"...O gün büsbütün güzeldi.
Hiç yaşanmamış şeyler gibi güzeldi.
Hayatın eşiğinde, düşüncenin eşiğinde,
Son bir defa gördüğümüz şeyler gibi güzeldi..."Ahmet Hamdi Tanpınar / Huzur
*
*
*
Miray önüne bakmadan hızlı adımlarla yürürken, elindeki telefondan birkaç gün öncesinin arama kayıtlarına ulaşmaya çalışıyordu. Cumartesi sabahı mı, Pazar sabahı mı aramıştı Boran kendi telefonundan Tekin'i? Telefonuna kayıtlı olmayan, yabancı numarayı bulduğunda, öfkeli yanı derhal arama tuşuna basmak isterken, ürken yanı ise ne diyeceğini bilmiyordu Tekin'e. Doğrudan Boran'ı arasa... Bunu düşünüyor ama sonucunun tam bir felakete dönüşmesinden korkuyordu. Öte yandan Tuğçe'nin söylediklerini anımsadıkça öfkesi diriliyor gibi oluyordu. Bu sebeple basmıştı ekranda gördüğü numaranın üzerine. Beşinci çalışında açıldı telefon.
-Tekin?
-Benim de, sen kimsin?
-Miray ben. Tanıyabildin mi?
-Ooo, bakıyorum alıştın artık, sesimi duym...
-Saçma sapan konuşma, çok acil konuşmam lazım seninle.
Adamın ukala tavrıyla öfkesi daha da kamçılanan kız, sesini daha da yükseltmemek için gerçekten zorluyordu kendisini.
-Az sakin ol. Ne bu azarlar gibi konuşma. Bir şey mi oldu?
-Evet, oldu. Oldu ki böyle konuşuyorum seninle. Nerdesin?
-N'oluyor kızım, bak ben sevmem böyle tavırları...
Adamın sesinin de gittikçe asabileştiğini anlıyordu Miray ve şu an karşısında olsa, sonunda dayak yiyeceğini bilse bile Tekin'e en ağırından bir tokat atma isteği içerisindeydi. O yüzden Tekin'le herhangi bir yerde oturup iki medeni insan gibi konuşamayacağını da biliyordu.
-Tekin, Kadıköy'de misin hala?
Az evvel, Tuğçe'nin Tekin'in yanından ayrılarak kendisiyle konuştuğunu varsayarsa, adamın hala Kadıköy'de olması gerekirdi. Çünkü Tuğçe ile konuştuktan hemen sonra binaya girip eşyalarını almış ve dışarı çıkmıştı.
-Karaköy'e geçiyordum vapurdayım. Son kez ne oldu diye soruyorum sana.
-Tamam, güzel. Ben de arkandan geliyorum Karaköy'e. Boran'ın evine geç sen, geleceğim ben de bir sonraki vapurla.
-İşim var benim. Neden Boran'ın evinde konuşuyoruz, ne konuşacağız ayrıca?
-Dışarda konuşursak rezillik çıkacak çünkü.
Aslında adamın yüzüne bunu söylemesi bile fevri hareket ettiğini gösteriyordu yeterince. Kendi evine mi çağırsaydı Tekin'i? Ya bir şey yaparsaydı adam kendisine? Bu umrunda bile değildi. Boran eve döner miydi ki? Öğlen antrenman var demişti ve "evden çıktım" yazmıştı az evvel. O zaman Tekin'in ne işi vardı Karaköy'de? Sonunda sesini biraz kısmayı başardı kız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boya
General FictionParmaklarımın doğuştan yetenekli olduğunu çok duydum. Yeter ki bir kalem ya da bir boya verin bana. Başka bir şeye ihtiyacım yok. Ama kalbim sevmeye yetecek mi bilmiyorum. Onun müziğini işiten parmaklarım titremeye başlıyor. Korkuyorum.