Bir kadınla sevişmek ve bir kadınla uyumak iki ayrı tutkudur, sadece farklı değil aynı zamanda da zıt tutkular. Aşk çiftleşme arzusunda duyurmaz kendini, uykuyu paylaşma arzusunda duyurur.
Milan Kundera
*
*
*
Kabataş İskelesi'nden eve yürüdüğü kilometreler boyunca; soğuk havaya, beraber yürüdüğü onlarca insana, kendisine çarpan bir adama, kulağına dolan korna seslerine, burnunu kemiren sağlıksız rutubet kokusuna aldırmadan içindeki sıkıntıyla baş etmeye çalışan adam; evine girdiği an dudaklarına yorgun bir tebessüm kondurdu dudaklarına.
Merdivenleri birer birer çıktıkça artan o güzel ses, adımlarını hızlandırıp basamakları üçer üçer çıkmasına sebep olmuştu. Öyle ki, Ayşe Teyzelerin kapısına geldiğinde, Kömür'ü almak için kapıyı çalması gerekirken, hiç durmayıp üst kata yönelmişti. Öyle ya, Kömür belki de bu can alıcı müziğin sahibinin yanındaydı. Düşünürken daha da keyiflendi adam. Sabahı anımsadı. Daha hava tam anlamıyla aydınlanmadan çalmıştı Miray'ın alarmı. Boran yabancısı olduğu bu alarm sesiyle gözünü açtığında, Miray, kendisinin sağ bacağının altında kaldığı için kalkamayıp komodine uzanmaya çalışıyordu. Nihayet adam bacağını çektiğinde, Miray telefonu susturabilmiş ve kapanmaya meyilli gözleriyle Boran'a bakmıştı. Önce adam gözlerini açmak istemeyip sağ kolunu kızın üzerine atmış ve sokulmuştu kıza. İkisi yatakta debelenirken rahatı bozulan Kömür de mırıldanarak yere sıçramış ve salınarak çıkmıştı odadan. Miray, bir süre daha öylece sıcak yatağın tadını çıkarırken, yeniden uykuya dalmak üzere olduğunu anlayıp üzerindeki örtüyü itmişti. "Kalkmazsam derse geç kalıyorum." Önce Boran'ın dudakları kızın alnına uzanmış sonra kızın kalkabilmesi için çekilmişti adam. "Sen ne yapacaksın bugün?"
-Biraz sonra kalkarım. Kömür'ün aşısını yaptıracağım. Oradan Kömür'le sergiye geçeriz. Sonra onu eve bırakıp Anadolu Hisarı'na geçeceğim, şu adamla buluşmak için.
-Geldi mi aşı vakti? Beraber götürseydik?
-Ne biçim annesin sen? Altı haftası doldu. Parazit aşısı yazıyor veterinerin verdiği takvimde.
Miray başını yükseltip yastığını çekti ve Boran'a vurmaya çalıştı yastıkla. Ama adam oralı olmayıp gözlerini bile açmadan çekti kızın belinden.
-Geç kalırsan sorumluluk almam ona göre.
Güne böyle gülerek başlamanın keyfiyle konuştu Miray.
-Dolusun yani akşama kadar?
Adam gözlerini daha sıkı yummuştu "evet" dercesine.
-Senin dersin kaçta bitecek?
-İki gibi çıkarım okuldan. Sergide olursan oraya gelirim. Yoksa doğrudan stüdyoya geçeyim. Yeni sonatıma başlamam lazım.
-Geçme stüdyoya. Burda çalış, olmaz mı? Nasıl olsa kimse yok?
Miray, gözleri açılmazken bu soruyla yerinden biraz yükselen adama baktı kalkarken. Hevesli gibiydi... Gerçekten burada olmasını mı istiyordu? Oysa o, bugün kendi evine geçmesi gerektiğini düşünüyordu içten içe. Cuma gününden bu yana, Boran'daydı. Evine gitse bile üstünü değiştirip birkaç parça kıyafetle buraya geliyordu ve bu çok da normal değildi. Değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boya
General FictionParmaklarımın doğuştan yetenekli olduğunu çok duydum. Yeter ki bir kalem ya da bir boya verin bana. Başka bir şeye ihtiyacım yok. Ama kalbim sevmeye yetecek mi bilmiyorum. Onun müziğini işiten parmaklarım titremeye başlıyor. Korkuyorum.