan z'ye her şeyi anlattım. Çok garip ayrıntılara bile girdim. Ayrıntının da ayrıntısına girecektim de beni durdurdu: "Ay, yeter! Ben ne yapayım senin kuru fasulyenin yanında mutlaka brokoli salatasını istediğini ve onun içinde üç ceviz ile beş avakado olması gerektiğini."
"Üç ceviz değil dört çeviz. Ayrıca bunlar çok önemli şeyler, lütfen. Sevda ve o yandaşı ne kadar çakaldır biliyor musun sen?"
"Çakalların çakallığı akbabayı görene kadar, sen merak etme. Kim bu Sevda? Başımın etini yedin Sevda, Sevda diye." Asumancığım Karadenizli olsa şuan bu "SEVDA" kelimesini "Sev Da" olarak anlar ve hemen severdim. Ama maalesef. Nereli acaba?
"Vay be Asuman. Ne esaslı kızsın, ha! Bu Sevda benim liseden arkadaşım. Eğer Sevda bir meslek sahibi olsaydı mutlaka magazin uzmanı olurdu. Ve bir eşya olsaydı eminim ayaklı gazete olurdu."
"Şimdi... Ben gelmeseydim sen dalga konusu mu olurdun?"
"Hemde bırak okyanusu, hatta bırak göleti ufacık bir su birikintisin de dalga konusu olurdum."
"Bana ihtiyacın olacağını söylemiştim sana."
"Haklısın yavrum, affet. Sana bir şey daha söylemem gerekiyor," dedim. Sanki Asuman benim gerçekten nişanlım da bir şey itiraf ediyormuşum gibi hissettim kendimi. Sanki bir gevrek yemişim gibi lafı geveleyip geveleyip durdum.
"Harun, lastik bile bu kadar gerilmedi. Ne var, söylesene. Merak etme öldürmem seni,"
"Çok rahatlattın Asumancığım, beni. Teşekkür ederim. Ayrıca lastik değil halat olmayı tercih ederim. Kızlar genelde kalın ve esnek seviyor, ehe."
"Geri zekalı geri zekalı konuşma, geri zekalı!" Hemen toparlanıp kendime geldim.
"Ya... Betül diye biri var. Eski sevgilim. Oda değişik birisi. Sevda'nın yanından geçemez ama oda değişik. Değişik yani, değişik bayağı." dedim çabucak. Asuman ilk önce bana, 'Anlatışını sikeyim', bakışı attı ardından 'Derdini de sikeyim' ve ardından götüyle gülüp, şu sözü söyledi:
"Tamam oğlum. Bunu mu dert ettin? Hallederiz." Canım Asuman. Acaba şuan gerçekten nişanlım olsa ne derdi? Kıskanç olduğunu biliyorum. Acaba kıskanırken orta yerinden çaaat çatlar mı? Yoksa ilk olarak artçı deprem, ardından asıl deprem şeklinde mi sarsılırdı? Fay hatlarını yutmuş gibi de olabilir. O daha tehlikeli sonuçta.
"Sivri dilli ve dik kafalıdır ama bulaşırsan bir yerine batabilir."
"Kirpi gibi kızım ben Harun, diken gibiyim zaten. Kendini seven bana bulaşmasın,
"Sen neden önceden kendine böyle bir değişiklik yapmadın? Kız, senin temelinde neler yatıyormuş öyle, maşallah hepsi su yüzeyine çıkmak istiyormuş meğerse. Buz dağının görünmeyen kısmı, görünürden daha güzelmiş."
"Elalem ne der lafını takmıyorum çünkü. O elalemin IQ seviyesi eksiler de. Ben kendi istediğim gibi yaşamayı seviyorum. İnsanları dış görünüşüne göre yargılayacak insanlar direk benden uzaklaşıyor."
"Yanına yaklaşan birileri var mı peki?" dedim.
"Yok. Olmasın da. Onlar da birer iz bırakıp giderler, hiç gerek yok. Ben eve bıçak almıyorum be sırtımdakilerden kullanıyorum." Ne diyeceğimi bilemedim. Dünyanın çivisi çıkmış zaten o çivileri bileyip ellerine bıçak yapıyorlar. Üç aşama sonra da o bıçağı sırtında görüyorsun zaten. Isınma, güvenme ve içini açma. Isınmadan sonra bilmiyorsun ki yanacağını. Gerçi yana yana da kül oluyorsun. Kül de haliyle yangından korkmuyor bir müddet sonra. Asuman, geri çekilen taraf. Önemli olan, her şeye rağmen üstüne gitmek, gidebilmek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şerefsizsin çünkü, yaparsın!
Humor"Valla, sende bizim öküzlüğümüzü sollayacak bir yapı görüyorum. En son sendeki pala bıyıkları rahmetli dedemde görmüştüm," "Aa! Ne güzel işte, arada dedeni anmaya fırsat veriyorum. Otur da bir dua et," "Subanallah, neler var, bize neler düşüyor...