-Hop, ustam bizim şişlere ne oldu?
Tekin bir yandan iki elini de havaya kaldırıp şişleri resmedercesine kullandı ellerini. Duman altında kalmış küçük dükkânın içinden "Geliyor abim" diye bir ses işitince önüne döndü. Öyle keyifliydi ki, kendisine devamlı sırıtan Boran'ı görmezden gelip çalan şarkıya eşlik etti keyifle.
"Benzemez kiiiimse sana be Boran'ım."
Eli ince belli çay bardağına uzanınca Boran da eşlik etti adama. İki cam tokuşunca çıkan sesi bile özlemişlerdi.
-Lan içerden yeni çıkmışsın gibi geliyor bana.
Boran güldü. "Bir nevi içerdeydim zaten oğlum. Hatta içerde olsam ayaklarımın ebesi ağlamazdı."
Masaya gelen şiş kebaplara aynı anda uzandı elleri. Boran, yaşlıca adama bakıp "Dayı sen bu gece bize hiçbir şey sorma, yenile mezeleri." dedi. İki adam, gecenin sonunu hiç düşünmeden, içmenin de dertleşmenin de hakkını vermeye yeminli gibiydi.
-Sana bu kadar isyan ettiren askerlik bana neler yapmazdı oğlum.
Boran ağzını doldururken Tekin'e bakmadan konuştu.
-Yok lan, sen harbi ballı götün tekisin. Sana hiçbir bok olmazdı. Olan anca benim gibi saflara oluyor. Aslında olan bir şey de yok Tekin. Siz benden daha atraksiyonlu bir hayat yaşamışsınız. Benim kalktığım saat de yattığım saat de hatta yediğim yemek de belliydi. Asıl buradakilerin ne bok yediği belli değilmiş.
-Gel lan, gel. Laf sokmanı bile özledim diyorum oğlum. İstersen sabaha kadar göm bana.
-Anca yarabbi şükür dersin.
Bir daha tokuştu kadehleri. Kandilli İskelesi'nin hemen yanında, salaş bir meyhanedeydiler. Tekin denizi arkasına alırken, Boran'ın gözleri arada denize dalıp gidiyordu.
-Dur bakayım, biz seninle en az yedi sene önce de burada içmiştik bir gece hatırladın mı? Kusarak dönmüştük hatta eve.
Tekin ağzından fırlayan kırıntıyla başını salladı.
-Ev partnerliğimizi kutlamıştık. Üç ay sonra da siktir git demiştin bana.
-Kerhaneye döndürmüştün evi.
-Yok öyle bir şey. Benim her şeyim normaldi, anormal olan sendin.
-Siktir lan.
-Hah o zaman da böyle demiştin işte. Bir de askerlik iyice bozmuş senin ağzını. Dikkat etmedim değil.
Buna Boran da onaylarcasına salladı başını.
-Farkındayım. Aslında askerdeyken fark ettim ben onu da. Çok zor oğlum sabretmek... İçine içine konuşuyorsun çoğu zaman ve fırsat bulunca küfür olarak çıkıyor o attıkların. Dur bu gece de salayım kendimi. Sonra toparlanacak bu ağır, başka yolu yok, ben de rahatsız oluyorum küfretmekten.
-Evet, beni de çok rahatsız ettin bu akşam.
Boran dilinin ucuna kadar gelen küfrü yutarken Tekin onu anlayıp daha çok güldü.
-Oğlum ben sensiz İstanbul'da ne yapayım lan? Bok mu var Viyana'da diyeceğim ama onu da diyemiyorum.
Tekin'in sesinde bir neşe, bir acı, bir isyan vardı. Boran cevap vermeden boğazını yakacak derinlikte bir yudum aldı rakısından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boya
General FictionParmaklarımın doğuştan yetenekli olduğunu çok duydum. Yeter ki bir kalem ya da bir boya verin bana. Başka bir şeye ihtiyacım yok. Ama kalbim sevmeye yetecek mi bilmiyorum. Onun müziğini işiten parmaklarım titremeye başlıyor. Korkuyorum.