Doruk halamın oğluydu. Çocukluktan beri aramızdan su sızmazdı, çok iyi anlaşırdık. Ailesinin durumu bir hayli iyi olduğu için çalışmaya gerek duymuyordu. Biraz da tembelliğinden kaynaklanıyordu tabi bu durum. İki sene önce inşaat mühendisliğinden mezun olmuştu. Zekiydi fakat zekasını kullanmaya üşenenlerdendi.
Yılın belli zamanlarını da Bozcaada'da ki evinde geçirirdi. Ben de sık sık yanına giderdim. Yine yanındaydım.
"Ee anlat bakalım Buğçe seni biraz durgun gördüm sanki?"dedi karşımdaki tekli koltuğa otururken.
"Hiç sorma Doruk. Yapmayacağım şeyler yaptım ve şuan çok mutsuzum."dedim üzgün üzgün bakarak.
"Ne yaptın kızım? Çatlatmasana meraktan."
"Sınıfımıza yeni bir çocuk geldi yatay geçişle..."dedim ve bütün olanları anlatmaya başladım. Hiç kesmeden beni dinledi. Arada şaşırıyor arada Cem'e sinirlenip bir küfür savuruyordu.
Ben anlatmayı bitirdiğimde dik dik suratıma bakıyordu.
"Ne bakıyorsun öyle bir şey söylesene."dedim huysuzca.
"Nerede boktan adam var gidip onu bulursun zaten sen."dedi.
"Ne bileyim acaba Doruk? Alnında mı yazıyor nasıl biri olduğu!"dedim gözlerimi devirerek.
"Ben sana bir şey söyleyeyim mi, bence bu çocuk aşık olmaktan korkuyor."
"O da nereden çıktı şimdi?"dedim şaşkınca.
"Bilmem ben öyle hissettim."dedi bacak bacak üstüne atıp koltukta geri yaslanırken.
"Tamam ama neden öyle hissettin açıklasana."
"Kafasının karışık olduğunu düşünüyorum. Senden etkilendi belli ki yoksa seni niye yemeğe götürsün ki? Saçma. Eh aşık olmaktan korktuğu için de sonradan vazgeçti. Seni de kendinden uzak tutmak için Asu denen kızla yakınlaşmaya başladı."
Anlattığı saçmalıklar karşısında yüzümü buruşturmadan edemedim.
"Ne saçma şey! Korkacak o kadar şey varken aşık olmaktan ne diye korkuyor ki salak mı bu?"
"Erkekler böyledir kuzen. Birçoğu ciddi ilişkiden kaçar."dedi göz kırparak. Ben de ona nasıl karşılık verdim? Evet, elbette gözlerimi devirdim.
"Korkaklarla da benim işim olmaz tatlım."dedim saçlarımı geriye atarak.
"Havanı yesinler."dedi gülerek. "Ayrıca zaten o çocukla işin olmasın seni üzer o."diye ekledi.
Yüzümden belli belirsiz bir üzüntü geçse de olumlu anlamda kafamı salladım.
"Ee beni nereye götüreceksin, açlıktan ölüyorum. Hadi dışarı çıkalım."dedim.
"Tamam çok güzel bir balık restoranı biliyorum oraya gideceğiz."dedi yüzünde oluşan sırıtmayla.
Yanımdaki yastığı alıp kafasına fırlattım ama elbette yastık hedefime ulaşamadan Doruk'un elleriyle buluştu.
"Kızma be şaka yapıyorum. Yukarıdan deri ceketimi alıp geliyorum, sonra çıkalım."dedi ve koşar adımlarla yukarıya çıktı.
Dışarı çıktığımızda Bozcaada'nın çok sevdiğim sokaklarında yürümeye başladık. Ben Doruk'un koluna girdim, görenler muhtemelen bizi sevgili sanacaktı. Boyu benden uzun olduğu için kafamı kaldırıp, "Kısmetini kapatmıyorum değil mi?"dedim muzipçe.
"Aslına bakarsan kapatıyorsun."
"Ne yani kolundan çıkmamı mı istiyorsun?"dedim dudaklarımı büzerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞIK
Roman d'amourArtık buraya kadardı! Aptal gibi peşinde dolanmayı bırakma zamanı gelmişti. Evet geç alınmış bir karardı fakat malum geç olsundu fakat güç olmasındı. Artık o karaktersizin yüzünü bile görmek istemiyordum. Hiç kimsenin benimle böyle oynamasına izin v...