Bölüm 31

559 16 44
                                    

Foto-Cem :D


Selin'le bir anda kalakalmıştık. Selin güneş gözlüğünü çıkarırken ben de alakasız havuz gözlüğümü çıkardım. Alt dudağımı ısırmış rezil bir şekilde Doruk ve Cem'e bakıyordum. Onlarda şok olmuştu belli ki bizim halimize. Aklımdan çeşitli sorular geçiyordu. Birincisi ve en önemlisi şuan Cem'in bizim evde ne işi olduğuydu. İkincisi Cem ve Doruk'un ne ara beraber takılacak kadar iyi anlaşmaya başladıklarıydı. Peki şuan düşünmem gereken daha önemli konular varken benim bunları düşünüyor olmam?

Ne kadar süre öylece bakıştık bilmiyorum en sonunda Selin kolumu sıktı. Sanırım bu, bir şeyler yap demek oluyordu. Hızlıca aklımdan ne yapabileceğimi geçirdim ve çözümü, "Siz ne arıyorsunuz burada! Kızların odasına böyle pat diye dalınır mı be!"diye bağırmakta buldum.

Rezilliğimizi onları mahcup ederek atlatabilirdik belki ha ne dersiniz? Bence de işe yaramaz. Tamam. O görüntü zihinlerine kazındı artık yapılabilecek hiçbir şey yoktu. Sonuçta Eternal Sunshine of the Spotless Mind filminde değildik değil mi? Kısaca Sil Baştan filmi de diyebilirdim lakin böylesi daha havalı.

"Siz ne halt ediyorsunuz böyle?"dedi Doruk. Yüzündeki ifadeyi anlamlandırmam çok zordu doğrusu. Sanki böyle, bir dehşet ifadesi vardı yüzünde evet.

"Ya üstümüzü falan değiştiriyor olsaydık! Ne kadar terbiyesizce bir hareket." Sorusunu yanıtsız bırakıp hala planımı gerçekleştirmeye çalışıyordum.

Cem ellerini beline koyup, "Zaten üstünde pek bir şey var gibi durmuyor."dedi.

Kafamı eğip şortuma baktım. Tamam biraz kısaydı ama şorttu sonuçta işte.

"Saçmalamasana!"diye bağırdım tekrar.

"Bunu az önce gözünde havuz gözlüğüyle deli gibi dans eden kız mı söylüyor?"dedi Doruk. Yüzünde her an gülecekmiş gibi bir ifade vardı.

Gözlerimi Doruk'tan alıp Cem'e çevirdiğimde onun da aynı şekilde olduğunu gördüm. Elini ağzına bastırmıştı, ona bakmamla beraber sanıyorum ki kendisini daha fazla tutamadı ve gülmeye başladı. Gülmeye mi dedim? Kahkaha atmaya demek istemiştim. Hayvan gibi gülmeye yani. Tabii gülmek için fırsat kollayan Doruk da hemen ona katıldı. Cem bir elini kapıya yaslamış kafasını da yere eğmiş bayağı bildiğin kahkahalara boğulmuştu. Doruk da yere eğilmiş ellerini karnına bastırarak gülüyordu. 

Doruk gülmelerinin arasından, "Havuz gözlüğü ne alaka ya?"dedi ama hala gülmeye devam ediyordu.

Kollarımı göğsümde birleştirip sağa sola bakmaya başladım. Ayağımla yerde desenler falan çizdim bir süre. Hala gülüyorlardı yahu pes! Dönüp Selin'e baktığımda yüzünün kırmızının çeşitli tonlarına büründüğünü gördüm. Sanırım ben bu kızarma işini artık atlatmıştım çünkü yüzümde herhangi bir sıcaklık hissetmiyordum.

"Kesin şunu artık!"dedim kaşlarımı çatarak. İşaret parmağımı Cem'e doğru sallayıp, "Cem bak az önceki gördüklerini aklından silmezsen seninle bir daha konuşmam."dedim ağlamaklı bir sesle. "Bak ayrılırız!"

Gülmesi yavaş yavaş kesilirken yanıma gelip kollarını belime sardı. Ona bakmak için kafamı yukarı doğru kaldırdım.

"Bence çok tatlı görünüyordun."dedi.

Hııı tabi tabi hııı dememek için kendimi zor tuttum.

"Yalan söyleme, az önce kahkahalar atıyordun."dedim üzgün üzgün.

"Evet ama bu seni tatlı bulmadığım anlamına gelmiyor."

Oh çok şükür benden soğumamıştı.

KARMAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin