Bölüm 26

598 21 11
                                    

Bugün Cem beni sürpriz bir yere götüreceğini söylemişti. Dün akşamdan beri nereye gideceğimizi söylemesi için mesajlarımla onu ne kadar bezdirmiş olsam da söylemeyi bırak ip ucu bile vermemişti. Şimdi bu çocuk insafsız değilde neydi ha? Hayır ben meraklı bir insanım yani dünden beri aklımdan bin tane yer geçti. Düşün düşün kafayı yedim.

Neyse ki artık sabah olmuştu ve nihayet nereye gideceğimizi öğrenecektim. Cem saat 2'de aşağıda beni bekleyeceğini söylemişti. Şuan saat 1.30'du ve ben yine ve yine tahmin edileceği üzere dolabımın karşısındaydım. Yaklaşık 15 dakikadır kıyafetlerimle bakışıyorduk. Sanırım onlar da benden bıkmıştı.

Bu oldukça uzun süren düşünmeden sonra dolabımdan toz pembe ince bir kazak ve siyah yırtık kotumu aldım. Üstümü giydikten sonra rimel, eyeliner ve rujdan oluşan hafif bir makyaj yaptım. Saçlarımı zaten öncesinde iki yandan balık sırtı örmüştüm.

Hazır olduğumu düşündükten sonra aynanın karşısına geçip nasıl olduğuma baktım. Söylememe gerek var mı?

Cem'den aşağıda olduğunu belirten mesaj da geldikten sonra montumu ve botlarımı giyip aşağı indim. Cem beni görünce dudağı yukarı doğru kıvrıldı. Beğeni dolu bakışlarını bir süre üzerimde gezdirdi. Kafamı eğip yürümeye devam ettim.

İşte böyle olunca utançtan ne yapacağımı şaşırıyorum. Resmen yürümeyi unutuyorum yahu. Ayaklarım birbirine dolanacak sanki. Hayır ne ara böyle heyecanlanacak kadar hoşlanmaya başlamıştım ki acaba? Ah tatlım hoşlanmak mı? Düpedüz aşıksın be!

Sakin ol ve yürümeye devam et kızım! Kendime biraz cesaret vermem gerekiyordu neticede.

Tam karşısına gelip durduğumda eğilip yanağımdan öptü ve, "Sen ne tatlı olmuşsun böyle."dedi.

Söylediği cümle beni çok mutlu etti ama aynı zamanda da utanmama neden olmuştu elbette. Yüzümdeki kırmızılığı tenimdeki ısıdan hissederken gülümseyerek, "Teşekkür ederim."dedim.

Daha sonra elimden tuttu ve yürümeye başladık. Elimi tutması her defasında beni bu denli heyecanlandıracak mı acaba? İnşallah hep öyle olurdu. Çünkü bence bu duygu mükemmel ötesiydi.

"Eee hadi söyle artık nereye gidiyoruz?"diye sordum hevesle.

Kafasını geriye atıp derin bir nefes verdi.

"Akşamdan beri bıkmadın dimi bu soruyu sormaktan?"

Kısa bir an düşünüyormuş gibi yapıp daha sonrasında kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım, "Ya ama merak ediyorum."dedim kaşlarımı indirip yavru kedi gibi bakarak. Bence bu taktik etkili olacaktı. Duygulara oynamak en iyisiydi, her zaman işe yarardı.

"Hiç öyle tatlı tatlı numaralara girme, söylemeyeceğim."dedi kaşlarını kaldırarak.

Tamam her zaman işe yaramıyormuş. OK. Anladık.

"Ne inatçısın söyle artık gidiyoruz zaten işte, ne olacak yani söylesen."

"Evet dediğin gibi gidiyoruz. Yani bu birazdan zaten öğreneceksin demek oluyor. Yani artık sorma demek oluyor Buğçe. İnsanı sürpriz yaptığına pişman ediyorsun."

Yan gözle ona bakıp yüzümü buruşturdum. İlla söylemeyecekti anlaşıldı. Neyse dediği gibi zaten birazdan öğrenecektim, ben sadece yine bir şansımı denemek istemiştim. Ama başarılı olamadım. Artık yapacak bir şey yoktu.

Otobüse bindiğimizde geçip arka koltuklardan iki tanesine oturduk.

"Bir şey soracağım."dedim Cem'e doğru dönerek.

KARMAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin