Kardeşleriyle iyi geçinen pek az insan tanırım. Genelde kardeş değil de, düşman gibiler. Sürekli bir tantana, sürekli bir kavga, sürekli bir gürültü. Evin içinde dövüş klübü oluşturuyorlar resmen.
Hazal ve Simge ergenlik dönemlerinde başta beni ve cüzdanımı olmak üzere ailemi oldukça yıprattı. Birbirlerini görmeye katlanamıyorlardı resmen.
Simge zaten Hazal doğduktan sonra ilk üç yıl Hazal'ı reddetti. "Sen benim kardeşim olamazsın!" deyip, duruyordu. Tesadüfen odasına girdiğimde Hazal'ın başına vurup durdu, sonra annemin yanına gidip: "Bu ileri de özürlü olacak, ben biliyorum bunu çöpe atalım," dedi. Gerçekten küçük yaşta büyük istikrar. Ayrıca küçük yaşta büyük kin. Simge'nin üstünde oluşan ilgi bir anda ters dönerek, Hazal'a yoğunlaştığı için, Hazal'a kimyasal atık gibi bakıyordu. Ben ne yapayım? Benim hükümdarlığım iki yıl sürmüş sadece. Sonra Devrim mi dersin, Simge mi dersin, Hazal mı dersin? Hazal doğdunda, "Daha arttıran var mı?" demiştim. Ablam da kafama vurup, "Bu kardeşi en çok sen istedin, geri zekalı." deyip beni susturmuştu.
Altı yaşların da ise biz Hazal'ı çok çöpten topladık. Simge çöp atmaya giderken, sağ olsun üç yaşındaki minik kardeşimizi de yanında götürüp, çöpün kenarında onu da bırakıyordu. Hazal'a, "Ne yapıyorsun burada?" diye sorduğumuz zamanlar da, "Simge burada bekle, birazdan büyük sarı uzay mekiği gelip seni çöpler diyarına götürecek dedi" dedi. Simge meğerse sürekli olarak Hazal'a: "Sen buraya ait değilsin. Sen çöpsün. Çöpler diyarına git," diyormuş. Hazal bir ara gerçekten kendini çöp sandı.
Dışarı da yemeğe gittiğimiz de, garson "Çöpleri alayım mı ağabey?" dediğinde, Hazal da garsonun elini tutup, "Gidelim," demişti.Simge'ye kaç kere durumu anlatsakta anlamak istemedi. Simge, anneme değil de ablama çok bağlıydı. Ablam, Hazal ile ilgilenmeye başlandığında Simge'nin içinden bir Hulk çıkıyordu. Hazal ile düşman birlik gibiydiler. 0 bağlılık, 0 sadakat ve 0 duygu. Ne zaman ablam gitti, o zaman biraz daha samimi olmaya başladılar. Sonuçta bu işte. İki hafta da bir saç kavgası, dört günde bir makyaj kavgası, her gün de kıyafet kavgası. Hazal evin içinde her gün, "Bunu da genişletmiiişşşş!" adlı şiirini okuyor. Bizde dinliyoruz mecburi olarak.
Biz Devrimle öyle değiliz çok şükür. Beraber büyüdük. İlk kavgamız, ilk araba kaçırışımız, ilk okulu asmamız hatta ilk kıza aşık oluşumuz bile aynıydı. Gittik malak gibi aynı kıza aşık olduk. Öğrendiğimiz de ise Hazal ve Simge yanımız da dost kalırdı. Aramızda şöyle bir olay geçti:
"Ağaabeeey, var yaaaa... Ben milli oldum." O zamanlar tabii ben gayet fesatlıktan uzak, cana yakın, sportif faaliyetler en büyük hobisi olan bir tosuncuktum. Herkes antrenman sırasında bir ceylan gibi seke seke koşardı, ben yılan gibi yerlerde sürünürdüm. Herkesten seksen beş kilo ter boşalırdı, ben kendim seksen beş kilo olduğum için benden sadece halsizlik boşalırdı. Devrim de at gibi koşardı, önde Hülya vardı çünkü.
"Aslanım benim, ne zaman oldun lan? Turnuva mı gelmiş, benim niye haberim yok? Bu hoca niye böyle lan? Annneeee!"
"Ağabey dur ya, öyle değil."
"Nasıl? Hileyle mi? Vay vay vay bizim Necmettin'e bak sen."
"Ağabey basketbolu ve Necmettin hocayı aklından çıkart. Onlarla hiçbir alakası yok."
"?"
"Hülya'yı öptüm ben."
"Ee, daha yeni mi? Ben öpeli üç gün... Ney?!"
İkimiz de aynı anda şok olmuştuk.
"Ne diyorsun sen lan?"
"Asıl sen ne diyorsun hayvan herif, yengen lan o!" Biz yanlışlıkla Aşkı Memnunu'nun fragmanını, ön reklamını çekmişiz haberimiz yok. Tabii o zamanlar biz bir korumacı, bir yürekli, bir aşık olarak hunharca birbirimize saldırdık. Birkaç gün kavga ettik. Evde lodos havası yarattık. Tayfun çıkarttık. Annem en sonunda dayanmayıp, durumu sorguladı ve öğrendikten sonra birbirimizi kafasını tokuşturarak vurdurdu.
"Geri zekalı mısınız, çocuğum siz? Kız önce sana, sonra sana öptürmüş. Kaç kişiye daha öptürmüştür biliyor musunuz siz? Kız orospu, kııııız. Gideyim yarın anasıyla konuşacağım, otursun evinde kırsın dizini. Bu ne böyle be?" diyerek bizi barıştırdı. Haklıydı. O zamanlar böyle düşünmüyorduk. Sarıldık, barıştık sonra top oynamaya gittik. İlk öpüşmemizi de böylece unutmuş olduk.Ben bunları düşünürken İnstagram'dan bildirim ses gelmiş. Bir yeni takipçi... Dur, kabul edeyim bağımlım olsun. Kız da haklı. Küçücük profil resmimden anlamış ne kadar mükemmel bir insan olduğumu. Ve ardından başka bir uygulamadan bir bildirim daha. "Hande Erbaşı takipten çıkmıştır. 30 sn. önce." Türbe miyim ben kızım? Beni ziyaret edip, resimlerime bakıp çıkıyorsun? Bir dua okusaydın bari. Hayret bir şey. Böyle şeyleri tipime hakaret kabul ederim. Biraz daha arabamın resmini atayım bari. Böyle olmayacak...
Harun bakar mısın?" Bekar mısın diye değiştirebilir miyiz biz onu Cemreciğim? Bekarım ve sana her türlü bakarım. İstersen dolabının erkek kıyafet yoksulluğunu karşılarım, istersen nüfus cüzdanındaki 'bekar' kısmını tersine çeviririm, istersen de soy adını değiştirebilirim.
"Geliyorum, Cemreciğim."
"Asistanına iş öğretmekten bizi göremiyorsun; yüzünü unuttuk vallahi."
"Aslında iş öğretmiyorum. Aksine işleri ileriye götürdük. Halledip, rahatlamayı düşünüyoruz."
"Oo, iyi ikili oldunuz siz. Beraber tatile de çıkarsınız artık."
"Yok ya," Aslında olabilir. Asuman ne zamandır çok yoruldu, vücudunu çok dinlendirmiş gerçi zamanında, epilasyon, makas, ağda vurmamış ama olsun.
"Sen ne yapıyorsun?"
"Harun gelip halimi hatrımı sorsun diye bekliyordum."
"Aşk olsun Cemreciğim. İyi görüyorum seni, kötü olduğunu hissetsem bütün işlerime paydos veririm."
"Çok naziksin. Ee, beni bir yere mi davet etmek istiyorsun?"
"Seni iyi ve biraz aç görüyorum. İstersen bu açlığı telafi edebilirim,"
"Çok sevinirim. Yarım saate görüşürüz o zaman. Ben paydos vereyim senin için."Çok güzel ya. Gerçekten çok güzel. Şuan kötü huyu var mı, yok mu bilemiyorum ama güzelliği gölgeliyor. Ya da bacak boyu. Bilemiyorum şimdi.
"Harun, bitti işim çıkalım mı?"
"Asuman, ııı..."
"Ya da gel sana köfte ekmek ısmarlayayım, sahil kenarında ne dersin?"
"Şey, Cemre'ye söz verdim az önce..."
"Tamam sıkıntı değil. Afiyet olsun. Boğazında kalır onun inşallah."
"Kız sus,"
"Cemre ölür inşallah!" diye bir bağırdı. Şirket titredi yemin ediyorum.
"Asumaaaan!"
![](https://img.wattpad.com/cover/114578833-288-k637173.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şerefsizsin çünkü, yaparsın!
Humor"Valla, sende bizim öküzlüğümüzü sollayacak bir yapı görüyorum. En son sendeki pala bıyıkları rahmetli dedemde görmüştüm," "Aa! Ne güzel işte, arada dedeni anmaya fırsat veriyorum. Otur da bir dua et," "Subanallah, neler var, bize neler düşüyor...