27: Ceyş

46.7K 1.9K 2.3K
                                    

















İtalya'dan döneli bir hafta olmasına rağmen hala adam akıllı uyuyamamış olan adam, saat dokuz olmadan Karaköy'e gelmiş ve yılbaşı arifesinin alışılmışın dışındaki kalabalığından dolayı aracı için park yeri bulamamıştı. "Her sabah mı bir bok çıkar da uyuyamaz insan?" diye söylenerek, evden hayli uzağa bıraktığı arabadan inmişti.

Dün akşamüzeri Miray'ı havaalanına bırakmış ve yol boyunca, evlilik kararını ailesine söylemek için ani bir kararla yılbaşını evde geçirmeye karar veren kızla dalga geçmişti.

-En fazla "kır kıçını otur Silifke'de derler, sen de İstanbul'a dönmezsin" ne olacak sanki?

...

-Kızma hemen canım Boran kaçırır istersen seni. Ya da sen kaçarsın; ana, baba değil mi alayının götüne karpuz kabuğu...

...

-Bana bak, öyle altın bilezik falan istemezsiniz değil mi Boran'dan?

...

-Şimdi siz düğün de yapacaksınız öyle mi? Kaşıkla oynanıyordur sizin düğünlerde...

-Tekin! Şu boktan şakalarının birini bile yapamadın Boran'ın yanında! Bana söküyor salaklığın sadece!

-Tamam kızım, gerilme diye konuşuyorum ya.

-Allah aşkına konuşma sen. Allah adı verdim, lütfen sus!

Alana kadar konuşmasalar bile, o sinsi gülümsemesiyle kızı sinirlendirmeyi başarmıştı adam. Miray'ın Silifke'ye dönmeye aniden karar vermesiyle Alyoşa ve Clara'yı da Derin'e bırakma zorunluluğu doğmuştu. Derin'in sinemada olması sebebiyle kız kedileri aşağı indiremeyince de ertesi sabah Derin işe gitmeden kedileri Derin'e verme görevi Tekin'e düşmüştü.

Türkiye'ye döndükleri gece, bu eve sadece Miray ve Boran'ı bırakmak için gelmiş; ertesi gün de Boran'ı havaalanına götürmüştü Tekin. Tekrar eve gelmemiş, Derin'i de hiç görmemişti. Döndükleri zaman, vakit gece yarısını geçmiş de olsa, kızın evinden gelen keman sesiyle merdivenlerde oyalanmıştı ayakları. Bir süre dinlediyse de ses kesilince apar topar çıkmıştı binadan.

Hafta içi Miray ile görüşmüşler, adamın üstü kapalı soruları karşısında Miray "Sen hediyeleri verdin mi Derin'e diye sormaya çalışıyorsun galiba. Zeynep'in kazağını, Sibel'in çantasını sevip sevmediğini merak ettiğini sanmıyorum." diyerek bir kaşını kaldırmış ve öyle bakmıştı adama.

Tekin bozulmuş, susmuş ama kız hala bir şey demeyince de "Eee beğenmedi mi?" diye sormak zorunda kalmıştı. Kız inatla cevap vermemişti adama. Tekin'in sabrı taştığında da sırf küfretmesin diye cevaplamıştı adamı.

-Pantolonu çok sevdi. Geçen gün üstünde gördüm, çok yakışmış. Elbiseyi sevdi ama giyemem ben bunu dedi. Sanırım şu bara gittiği geceden sonra elbise giymeye karşı iyice önyargılı olmuş. Şalı da takmıştı geçen gün. Küpeleri de sevdi ama takar mı bilmem. Gördüğüm kadarıyla günlük kıyafetlerle pek takı falan kullanmıyor...

Kız kendisini sırıtarak dinleyen adama gözü kırptı o an.

-Niye sırıtıyorsun sen?

BoyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin