Antalya, 30 Aralık 2028
"E yavru ördek neden suya girmemiş o zaman?"
"İşte o daha yüzmeyi bilmiyormuş o zaman."
"Kardeşleri neden biliyormuş, o neden öğrenmemiş?"
"İki dakika susarsan baba ördek gelip ona da öğretecek yüzmeyi."
"Şimdiye kadar neden öğretmemiş ki?"
"Anası s..."
Küçük kız gülmeye başlayınca Tekin, savuramadığı küfrünü yutmak zorunda kaldı. Sonra yattığı yerden yükselip Su'yu sarsarak yastığına çekti.
"Yoksa sen baba ördekle dalga mı geçiyorsun?"
"Ama sen her akşam aynı masala başlıyorsun, sonra o masal bir türlü bitmiyor. Bir öğretmedin şu ördekçiğe yüzmeyi."
Sesini korkunç bir canavarmış gibi çıkarıp Su'nun burnunu ısırırken küçük kız bacaklarıyla tekmeler savuruyordu Tekin'e. Kahkahaları dinmek bilmezken "Sabırsız ördekler yüzmeyi öğrenemez." dedi adam kıza ve Su "Ördekler doğduğu zaman yüzmeyi biliyorlarmış, annem söyledi." diye cevap verdi adama. "Çok biliyor annen senin." Aynı anda bu kez küçük kızın karnına uzandı Tekin ve Su gülmekten katılana kadar gıdıkladı onu. Sonra yatağın başucundaki saate kaydı adamın gözleri. Gece yarısını geçmişti saat. Tam Su'yu uyutma işine geri dönecekken küçük kız devam etti. "Hem Mert'le de konuştuk. O da ördeklerin doğduğu zaman yüzmeyi bildiğini söylüyor."
Su'nun açılan karnını örtüp pijamasının üstünü, altının içine sokuştururken kızın yüzüne bakıp göz kırptı adam. "Mert kim?" "Ama baba anlattım ya geçen gün. Bizim sınıfa bu sene geldi. Evinde ördek besliyormuş. Annemle gideceğiz onlara, ördekleri seveceğiz dedim ya." "Nereye gidiyormuşsunuz siz annenle?" "Ördekleri seveceğiz biz Mert'le." "Mert kim yahu?" "Dedim ya sınıfa bu sene geldi diye, duymuyor musun baba?" "Ck. Olmaz öyle. Alırız biz de eve üç beş ördek, sen evde oynarsın onlarla olur mu?" "Olur ama o zaman Mert bize gelsin." Bu kez kaşlarını çattı adam. Yüzünü kıza yaklaştırıp parmağıyla çatılan kaşlarını gösterdi kıza. "Ne demekti bu?"
Su gözlerini kocaman açarak baktı Tekin'e. Önce yanaklarını şişirdi sonra küçük parmağıyla Tekin'in kaşlarının arasına dokundu. "Çok çirkin oldun sen." "Ne demekti bu, onu söyle bakayım." "Baba ördek sinirlendi bakışı bu." "Aferin. Ördekler hakkında da baba ne diyorsa o doğru, tamam mı? Öyle yavşak Mert'lerin lafını dinlemeyeceksin." "Baba sen gene pis bir şey dedin. Anneme söyleyeyim mi?" "Pis bir şey söylemedim ben. Bit yavrusu demek o. Bir çeşit hayvan. Ördek gibi bir şey." "Ben de söyleyebilir miyim?" "Annenin yanında söyleme yeter." "Pis bir şey işte." "Su, sabahın köründe yola çıkacağız, hadi bebeğim uyu artık." "Baba?" Tekin başını kızın yanındaki yastığa gömerken Su, adamın saçlarıyla oynamaya başladı. "Şimdi biz İstanbul'a gideceğiz ya?" Tekin yastığın yumuşaklığında uyumak için gözlerini yummuşken Su'nun minik parmakları omzunu dürttü. "Baba, uyudun mu? Burda uyursan annem kızar." "Baba?" "Hı..." "İstanbul'a giderken ördek alalım mı? Hem Ayşe'yle de oynarız biz." Tekin daha kıza cevap veremeden diğer odada ağlayan Ateş'in sesi duyuldu ve Derin'in kapıyı çarpan sesiyle ayaklandı adam.
"Aha annen delirdi. Ben takviyeye gidiyorum sen hemen uyuyorsun yoksa sabaha kad..." "Tamam, ben hemen uyuyorum ama sen de Ateş'e bağırma olur mu?"
Hızla Su'nun alnından ve yanaklarından öpen adam, odadan çıkacakken geri dönüp kızın burnunu ısırmış, Su "Ya baba!" diye inlerken de "Hemen uyuyorsun, hadi, hadi." "Sabah giderken ördek alalım ama tamam mı?" Tekin içinden Mert'e de, ördeklere de söverek çıkmıştı odadan. Şimdi asıl mesele Ateş'i uyutmaktı. Derin'in sabrı bile tükendiyse sabahlamak da vardı işin ucunda. Sabah yola çıkacakları için Nigar Hanım'a izin vermişlerdi ve Su değilse de, Ateş, Derin gibi sabrı sonsuz görünen bir insanı bile çileden çıkaracak kadar duraksız bir çocuktu. İki yaşını dolduralı aylar olmuş ama doktorun söylediğinin aksine, Ateş'in hareketliliği de, ağlayışları da zerrece azalmamıştı. Koridordan Ateş'in odasına koşturduğu o birkaç saniyede, gittikçe yükselen ağlama sesiyle buruştu yüzü. Sonra kapıyı araladı ve gözleri kapalı halde ağlayan çocuğu sakinleştirmeye çalışan Derin'le göz göze geldi. Tekin'in yamuk gülüşüne, sinirleri bozulmuş bir halde karşılık verdi kadın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boya
General FictionParmaklarımın doğuştan yetenekli olduğunu çok duydum. Yeter ki bir kalem ya da bir boya verin bana. Başka bir şeye ihtiyacım yok. Ama kalbim sevmeye yetecek mi bilmiyorum. Onun müziğini işiten parmaklarım titremeye başlıyor. Korkuyorum.