-16-

3.3K 271 43
                                    

Kalp atışlarım hızlanmıştı. Jin yapma... sana bağlanamam... lütfen.
Belimdeki elini yavaşça oynatmıştı.

"Neden bilmiyorum ama sen bugün iki defa bana sarıldıktan sonra herşey değişti. Sanırım sadece senin kollarında sarılmayı seviyorum."

Kalp atışlarım çok hızlı artıyordu. Sarılmayı sadece benim kollarımda mı seviyordu yani?
Kafamı yavaşça çekip göz teması kurdum. Oda bana bakınca dahada heyecanlandım.
Çok fazla yakındık. Olmamalıydı... hayır seni öpmeme izin verme.
Yaklaşmaya başladı hafifçe. Sonra bir an kendini benden çekti.
Araya baya bir mesafe koyarak ilerledi.

Arkasına dönüp içeri girdi. Ve direk odaya çıktı. Jin'i çözmek zor...

JIN

yukarı hızlıca çıkıp kendimi odaya attım. Az önce az kalsın onu öpüyordum. Kendime engel olamıyorum. Bugün herşey değişti hemde çok ilk gelinlik denemesi sonra ev sonra arabada elini tutmam sonra onun sarılmasına karşılık verip birde bu yetmezmiş gibi öpmeye çalıştım.
Eun tae'den uzak durmalıyım... sarılmayı sevmeyen ben o bugun iki kere sarıldi diye değiştim resmen...

Evlendikten sonra ne olacaktı? Yani biz belki cidden ondan hoşlanırım...
Kötü biri değil hem... ne diyorum of?
Belkide uyumalıyım.

EUN TAE

yukarı çıkıp soo bin'e baktım. Hala uyuyordu. Rahatsız etmemek adına dışarı çıktım.
Soo bin'in kanser olması kafamı çok karıştırıyordu. Ne yapacaktım. Jin gerçekten bana yardım ederse onu ordan çıkarıp hastalığından kurtarabilirim.
Jin'e gelirsek... yaptığı çok hoş'tu kalbim cidden hızlı atmaya ben ise heyecanlanmaya başlamıştım. Ona şimdiden alışmıştım. Neden...

"Abla??? Nerdesin korkuyorum..." yukardan sesler gelmeye başladı net olarak duymuştum çünkü soo bin çok bağırmıştı.
Koşarak merdivenlerden çıktım. Kapının önündeki manzara neredeyse ağlamama sebep olacaktı.
Soo bin jin'in boynuna sıkıca sarılmış kafasını gömmüştü. Jin'de onu sıkıca tutup ellerini ona sarmıştı.
Çok tatlıydılar...

Jin sesizce bana bir şeyler söylüyordu ama duymuyordum sadece ağzını oynatıyordu.

"Ne diyorsun jin?" Yüzü kızmış bir ifadeyi alıp yine bana bir kaç birşey söyledi.

"Jin dilin mi yok konuşsana?"

Bu sefer dahada kızmıştı.
Jin'in kucağındaki soo bin hareketlenince bağırdı.

"Al işte sana sus dedik dimi?" Aa... ben malım cidden...
Bana sus diyormuş soo bin uyumuş meğersem. Kendimle gurur duyuyorum.

Soo bin uykulu gözlerle bana baktı.
"Beraber uyuyalım..." mızmız sesi ile.

Tamam hadi gel bana gidelim içerde uyuyalım.
Jin'in boynuna tekrar sarıldı.

"I.ıı.. oda gelsin."

"Kim?"

"Jin abi de gelsin...." bir an jin'in yüzü gülmeye başladı. Bu fikri sevmişe benziyordu.

"Tamam bende geliyim siz uyuduktan sonra kendi odama giderim olurmu?"

"Ha...yır.. beraber uyuyalım." Soo bin çok ısrarcıydı. Yapacak birşey yok...

_____

Mumya gibi duruyorduk. Yatak büyüktü ama aramız açık olduğundan sığmıyor gibiydik.

Ben sağ omzumun üstünde yatmış, jin'de sol omzunun üstünde yatmıştı.
Soo bin ortamızda yatıyordu.
Jin ile göz göze geldik uzunca bakıyordu. Hiç ayırmadı gözlerini benden.
Soo bin kıpırdayıp ikimize baktı.

"Siz sevgili misiniz?"

TEACHER OR HUSBAND .KSJ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin