"Kadınlar insan, biz insanoğlu"

660 65 5
                                    

"Şu çiftin tatlılığına bakın... Harika görüyorsunuz. Yarışmamıza hoş geldiniz. Öncelikle kısa bir bilgi vermek istiyorum, yarışmanın ingilizce ve rusça alt yazısı yan taraftaki ekranda verilecek, yabancı misafirlerimizin gerçekten yabancı kalmaması adına. O yüzden sizden ricam, biraz yavaş ve anlaşılabilir konuşun... Anlaştık mı? İlk on saniye kimseden ses çıkmadı. Asuman büyük ihtimalle şoktaydı. Birazdan sunucu, çalışanlar ve izleyenler olarak hep beraber şoka gireceklerdi çünkü gelin hanım suskundu. Sadece bakıyordu.

"Anlaştık." dedim, kahraman edasıyla. Başımı hafif sağa çevirdiğimde, büyük ekranda kendimi gördüm. Görmez olaydım. Gayet moron bir ifadeyle, 0 surat ifadesiyle, gözlerimi bile kırpmadan "anlaştık" demişim. Sanat ve tv kariyerim daha başlamadan bitti. Kendine gel Harun. Kendine gel, aslanım. Kasların oldukça etkileyici gözüküyor. Yanındaki hatunda güzel. Sempatiklik, 0 bilginin önüne geçebilir. Bastır oğlum!
"Öncelikle, sevgili nişanlım ve ben hoş geldik. Kendisi şuan çok heyecanlı. Heyecanlı olduğu zaman konuşma kabiliyeti eksiye düşüyor maalesef. Ortama alıştıktan sonra senden, benden daha fazla konuşur. O yüzden çok ortama alıştırmalıyım." Gülüştük. Hemde hep beraber. İyi gidiyorsun, Harun!

Asuman'ın elini tuttum. "Hayatım, bir yaşındayken konuşmaya başlamışsın. O yeteneğini nasıl burada konuşturmazsın? Gerçekten, nasıl başardınız bunu? Evde bu anı yaşatacağım sürekli." Yine gülüştük. Biraz daha abartırsam, feministler üstüme atlayacak. O yüzden dozunda bırakmaya karar verdim ve Asuman'ın eline küçük bir cimcik attım. Uyarılmayı bekliyormuş. Silkelendi hatun. Kendine geldi, nerede olduğuna bakındı, tekrar transa geçmesini önlemek için tekrar cimcirdim.

"Asuman Hanım, sakin olun... Çok eğlenceli olacak. Nişanlınızla ilgili mükemmel bir anınız olacak, ileride çocuklarınıza anlatabileceğiniz bir anı. Kayda değer yani. Kendinize geldiyseniz başlayalım mı?"
"İlk önce buraya, sonra kendime geldim. Ayarlamada bir sıkıntı yaşamışım kusura bakmayın. Başlayalım, lütfen." Oldukça güler yüzlü söylediği için işi kurtarmıştık. Asuman iyiydi. Transa geçme olasılığı hâlâ vardı fakat elim, elinin üstündeydi. Her an cimcirmeye müsat bir bomba gibi tetikte bekliyordum.

"Şimdi, birinizden sahne arkasına çıkıp, yüksek sesli kulaklık takmasını rica edeceğim. Böylece sesi duyamayacak ve tepki veremeyeceksiniz. O sıra da aynı sorular, sizin için kendinize de sorulacak. Bakalım eşleşiyor mu? Ne kadar uyumlusunuz? Size süpriz olacak. Eşiniz dışarıdayken, içeri de benim sorduğum sorulara cevap vereceksiniz. Anlaştık mı?"
"Anlaştık," dedik aynı anda. Asuman titriyordu. Elini şefkatle tuttum.
"Kim başlamak ister, soruya?"
"Ne kadar önden kadınlar desekte ve ne kadar sevgilimi nişanlımı yormak istemesemde, ilk önce onun sahne arkasına geçmesi daha iyi olacak gibi. Şuan çok heyecanlı. Biraz heyecanını yenmesi gerek." Bende burada kendi çapımda boka sarayım bari. Ben rezil olayım, Asuş değil. Yattı balık yan gider diyerek, Asuman kabul etti ve sahne dışına çıktı.
"Her şey hazır olduğunda size haber vereceğim, Harun Bey. Neler hissediyorsunuz?"
"Şuan hiçbir şey hissedemiyorum, nişanlıma olan hislerim dışında. Onlar hep sabit."
"Gerçekten aşk dolusunuz, Harun Bey. En az on kişi şuan Asuman Hanım'ın yerinde olmak isteyecektir." Seyirci tarafından birkaç alkış ve birkaç gülüşme sesi geldi. Etkilendiniz değil mi? Bende etkilendim. Eve geçeyimde kendime yine iltifat edeyim. Hak ediyorum sonuçta.
"Evet, her şey hazır. Başlayalım mı?"
"Lütfen,"
"Harun Bey, eşinizle ne zaman tanıştınız? Nasıl tanıştınız? Üzerinde ne vardı?" Gerçekten mi? Gerçekten mi ya? Erkek kahvesinde, okey dönerken tanıştık mı diyeceğim? Üzerinde erkek tşörtü ve geniş bir eşofman vardı. İbrahim ağabeydi, Asuman ablaya mı çevirdik diyeceğim? Ne diyeceğim? Herkes saçlarını örerdi, ben bıyıklarından mı başladım diyeceğim?
"Zor bir soruyla mı başladık?"
"Aa, hayır. Yabancı misafirlerimiz için cümleyi toparlamaya çalışıyorum. Asumanla, yaklaşık dokuz ay önce tanıştık. Üzerinde bol bir tşört vardı. Okey dönüyordu arkadaşlarıyla. Tek taştaydı. Okeydeki tek taş yerine gerçek bir tek taşa sahip olsa daha çok yakışacağını düşündüm. Sonra beraber okey oynamaya başladık ama ben ona bittim." Olayı evirip, çevirdim ürünü çok güzel ve kullanışlı bir şeymiş gibi müşteriye tanıttım ve onlar da oldukça beğendiler. Gerçek bir Pazarlamacıyım!

Şerefsizsin çünkü, yaparsın!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin