-14-

3.3K 266 51
                                    

Jin ellerini havaya kaldırınca ne yaptığımı anladım.
Ellerimi boynundan çekip geri çekilmek istedim ama jin elleri ile kolumdan tutup kendi beni çekti.
Elleri hala kolumdaydı sonra oda fark edip ellerini çekti.
Başımı yere eğerek ağzımı araladım.

"Şey...ben özür dilerim."

"Ne oldu?"

"Arabada anlattığım soo bin... bu gece benimle kalmasına izin vermişler."

"Onu çok mu seviyorsun?"

"Herkesten daha çok seviyorum. Ve onu ordan kurtarmak istiyorum ama olmuyor işte..."

"Evi gezmeyecek misin?"

"Gerek yok burdan belli çok güzel mobilyalarda güzel. Sanırım odalar üst katta."

"Evet ikimizin odaları yukarda." Yutkunmuştum. Ellerimle oynamaya başladım tekrar.

"Oraya götüreyim mi seni?"

"Gerek yok ben kendim giderim. Ama o eve götüremem onu..."

"Sizin eve mi? neden?"

"Karışık bir konu..." diyip iç çekmiştim.

"Senin içinde uygun mu bilmiyorum ama..." diyip göz teması kurdu.
"Istersen burda kalabilirsiniz. Yani sonuçta mobilyalı bir ev zaten biz taşınacaktık." Biraz düsündüm ve mantıklı geldi. "Eve git eşyalarını al bende öyle yapayım. Sonra soo bin'i alırız. Uygun mu?"

Çok heyecanlanmıştım bu fikir harikaydı. Yine kendimi tutamadım... ve jin'e sarıldım.

Ne yaptığımı tekrardan anlayıp çekilmek istedim. Kollarımı indirip başımı yine eğdim.

"Her sevindiğinde sarılacak mısın?"

"Yani sevindiğimde sarılacağım insan olmuyor bazen yanımda özür di-"

"Özür dilemene gerek yok," devam etmişti. "Sadece sarılmayı sevmem."

"Bir daha yapmam."

_____

Bavulu jin bagaj'a koyup öne oturmuştu. Bende oturup telefonuma baktım.
2 mesaj vardı. Birisi tae'den birisi chae young'dan.

Mesaj kısmına girip ilk chae young'a baktım.

"Uzun zamandır arayamadım üzgünüm. Bir süreliğine amerikaya gitmem gerek. Yani babamın iş yüzünden yüzyüze vedalaşmak isterdim fakat şuan havalimanındayım. Sonra ararım kendine iyi bak."

Uzunca bir iç çekip tae'in mesajına girdim.

"Eun tae biliyorum aramadım ama birşey söylemem gerek ben chae young'a aşık oldum. Şuan havalimanındayım onun peşinden gidip tekrar buraya getireceğim. Sonra ararım."

Gözlerimi büyütüp tekrar okudum. Tae benim en yakın arkadaşıma mı aşık olmuştu. Bir an güldüm.

"Ne oldu?" Dedi jin.

"Tae... tae aşkının peşinden amerikaya gidiyormuş." Diyip tekrar kıkırdadım.

"Kimmiş?"

"Benim arkadaşım." Diyip yine kıkırdamaya başladım. Ama o bir an bile gülmemişti... hiç jin'i gülerken görmedim...

_____

Soo bin'i almaya gelmistik.

"Sen bekle ben halledip geleceğim."

Kapıdan içeri girdim. Çantasıyla koltukta oturan soo bin bir anda kalkıp koşarak bana sarıldı.
Eğilip onu kucağıma aldım. Ağırdı ama olsun.

"Eun tae hanım birşey konuşmamız lazım."

"Tabi dinliyorum. "

"Yanlız." Demişti sessizce soo bin'in duymaması için.
Kafamı sallayıp dışarı çıktım. Arabaya yaşlanmış jin çok cool duruyordu.

"Jin? Soo bin'i alır mısın biraz işim varda."

Jin bana doğru gelip kucağımdaki soo bin'i almaya çalıştı. Soo bin bana daha çok sarildı.

"Eun tae abla bu kim?"

"Şey o benim arkadaşım. O seni arabaya bindirsin ben gelicem hemen."

Jin'in kollarına gitmişti bu sefer.
Beraber arabaya bindiler.
Tekrar içeri gidip müdirenin yanına gittim.

"Buyrun?"

"Eun tae hanım... soo bin malesef çok hasta. Yani nasıl denilir..."

İçime bir sızı düşmüştü.

"Açık açık söyler misiniz?"

"Yani demem o ki... soo bin kanser."

Gözlerimin yanmaya başladığını hissedebiliyordum. Arkamı dönüp binayı resmen terkettim.
Akan gözyaşlarımı elimin tersi ile sildim.
Arabaya koştum. Kapıyı açıp oturdum yavaşça. Arkaya baktım. Soo bin'e uykuya dalmıştı.

Gözlerimdeki yaşlar birer birer düşüyordu. Önüme dönüp ellerimi serbest bıraktım. Gözlerimden akan yaşlar tişörtümü ıslatırken dizlerimin üzerinde duran ellerimde hissettiğim sıcak el jin'e aitti.
Yüzüne baktım. Elimi sımsıkı tutmuştu.

TEACHER OR HUSBAND .KSJ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin