...
Bir el gördüm Havana'nın 150 kilometre doğusunda deniz kıyısına yakın
Bir duvarın üstünde bir el gördüm
Ferah bir türküydü duvar
El okşuyordu duvarı
El altı aylıktı okşuyordu boynunu anasının
On yedi yaşındaydı el ve Mariya'nın memelerini okşuyordu avucu nasır
nasırdı ve Karayip denizi kokuyordu
Yirmi yaşındaydı el ve okşuyordu boynunu altı aylık oğlunun
Yirmi beş yaşındaydı el ve okşamayı unutmuştu çoktan
Otuz yaşındaydı el ve Havana'nın 150 kilometre doğusunda deniz
Kıyısında bir duvarın üstünde gördüm onu
okşuyordu duvarı
Sen el resimleri yaparsın Abidin bizim ırgatların demircilerin ellerini
Kübalı balıkçı Nikolas'ın da elini yap karakalem
Kooperatiften aldığı pırıl pırıl evinin duvarında okşamaya kavuşan ve
okşamayı bir daha yitirmeyecek Kübalı balıkçı Nikolas'ın elini
Kocaman bir el
Deniz kaplumbağası bir el
Ferah bir duvarı okşayabildiğine inanamayan bir el
Artık bütün sevinçlere inanan bir el
Güneşli denizli kutsal bir el
Fidel'in sözleri gibi bereketli topraklarda şekerkamışı hızıyla fışkırıp
yeşerip ballanan umutların eli
1961'de Küba'da çok renkli çok serin ağaçlar gibi evler ve çok rahat evler
gibi ağaçlar diken ellerden biri
Çelik dökmeğe hazırlanan ellerden biri
Mitralyözü türküleştiren türküleri mitralyözleştiren el
yalansız hürriyetin eli
Fidel'in sıktığı el
Ömrünün ilk kurşunkalemiyle ömrünün ilk kâadına hürriyet sözcüğünü
yazan el
Hürriyet sözcüğünü söylerken sulanıyor ağızları Kübalıların balkutusu bir
karpuzu kesiyorlarmış gibi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boya
General FictionParmaklarımın doğuştan yetenekli olduğunu çok duydum. Yeter ki bir kalem ya da bir boya verin bana. Başka bir şeye ihtiyacım yok. Ama kalbim sevmeye yetecek mi bilmiyorum. Onun müziğini işiten parmaklarım titremeye başlıyor. Korkuyorum.