"Gerçekten inanılmazsın, büyüleyici gözüküyorsun. Hayran olmamak elde değil... Sana bayılıyorum." dedim ve hafifçe tebessüm ettim. Atmosfer mükemmeldi.
"Haruuun, aç kapıyı!" Asuman?! Basıldık!
"Aç kapıyı, aç!" Kapı için harcanan ağaçlardan çok özür diliyorum. Yazık, ağaçlar kapı çevirme işleminde bile bu kadar dövülmemiştir.
'Ne olacaksa olsun be, koskoca adamım ben benimde özel ve ilgili alanlarım var' diyerek açtım kapıyı.
"Ne var kızım?!"
"Ayyy, bu ne be?! Pislik, sapık!"
"Ne var kızım? Banyodayım, banyoda! Mumya gibi sarayım mı kendimi? Sen bu kadar kapalı gördüğüne şükret." dedim ve belimde sarılı olan havluyu çekiştirdim.
"Ne yapıyorsun?!"
"Namusumu koruyorum Asuman, düşecek havlu!"
"Sen kime iltifat ediyordun? Nereye sakladın o kızı?"
"Çok fazla ateşliydi. Buhar oldu."
"Haruuun, ben sana buraya gelmek için ne söyledim?! Sen ne yaptın?!" Asuman bence şuan gerçekten beynini kullanamıyor. Allah korusun başına yanlışlıkla mermi atılsa, mermi bir saat beynini arar. Ee, ona da hak veriyorum tabii. Kaslarımı görünce bende etkilenip, kendi kendime böyle iltifatlar etmekten kendimi alıkoyamıyorum. Sonuçta bana bir şey olsa yaşayamam. Ya da saat geç olduğu için şuan uykusu var ve odaklanamıyor.
"15 metre kare bir alandayız, Asumancığım. Duvara yapıştırılmış iç derinliği on cm kadar olan kapalı raflardan başka raf yok. Şuan ya Casper'i si..."
"Ayy, sus tamam. Narşist kişilik bozukluğun olduğunu biliyordum zaten. Kendine mi iltifat ettin?"
"Ne sandın kızım?"
"Yanlız başımız belada."
"Hamile misin?!"
"Ne?!" Pardon. Bu genelde diğer kızların bana söylediğin de, karşılık olarak yanıt verdiğim replik. Allah'a çok şükür şuana kadar hiçbiri hamile çıkmadı. Genel de annem duydu, eski sevgilim bizi gördü, karşı komşu babama söyleyecek gibi şeylerdi. Aslında bu teknik olarak 'başım belada'ydı ama hepsine yardım ettim. 2 H ile, Hero Harun!
"Şaka yaptım, Asuş. Gül biraz." dedim ve yanağından makas aldım.
"Melek geldi az önce. Otelin her akşam tiyatrosu, yarışması ve gösteri amaçlı konseptleri oluyormuş. Bizi davet etti."
"Ee, nesi bela bunun?"
"Harun, zaten para ödediğimiz için hepsine davetliyiz. Yarışmaya özel olarak davet etti."
"Ne yarışması bu?"
"Çiftler birbirini ne kadar tanıyor yarışması..."
Sözünü kestim.
"Kabul mu ettin?"
"Hayır. Yani ilk önce hayır dedim, havuz da takla atarken belini incittiğini söyledim."
"Ee?"
"Ama seni az önce spor salonunda spor yaparken görmüş Harun." Aa, atletik olmakta suç olmuş bu devirde. Yazıklar olsun.
"Ne var canım? Her beli acıyan spor yapamasaydı, ohoooo."
"60 kg ağırlık taşıyarak, squat yapıyormuşsun Haruncuğum. Gayet sağlıklı olduğunu tecir etmişsin." Ne var canım? İnsanlık ölmedi ya? Yan taraftaki Ruslar, squat çekmek yerine zorluk çekiyordu. Bende Türkiye'nin ne kadar misafirperver olduğunu göstermek nihayetinde, onlara squat çekilmesini gösterdim. Gösterirken de biraz abarttım, doğru. Sonuçta Anadolu çocuğuyuz biz. Güçlüyüz, kuvvetliyiz. Azıcıkta sapkınlık olabilir Ama kişiden kişiye değişiyor tabii.
"Ee, ne soracaklar sanki yavrum? En sevdiği film, en sevdiği arkadaşı falan. Yarışma başlayana kadar öğrenirim ben."
"Yarışma on dakika sonra."
"Ne?!"
"Daha kötüsünü duymak ister misin?"
"Megan Fox artık televizyona çıkmayacak mı?"
"Üff, ilk yarışan kişi biziz. Biraz ciddi ol be adam, ciddi!"
"Kızım ne olacak? Alt tarafı, en fazla beş yüz kişi mükemmel çift olmadığımızı düşünecek o kadar. Kaç yıllık evliler bu tarz sorular da uyumsuz çıkıyor."
"Melek bize jest olarak bizim bölümümüzün bir kısmını otelin hesabında ve kendi hesabında yayınlanacağını söyledi. Rezil olacağız, rezil." Haydaaaa. Bu nasıl jest arkadaşım? Ben kıza kibarca yürü git, işine bak demişim. Reddetmişim taş gibi hatunu. Öz güvenini parça pinçik etmişim. Hem cinsinin yanında onu yerden yere vurmuşum. Ne bu iyilik? Neden bu iyilik? Adının anlamını taşımak zorunda mısın şuan Melek?
"Neyse. Hadi sen çık, hazırlanıp geliyorum. Çıkarken de Devrim'i bul. Ona sor, o söyler sana. Zaman kazanalım."
"Devrim az önce bana Senay ile birlikte merkeze gideceklerini söyledi. Devrim, mevrim yok şuan." Ortada olan tek şey nevrim yani. O da şuan beni döndürüyor. Nevrim döndü!
"Neyse, çık geliyorum."Beş dakika sonra hazırlanıp çıktım. Asumancığım, koridorda volta atıyordu.
"Tesbihte ister misin? Kaç çentik kaldı, duvar dolmadı mı hala?" Cevap vermek için kafasını kaldırdığında, biraz bakındıktan sonra güldü. Sanırım sinirleri bozuldu.
"Gerçekten mi?"
"Ne var kızım? Bari görselde uyumlu olalım."
"Harun, İspanyol dizilerine dönmüşüz. Farkında mısın?" Asuman, mor bir elbise giyince bende ilham alıp mor bir gömlek giymiştim. Bence gayet uyumluyduk.
"Sus sus. Hadi başlayalım. İlk önce sen başla, söyle bakalım en sevdiğin şeyleri." Ah ah, burada 'sen' deyip dudaklarıma yapışması gerekiyordu ama naafile. Biz sözde nişanlıyız, öz de nişanlı olamadık... Henüz.
"Öncelikle..."
"Buradasınıııız, hadi herkes toplandı. Gelin benimle. Çok güzel olacak." Aynen çok güzel olacak. En azından komik şeyler paylaşan sayfa ve grupların adına. Melek, ellerimize yapışıp, Asuman'nın da ağzına lafları tıkayıp bizi çekiştirmeye başladı. Falso yaparak bir sağa, bir sola kayıyorduk. İnsanların arasından geçiyor, çocukların üstünden atlıyorduk. Adeta bir Mario oyunundaydık. Şaşkındım. Melek pençelerini bize doğru uzatmış, diğer av ve avcıların yanına sürüklüyordu. En sonunda gelmiştik sanırım. Karşımızdaki kırmızı perde birazdan izleyecilerin kahkahaları, küçümseyici ve iğneleyici oklarıdan fırlatılan, ve bende çıkan kanımın rengi olabilir. Bir tane beyaz koltuk vardı. Bu beyaz koltuk, Asuman ile bildiklerim kadar boş ve temizdi. Ne ironi ama!
"Geldik, hadi oturun. İki dakika sonra perde açılacak." Oturduk.
"Ne yapacağız şimdi?" diye fısıldadı Asuman.
"Burada söyleyelim, başla hadi."
"En çok..."
"Bir saniye... Şu çiftin uyumuna bakın, çok tatlı giyinmişsiniz. İzin verin size mikrofon takayım. Bu gün izleyici sayımız da gözle görülür bir artış var. Çok şanslısınız, uyumunuzu herkes görecek." dedi, görevli kadın. Daha çok celladım diyebilirdik tabii. Mikrofon taktıktan sonra "taktik maktik yok, bam bam" adlı söyleşinin içine girecektik. Ayrıca daha fazla izleyici demek daha fazla sosyal medya hesabı demek. Daha fazla izleyici, daha fazla kahkaha demek. Otel de yürüyemeyecektik. Herkes bize, "Iyy, hala beraberler, yüzsüzler" diyecekti. Antalya'da da yürümeyecektim. Hele şirket! Şirkette ne diyecektim? Asuman'ı fuckbodyum zannedebilirlerdi. Her şeye izin veririm, buna izim veremem.
"Beyefendi terliyorsunuz, buyrun peçete. Bu kadar heyecana gerek yok. Alt tarafı beş - altı soru." Ecel terleri döküyorum ulan! Ne heyecanı? Terimde boğulacaktım az daha.
Meleğin, "Başlıyooorr, herkes yerini alsın" lafından sonra kalkıp, tabuttaki yerimi alasım geldi. Herkes şimdi bizi harcayarak!!! Bozuk paranın bozulabilme özelliğinden bile daha çok bozulacağız şimdi. Kalbim güm güm atıyor. Sanırım şuan nabzım 130'da. Ölü numarası yapsam erkekliğe bok sürdürür müyüm ki?
"Başlıyoruz, iyi şanslar."
"Teşekkürler." dedi, Asuman.
"Ne..." Asuman ağzımı kapatıp, mikrofonu işaret etti. Çemkiremedim. Sustum.Başlıyorduk.
![](https://img.wattpad.com/cover/114578833-288-k637173.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şerefsizsin çünkü, yaparsın!
Humor"Valla, sende bizim öküzlüğümüzü sollayacak bir yapı görüyorum. En son sendeki pala bıyıkları rahmetli dedemde görmüştüm," "Aa! Ne güzel işte, arada dedeni anmaya fırsat veriyorum. Otur da bir dua et," "Subanallah, neler var, bize neler düşüyor...