Bölüm 32

472 19 64
                                        

Duyduğum cümleyi kalbim anlamakta zorlanırken beynim çoktan idrak etmişti. Ama kabul edemiyordum. Gerçekten doğru olabilir miydi? Bedenimi bir sıcak basmıştı. Tenim karıncalanıyordu.

Şuan karşımda duran kız az önce Cem'i öpmüştü ve ona sevgilim demişti. Sevgilim!

Bir kaç kere gözlerimi kırpıştırıp bakışlarımı kızdan alıp Cem'e çevirdim. Ne olduğunu anlayamıyordum. Kızı itmesini, böyle bir şeyin olmadığını söylemesini bekliyordum ama yapmadı.

"Sen burada ne arıyorsun?"dedi Cem hala kim olduğunu anlamadığım kıza. Kızgın görünüyordu ama aynı zamanda şaşkındı da.

Kız elini Cem'in yüzüne çıkardı. "Seni özledim. Telefonlarımı açmıyorsun."

Cem geri çekilip yüzünü kızın elinden kurtarırken, "Dilan sen ne saçmalıyorsun? Biz ayrıldık."dedi.

O zaman eski sevgilisiydi değil mi? Ama neden sevgilim diyordu?

Adının Dilan olduğunu öğrendiğim kız elini saçlarının içinden geçirdi. Bir süre bekledikten sonra dudaklarını yalayıp sinirle güldü ve Cem'in üstüne yürüyüp onu itti.

"Eğer ayrıldıysak bunu ben neden bilmiyorum Cem? Bana söyleme gereği duymadın mı?"diye bağırdı.

Daha sonra bana dönüp, "Eskişehir'den gelir gelmez kendine hemen birini mi buldun? Bu kız için mi benden ayrılıyorsun?"dedi beni göstererek.

Kızdan ayrılmamış mıydı yani? Zaten bir sevgilisi varken benimle de mi beraberdi? Şuan içinde olduğum duruma anlam vermekte o kadar zorlanıyordum ki. Olduğum yerde kalakalmıştım. Ne bir şey diyebiliyordum ne de oradan gidebiliyordum. Yere indirdiğim gözlerimi kaldırıp Cem'e baktım. Hiçbir şey demiyordu. Öyle değil, yalan söylüyor demiyordu. Demek ki kızın söylediği her şey gerçekti.

Vücudumu bir titreme alırken arkamı döndüm ve hızlı adımlarla okulun çıkışına doğru ilerlemeye başladım.

Cem'in arkamdan, "Buğçe!"diye bağırmasıyla adımlarımı daha da hızlandırdım. Şuan yüzünü bile görmek istemiyordum. Çok geçmeden bana yetişip kolumdan tuttu ve beni kendine çevirdi.

"Anlatmama izin ver."

"Neyi anlatacaksın Cem? Az önce o kızın yanında susuyordun. Şimdi neyi anlatacaksın? Tabii sevgilin şuan burada değil artık istediğin kadar yalan söyleyebilirsin değil mi!"

"O benim sevgilim falan değil!"

"Ama nedense onun bundan haberi yok."

"Buğçe öyle değil, bilmediğin şeyler var."

Kolumu silkip elinden kurtuldum. "Ona ayrıldığınızı söyledin mi Cem?"

Tekrar gelip ellerimi tuttu. Gözlerinde endişe vardı. "Hayır ama.."

Sinirle gülüp, "Hayır mı? Cem biz o kadar zamandır sevgiliyiz ve sen kızdan ayrılmamışsın. Nasıl olsa kendi kendine anlar diye mi düşündün? Bana anlatacağın hiçbir şey yok, boşuna yorma kendini!"dedim.

"Buğçe beni dinlemek zorundasın, gel hadi bir yerde oturup konuşalım."

Ellerimi ellerinden kurtarıp, "Seni dinlemek zorunda falan değilim! Hatta senin yüzünü görmek zorunda da değilim. Sevgilinin yanına git Cem!"dedim geri geri adım atarken. Cem'in gözlerine yerleşen acıyı görebiliyordum ama benim kadar acı çekiyor olamazdı. "Senin gibi birinin benim hayatımda yeri yok."diye bağırıp arkamı döndüm ve koşmaya başladım.

Eve gitmek yerine sahile gittim. Bu halde eve gitmek istemiyordum. Sahile geldiğimde boş bir banka doğru ilerleyip oturdum. Gözlerimden akan yaşları bir türlü durduramıyordum. Ben sildikçe yenileri akmaya devam ediyordu.

KARMAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin