-17-

3.1K 254 39
                                    

Jin ile göz teması kurdum. Gülmemek için dudaklarını bastırmıştı.

"Yani...hayır değiliz."

"Peki neden aynı evde yaşıyorsunuz?"
Kız haklıydı ne diyecektik şimdi? Biz evleniyoruz mu?

"Sadece bir süre beraber yaşamak zorundayız." Dedi jin. Göz teması sürekli kuruyorduk.
Evlenmemize 1 gün kaldı. O ne düşünüyordur?

"Hadi uyu soo bin sabah az vaktimiz var."

"Gitmezsem?"

"Merak etme ordan kurtaracağım seni."

Jin sürekli bana bakıyordu bu biraz beni rahatsız ediyordu. Yani tedirgin oluyordum. Onun hala sıcak soğuk davranmasına alışmamıştım. Ama vakit geçirmek iyi geliyordu.

"Bana sarılır mısınız?"

"Nasıl sarılalım?"

"Elinizi birleştirin diğer elinizde belimin altından birleştirin olmaz mı?"

Jin'e bakmıştım. Başını hafifçe salladı.
Soo bin yavaşça belini kaldırdı. Elimi yavaşça jine uzattım. Jinde bana doğru uzattı. Soo bin geriye yaslandı. Ikimizede bakıp dudaklarını araladı.

"Diğer ellerinizide koyun." Yavasça soo bin'in göbeğine doğru bıraktım elimi. Jin de elimin hemen yanına bıraktı.

"El ele tutuşun bende sizin elinizi tutayım." Soo bin bilerek mi yapıyordu??

Jin bir anda elimi tuttu. Aynı sevgililer gibi iç içe kenetledi. Soo bin hemen elini ikimizin üstüne koydu.
Bu bana huzurlu hissettirmişti.

Ilk defa jin ile aynı yatakta yatıyoruz hemde el ele... bu yine benim kalbimi heyecanlandırmaya başlamıştı.

Soo bin'in nefes sesleri düzene girince uyuduğunu anladım. Yavaşça jin in elinden çekiyordum kendimi... jin sıkıca tuttu.
Gözlerine baktığımda o kadar parlak ve anlam yüklü olduğunu gördüm ki ömür boyu tutmak istedim o eli.
Baş parmağı ile yine elimi okşuyordu.
Buna nedense alışmıştım. Yavaşça gözlerim kapandı.

"Iyi geceler baş belası." Ne demişti o baş belası mı?

Gözlerimi açıp sorar gözlerle ona baktım.

"Baş belası mı?"

"Evet baş belası. Niye sen baş belası değil misin?"
Yüzüne aldığı gülümseme beni çok rahatlatmıştı. Çok içten gülüyordu.

"Öyle olsun." Dedim ve kendimi uykuya teslim ettim.

_________

"Acele edin! oraya doğru koyun... evet tam oraya."
Herkesten bir ses geliyordu. Bunalmıştım cidden. Düğün işleri ne kadar zor du.
Düğün yerine gelmiştik. Herkes telaş içindeydi. Jin ortalıklarda yoktu. Ben ise tae'i aramakla meşguldüm hala yoktu ortalıklarda chae young'da aramamıştı. Sorun şurda ikiside arayacağım demişti...

"Sonunda açabildin!" Beni bir jez olsun ikiside aramamıştı sinirliydim.

"Özür dilerim eun tae. Işlerim var kaç gündür."

"Nerdesiniz? Chae young da aramadı iyi mi?"

"Şuan amerikadayız yarın geleceğiz. Chae young da iyi."

"Konuştun mu?"

"Yani..." tae hala jin ile evleneceğimi bilmiyordu. Söylesem tepkisi ne olurdu kim bilir.

"Ben evleniyorum." Bir çırpıda söylemiştim.
Ilk telefondan bir ses gelmedi. Hala gelmiyordu.

"Tae?"

"NE DEDİN SEN?" çok şaşırmış olmalıydı.

"Bugün ben evleniyorum."

"Kiminle? Tanıyor muyum? neden bugün? ne zaman tanıştınız? ne ara evlenme teklifi etti? Ben ne yapacağım? Bu mutlu gününde neden amerikadayım?"

"Tae sa-"

"Sakin falan olamam en yakın arkadaşım evleniyor benim." Bir an ağlayacak sanmıştım.

"Gelince herşeyi anlatacağım göründüğü gibi değil."

"Nasıl degil?"

"Kapatmam gerek!" Diyerek birşey demeden telefonu kapatmıştım. Etrafa bakıyordum bütün hazırlıklar yapılıyordu. Düğün küçüklüğümde düşündüğüm gibi kumsalda oluyordu.
Isteyerek evlenmesem de kumsalda olması hoşuma gitmişti. Hala üstümü giyinmemiştim. Pek takmıyordum.

Bir anda geriye doğru çekilmeye başladım. Bileğim de hissetiğim eller canımı acıtıyordu.
Yüzünü göremeden beni sürüklüyordu resmen

TEACHER OR HUSBAND .KSJ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin