Dolabın karşısında, giydiği üçüncü pantolonunu da çıkarıp yatağa atan Derin ilk derse çoktan geç kaldığını bildiği halde giyecek bir şey bulamayışının sıkıntısıyla ofladı. Bir pantolonunun düğmesi ve iliği yan yana bile gelmemişti. Pantolonların düğmelerini zar zor iliklemeyi başarsa bile beş dakika sonra acı çekeceğini biliyordu. Tayt giydiği zaman da sanki Su içinde sıkışıyor gibi hissediyordu. En güzeli pijamalarıydı. Bir an okula bununla gidilir mi diye bile düşünmüşken, mecburiyetten bir elbise geçirdi üzerine. Dersten sonra hiç kaçarı yoktu, devamlı ertelediği alışverişin yapılması gerekiyordu. On altıncı haftasına işte böyle açmıştı gözlerini.
Geçen hafta öyle güzel geçmişti ki... Bir akşam daha Tekin'le beraber, Umut'la yemek yemişler ve sonra Tekin, Umut ile anne ve babasını bir hafta otelde misafir etmişti ücretsiz olarak. Sezon başlamamıştı ama Antalya gündüzleri yirmi beş derece sıcaklığı görüyordu ve Derin bile denize girmişti. Umut hayatında ilk kez suyla tanışmıştı ve aslında günler boyu onu suya sokmak için çok dil dökmüştü Derin. Önce sudan, sonra da insanların bakışlarından rahatsız olmuştu Umut ve annesi. Bu sırada Tekin de mutlaka işlerinin arasında Umut'a eşlik etmek için uğramıştı gündüzleri onların yanına. Hatta Derin'i çok şaşırtan bir sabır da göstermişti Umut'a. Belki de bu sebeple Umut, kendinden küçük de olsa Tekin'e "abi" demeye başlayınca Derin çok gülmüştü. Ama tatil bitmeden ikna etmişlerdi Umut'u suya girmesi için. Güzel, çok güzel bir haftaydı. Umut'un tatilinin bittiği gün Tekin'le beraber Türkiye Down Sendromlular Derneği'nin Antalya Şubesini de ziyaret etmişlerdi. Biraz sarsıcı bir ziyaret olmuştu bu onlar için çünkü Umut ve Umut gibilerin yaşadıkları zorluklar, daha doğrusu onlara insan eliyle yaşatılan zorluklar karşısında üzülmüşlerdi. Mizacı umursamaz gibi görünen Tekin bile suskunlaşmıştı oradayken. Duvardaki ekranda devamlı dönen bir video vardı ki, onlara bilgi veren dernek çalışanı "Bize en çok çocuğunun down sendromlu olduğunu öğrenen anne adayları geliyor. İşte bu video aslında onlara cevabımızdır; video down sendromlu bebek bekleyen bir anne adayından gelen "Korkuyorum, çocuğumun nasıl bir hayatı olacak?" sorusuna cevap olarak hazırlanmıştır." demişti Derin ve Tekin'e.
Derin'in eli karnına giderken, videoda annesine sarılan çocuklarla ağlamıştı da üstelik.
Sonra Tekin, yüklüce bir bağış yapmıştı derneğe. Ama bağıştan farklı şeyler de vardı adamın kafasında. Yüzme öğrensin istiyordu çocuklar. Dernek çalışanı "Öğrenirler, bu zor değil ama yüzme öğretecek, tecrübeli, sabırlı bir öğretmen ve havuz bulmak kolay değil." demişti. İşte o zaman düşünmeye başlamıştı Tekin. Onun biri kapalı, ikisi açık üç havuzu vardı otelde. İyi bir öğretmen bulması da zor değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boya
General FictionParmaklarımın doğuştan yetenekli olduğunu çok duydum. Yeter ki bir kalem ya da bir boya verin bana. Başka bir şeye ihtiyacım yok. Ama kalbim sevmeye yetecek mi bilmiyorum. Onun müziğini işiten parmaklarım titremeye başlıyor. Korkuyorum.