Kafasını hafifçe kaldırmış bana baktı.
"Nerden buldun? Bavulu mu karıştırdın?" Aniden ayağa kalkıp üstüme gelmeye başladı.
"Yok hayır sadece içini açmış-.." elimden kutuyu çekip cebine koydu
"Bir daha seni ilgilendirmeyen işlere burnunu sokma!"
Gözlerim dolmaya başlarken kendimi sıktım.
Jini keşke anlayabilseydim..."Ben özür dilerim..."
Gözlerimdeki yaşlar akmakta ısrarcıydı. Gözlerimi kırpsam düşeceklerdi.
Arkamı döndüm sakince. Yanaklarımdan ılık sular aktı. Bileğimdeki bileklik dikkatimi çekti. Yataktan bulup takmıştım. Jin'in olduğuna eminim.
Yanaklarımda ki yaşı elimin tersi ile silip ona döndüm.Yere bakarak konuşmaya başladım.
"Bu da senin... bileğime tak-.." yüzümü ona dönünce sustum. Jin koltuğa oturmuş ellerini başına koymuş ağlıyordu.
Hızlıca yanına gittim yere çöktüm. Yüzüne baktım o yüzünü göstermek istemiyor gibiydi...
"Jin?""Lütfen git burdan..."
"Hayır gidemem." Onun bana yaptığı gibi elini tuttum. Yutkunup baş parmağım ile elini okşadım.
"Anlatmak ister misin?" Koltuk tek kişilik olduğundan yanina oturamıyordum. Ellerimi yüzüne götürmek istedim. Yapmaya cesaretim yoktu...
Hafifçe kenara kayınca gözlerim parladı elini bırakmadan ayağa kalktım. Yanına oturdum sıkışmıştım evet ama olsun...
"O kutu... sevgilime ait." Elini okşamayı kestim. Yüzüm dondu bir anda. Burnunu çekip devam etti.
"Ona o gün verecektim. Yıldızları, galaksiyi, uzayı ve evreni o da çok severdi bu yüzden almıştım. Ama veremedim. 1 hafta sonra evlenme teklifi etmeyi düşünüyordum. Ailemi bile karşıma almıştım." Onu bu kadar sevmesi gözlerimi tekrardan doldurdu.
Yutkundum. Fazla terlemiştim. Bana sevgilisinden bahsetmesi zoruma gitmişti."Onu kafeye çağırmıştım. Doğum günüydü. Onun hediyesiydi...
Kafede oturup bekledim. Karşıdan onu görünce sevinmiştim. Beni görünce gülümseyip el sallamıştı. bembeyaz bir elbise giymişti melek gibiydi..." elini bırakmak istedim o an ama o sıkı tutuyordu. Dinlemeye devam ettim."Lambalar dan geçerken hızını almış bir araba ona doğru yaklaşıyordu...o bembeyaz elbisesi saniyeler içinde kırmızıya dönüştü."
Bir anda kafamı jin'e döndüm. Bu hikayenin sonunun boyle olduğunu bilmiyordum kendimi kötü hissetmiştim. Zor bir olaydı.
Ağlaması şiddetlenmişti. O ağlarken ben dayanamıyordum dolmuş olan gözlerimden tekrar aktı yaş..."Öleli 2 yıl geçti...bu kutuyu nereye gitsem saklarım." Hıçkırması beni mahvediyordu. Elini daha sıkı tuttum. Okşamaya başladım tekrardan.
Göğsüme kafasını yaslayınca ellim istemsiz saçlarına gitti.
Onu hala seviyor mu? Bu yüzden mi jin boyle karmakarisik? Onu çözemenin nedeni eskiden yaşadığı bu travma mı?_______________
2 saat geçmişti hala aynı pozisyonda duruyorduk. Tek kelime etmemiştik. Bir elim ellerinde bir elim saçlarındaydı. Jin ise hafiften boynuma çıkmıştı. Nefesleri boynumdaydı.
Elini okşamayı asla bırakmamıştım.
Hafiften kıpırdamıştım. Bacaklarım cidden de acıyordu artık.
Boynumda hissettiğim dudaklar nefesimin kulaklarımdan çıkmasını sağladı. Hareket edemeden öylece durdum. Yukarı doğru bir öpücük daha kondurdu boynuma. Tam çeneme bir öpücük daha bıraktı. Hareket edemeden bekledim kalbim çok hızlı atıyordu. Yüzlerimiz karşı karşıya geldiğinde jin bir bacağımı kendine doğru çekti. Belimden tutup üstüne çıkmamı sağladı."Sev beni." Dudağından çikan iki büyülü kelime...
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEACHER OR HUSBAND .KSJ.
FanfictionBizim ilişkimiz gece ve yıldızlar gibiydi.. Gece olmadan ne yıldız görünüyor, yıldız ise gecesiz yapamıyor... Başka teacher or husband kitaplarından farklı olduğumu düşünüyorum. Okuyup bana destek verirseniz sevinirim. Umarım ki beğeneceksiniz❤