Bedenimdeki sızılarla birlikte gözlerimi usulca açtım. Ferah bir alan beni karşılarken hafif doğrulmaya çalışarak bulunduğum alana baktım. Bu oda Araf'ın evine bir önceki gelişimde kaldığım odaydı.
Kelimeler yapboz gibi birbirini tamamladı. Bu oda Araf'ın ablasının odasıydı.
Kullanılamadı kıyafetler...
O gece Araf tam olarak bana bunu demişti. Ablası gitmişken bu dünyadan Araf onun arkasından onun kıyafetlerine, odasına dokunmamıştı. Araf yanarken acıyla, gözünün önünden silmemişti anıları. Daha da çok yanmayı tercih etmişti. Belki de yanarken yakmak içindi. Kendi ateşinde nefretini harlayarak ablasının intikamını almak içindi. Ablasının başına gelenler aklıma geldikçe daha çok sıktım dişlerimi. Bedenimde ki acı yerini belli ederken usulca kafamı yastığa koydum. Birkaç saniye ardından kapıdan ses gelmesiyle Araf içeriye girdi. Bana ifadesizce bakarken yanı başıma gelip ayakta dikilerek yukarıdan yüzüme bakmaya başladı. Hafifçe yatakta toplanmaya çalışsamda Araf bunu engellemişti. "Kalkma. İyi misin?" Sesindeki tuhaf tını bir an beni afallatsada kendime gelip kafamı olumlu anlamda salladım. Araf yatağın dibinde yere oturup uzun bacaklarını uzattı. Ben şaşkınlıkla onu izlerken sırtını duvara yasladı ve bir elini kucağına bırakırken diğer elini tam önüme yatağın üzerine yasladı. "Anlat " Beklemediğim anda dudaklarından dökülen bu kelimeyle neyi anlatmamı istediğini düşündüm çok kısa bir an. Sonra şimşek gibi çaktı zihnimin içinde Çınar'ın beni kaçırdığı gece. Gözlerimi Araftan çekip tavana sabitledim ve anlatmaya başladım hatırladığımca. " Uyumuştum. Sonra bir takırtı duydum ve kalktım o sırada da bayıltıldım." Bir bir her şey gözümün önünden geçerken devam ettim sesimin titrememesi için çaba sarf ederek. " Çınarın yanına götürdüler beni. Sonra Çınar seni aramamı istedi. Bir anahtardan bahsetti. Bende seni aramayacağımı söyledim. Sonrada kendisi aradı seni. Seninle konuştu işte." Soğuk sesi cümlemi kesti ve kalbimde tuhaf bir yara açtı. "Atlamadan anlat vaveyla. Atlama ki o piç herifi ateşimle yakıp kavurayım. Atlama ki bir bir her şeyin hesabını sorayım."
Gözlerimi usulca kapattım. Zaten devamını biliyordu. Bedenime darbe aldığımın farkındaydı. O yüzden bu konuda başka bir şey demedim. Neden bana Vaveyla dediğini sormak istiyordum fakat şu an çok daha fazla merak ettiğim bir şey vardı. "Neden daha önce hesap sormadın ondan?" Gözüm kapalıyken yataktaki kolunun kasıldığını hissetmiştim. Ablasından bahsettiğimi anlamıştı. Kızmasını bekledim bir süre, bir süre kalkıp gitmesini bekledim. Fakat o kalıp kendisiyle savaşmayı seçti. "Çınar benim kardeşim gibiydi. Ama Şerefsizdi. Kızlarla sadece eğlenirdi. Ama ablama yan gözle bakmıyordu. Ablamın ona karşı bir şeyler hissettiğini anlamıştım ama sustum. Çünkü ablamda kendi içinde yaşıyordu bu sevgiyi. Sonra Çınarın üç yıl önceki doğum gününde bunlar akşamın geç saatlerinde kutlama alanından ayrılmışlar. Çok içmiş Çınar. Ablam hiç sevmezdi içkiyi. Elini bile sürmezdi." Yutkundu. Adem elmasının hareketi geldi gözümün önünde. Sonra silindi hızla. Gözümün önünde eski Araf'ı çıkartıyordu. Eski Araf'ı döküyordu bana. Usulca gözlerimi açıp yavaşça ona döndüm. Gözlerini kapatmış dişlerini sıkıyordu. Alnında birkaç damla kendisiyle savaşıyordu. Gözlerim yaşardı o an.
Herkesin kendi içinde verdiği savaşları vardı. Kaybettiğimiz bir sürü savaş vardı. "Anlatmayabilirsin." diye fısıldadım gözlerim bulanıklaşmışken. Biliyordum ki istese anlatmazdı zaten. Fakat o şu an bunu anlatmayı seçmişti. " O gece kardeş dediğim şerefsiz ablamın küçük bedenine dokunmuş. Ablamın çığlıkları yararken şehri o adam durmamış." Araf sona doğru sesini daha çok yükseltmişken dudaklarımdan kaçmak için bekleyen hıçkırıkları dudaklarımı ellerimle kapatıp geri yolladım. Zordu. Çok zordu. Gözyaşlarım sıra beklemeden hızla süzülürken yanaklarımdan aşağıya doğru dudaklarımı ısırdım ses çıkartmamak için. "Sonra ne oldu biliyor musun?" Gözleri bana dönerken bildiğim sonu bir de onun dudaklarından bütün çıplaklığıyla dinledim. Kulaklarımı kesmek zihnimi yakmak istedim. Bütün iğrenç ruhlu insanların ölmesini bütün canilerin yok olup gitmesini istedim. Kalbimin kıyıları yanarken yutkunamadım bile. Kendi nefesimde boğulmaktan korktum. Sonra başkasının hayatını çalan şerefsizlerle aynı havayı soluduğum için kendimden tiksindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Sokak (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralMutlu sonlar her zaman mutlu başlangıçların getirisi değildi. Ya da mutsuzluklar mutlulukla bitmez diye bir kural yoktu. Ağlarken gülünmez, gülerken ağlanmaz diye bir yargıda kalmamıştı. Herkes her an her şeyi yaşayabilirdi. Anlar farklı gereksiniml...