Ders bitmişti ve Cem derse girmemişti. Attığım mesajlara da cevap vermemişti ve ben hala salak salak bu kadar kızmasına anlam verememekle meşguldüm. Bence artık bunu düşünmeyi bırakıp kendimi nasıl affettireceğim konusuna geçmeliydim.
Durumu Selin'e de anlatmıştım ve o da Cem'e hak vermişti. Pardon kimin arkadaşıydı acaba bu kız? Bir insan her zaman mı Cem'in tarafında olur yahu! Tamam bu sefer haklı olabilir ama biliyorsunuz çoğu zaman haksız.
Bir konuşabilsem özür dileyecektim ama okulda da yoktu mesajlarıma cevap da yazmıyordu. Ama bugün konuşacaktım yoksa rahat edemezdim.
Otobüsten inip bizim evin yakınlarında ki parka gittim ve bir banka geçip oturdum. Montumun cebinden telefonumu çıkardım. Bir müddet düşündükten sonra parmaklarım harflerde hareket etmeye başladı.
'Çok kötü bir şey oldu, konuşmamız lazım. Acil.' yazdım ve Cem'e gönderdim. Biliyorsunuz buna mecburdum. Başka bir çare de bulamamıştım. Bence en doğru yol buydu.
Telefonumun mesaj sesiyle olduğum yerde sıçradım. Heyecandan elim ayağım birbirine girmişti. Hemen mesajı açtım.
'Nerdesin?'yazmıştı. Biliyordum! İşe yaradı işte. Yüzümde bir gülümseme oluşurken hemen cevap yazdım.
'Bizim evin yakınlarındaki parktayım.'
'Geliyorum.'
Soğuktan mı yoksa heyecandan mı olduğunu bilmediğim bir titreme almıştı beni. Hava gerçekten soğuktu ama ben de fazlasıyla gergindim. Yani bu titreme ikisinin karışımı olsa gerekti. Umarım söylediğim yalan işlerin iyice karışmasına sebep olmazdı.
Yaklaşık yarım saat sonra nihayet gelebilmişti. Yaklaştığını gördüğümde yine bir heyecan dalgasının içine savrulmuştum. Hızla bana doğru ilerliyordu. İyice yaklaştığında ben de ayağa kalktım.
"Ne oldu? Biri bir şey mi yaptı? Yoksa Alp mi?"dedi nefes nefese çıkan sesiyle. Ne kadar korktuğunu gördükçe vicdan azabım iyice artmaya başlamıştı. Acaba yanlış mı yapmıştım?
"Buğçe bir şey söyle!"dedi.
Mahcup mahcup yüzüne bakıyordum ve gerginlikle ellerimle oynuyordum. Birden kollarımı açtım ve, "Şey, ben seni çok özledim. O yüzden çağırdım."dedim çocuk gibi.
Şok olmuş yüz ifadesinden ne anlamalıydım bilmiyordum. Birazdan büyük bir sinir mi çıkacaktı bu yüz ifadesinden yoksa mutluluk mu? İkincisi değil farkındayım tamam.
"Çok kötü bir şey oldu demiştin!"dedi sinirle.
"Evet kötü bir şey bu işte. Seni özledim ve göremedim. Kötü değil mi bu?"dedim yere bakarak.
"Buğçe sen benimle dalga mı geçiyorsun! Ne kadar korktuğumun farkında mısın? Sence bu yaptığının haklı bir tarafı var mı gerçekten?"
"Ama ne yapabilirim? Mesajlarıma cevap vermedin, seninle konuşmanın başka bir yolunu bulamadım. Tamam doğru bir şey değil ama eğer seninle konuşamazsam bugün rahat uyuyamayacaktım. Ben de böyle bir şey yaptım."dedim üzgünce.
Elleriyle yüzünü kapatıp derin bir nefes verdi. Biraz yumuşadığını görebiliyordum. Bu az da olsa içimi rahatlatmıştı.
"Tamam buradayım işte. Seni dinliyorum."dedi.
"Ben.. Ben bugün için özür dilerim. Sen haklıydın. Sanırım bu işlerde biraz tecrübesizim."dedim ellerimi açarak. "Ama seni kaybetmek istemiyorum. Fark etmeden hayatıma o kadar girmişsin ki, sensizliği düşünmek bile canımı acıtıyor. Lütfen barışalım artık."dedim gözlerim dolu dolu ve gidip başımı göğsüne yaslayıp ellerimi boynuna doladım. O kadar güzel kokuyordu ki, ömür boyu burada kalabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞIK
Roman d'amourArtık buraya kadardı! Aptal gibi peşinde dolanmayı bırakma zamanı gelmişti. Evet geç alınmış bir karardı fakat malum geç olsundu fakat güç olmasındı. Artık o karaktersizin yüzünü bile görmek istemiyordum. Hiç kimsenin benimle böyle oynamasına izin v...