💓Merhaba💓
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum 💦Rüzgar hız kazanıp ara sokakta bütün bedenimi yalarken ceketimin kollarına biraz daha sarıldım. Daha demin göz göze geldiğim çocuk bana tuhaf bir enerji verip giderken arkasından bakmaktan vazgeçtim ve kulübün önünden gelen bir sürü insanın konuşma seslerine ilerlemek adına durduğum yerden doğruldum. Hala içeride tam olarak ne olduğunu bilmiyordum ve bu durum beni ürkütüyordu. Bir dakika! Araf nerede?
Ayaklarım benden bağımsız hareket ettiğinde çoktan kalabalığın içine karışmıştım. Gözlerim etrafta Araf'ı ararken bir yandan da kulübün kapısına yaklaşmaya başladım. Neredeydi? Bir şey olmuş muydu ona? Kalbim ritmini arttırırken kolumun tutulmasıyla birden bir bedene çarptım. Korkuyla bakarken bu kişinin Doruk olması küçücükte olsa rahatlatmıştı beni. "Nerdesin kızım sen!" Sert sesi kulaklarıma çarparken Aslı hızla Doruk'un elini kolumdan çekip onu benden uzaklaştırdı. Kaşlarını çatmış bir şekilde " kıza bağıracağına Araf'ı ara da haber ver." Diye söylendi. Doruk derin bir nefes alıp telefonunu cebinden çıkartırken Aslı bana doğru eğildi. "iyisin değil mi?" Başımı usulca salladım. " iyiyim"
Aslı kolumu sıvazlarken etrafın kalabalık olması ve başka bedenlerin fazla yakınımda olma fikri beni rahatsız etmişti. Tekrar kolumun çekilmesiyle küçük bir çığlık attım. Cidden kolumla zorunuz ne! Bedenim Araf'ın bedenine çarptığında onun bulutları beni yaktı. Nasıl bulutlar böyle ateş saçabilirdi? Gözleri hızla yüzümü tararken hiç beklemediğim bir şey yaptı. Ellerini saçlarıma yerleştirip başımı göğsüne yasladı. Ellerim istemsizce onun beline sarılırken o da iki koluyla beni kendisine hapsetmişti. Ne yapıyorduk biz? Neden sarılıyoruz ki? Ama güzel hissettiriyor hem de çok... "Beni korkuttun turuncu cüce. " Fısıltısı bunca kalabalığa meydan okuyarak kulağıma çarptığında içim titredi. Ah evet evet kesinlikle hava soğudu.
Araf yavaşça bedenimizi ayırıp rüzgarın aramıza girmesine izin verirken " üşümüşsün sen." Dedi. Onun demesiyle bedenimin soğuduğunu hissederken bir şey demedim. Gözleri gözlerimi deşmeye devam ederken " hadi eve gidelim artık " dedi ve Aslıyla doruğa bakıp
"sizde evinize" diye komut verdi. Doruk Araf'a göz devirirken Aslı benim aklımdaki soruyu yöneltmişti. " içeri de daha demin ne oldu? O seslerin kaynağı neydi?" Araf gözlerini Aslıya çevirip " önemli bir şey değil. Su boruları mı ne patlamış herhalde." Dedi.Su boruları bu kadar yüksek ses çıkartır mıydı bilmiyorum ama olan olmuştu ve deşmeye gerek yoktu. Araf başka kimsenin konuşmasına izin vermeden sırtımdaki eliyle beni itikledi ve sonra da yanımda yer alıp beni koruyarak kalabalıktan çıkarttı. Arabanın önüne geldiğimizde kapımı açıp beni yerleştirirken o da yerine geçmişti. Hareketleri hızla gelişirken arabayı çalıştırıp asfaltta iz bırakacak bir şekilde ilerledi. Araf'ı boş verip kafamı cama dayadım. Karanlığa gömülmüş şehri izlemeye başladım usulca. Ağaçlar ve binalar bir bir yanımızdan hızla geçerken gözüm dalmıştı. Araba yavaşça durduğunda anca anlayabilmiştim eve geldiğimizi. Kafamı camdan çekip kapıyı açtım ve o sırada da Araf'ın kapısını açma sesiyle aşağıya indim. Yönümü eve çevirip kapıya ilerlediğimde Araf'ın da yanıma gelip kapıyı açmasıyla evin içine girip ayakkabılarımızı çıkardık. Tabi o anda fark ettiğimiz iki çift ayakkabıyla şaşırırken içeriden yükselen sesler de şaşkınlığımızı arttırdı.
"Nerde kaldılar bunlar ya!"
"Kızım cırlama gelirler birazdan."
İki ses birbirine karışırken kulağıma tanıdık geliyorlardı. Hem de fazlasıyla.
"Bana yalan söylemedin değil mi? Bak vallaha kaçırıldım diye çığlık atarım. " Ceren'in endişeli sesi kulaklarıma çarptığında bu sefer derin bir nefes alıp ona cevap veren Mirza'yı duydum. "Kızım birisini kaçıracak olsam seni mi kaçırırım? Seni kaçıran çenen yüzünden seni aldığı yere geri bırakır zaten. " diye homurdandı. Bu duruma her ne kadar gülmek istesemde ayakkabılarımı kenara koyup Araf'a döndüm. Araf da benim gibi bana bakarken kapıyı sert bir şekilde kapattı. Ve içeridekilerin dikkatlerinin üzerimizde toplanmasına neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Sokak (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralMutlu sonlar her zaman mutlu başlangıçların getirisi değildi. Ya da mutsuzluklar mutlulukla bitmez diye bir kural yoktu. Ağlarken gülünmez, gülerken ağlanmaz diye bir yargıda kalmamıştı. Herkes her an her şeyi yaşayabilirdi. Anlar farklı gereksiniml...