8.Bölüm:"Cehennem Çiçeği"

22K 1.2K 355
                                    

Yavaşça gözlerimi aralamaya çalışırken üzerimdeki yorgunluk beni uykunun kollarına bırakmaya çalışıyordu. Gözlerim yavaş yavaş hafif kasvetli ve güneş ışıklarının dolaştığı bir odaya açıldı. Uzandığım yerden doğrulup etrafa bakmaya başladım. Baş ağrım kendisini gösterirken siyahlarla kaplı oda beni içine çekiyordu. İnsan ruhunu kapatan ve insanı depresyona götürebilecek bir oda...

Ben uzandığım eski püskü yataktan kalkarken kapının hızla açılıp duvara çarpmasıyla yerimden sıçradım. İçeriye giren uzun boylu adam gözlerinin hedefine beni alırken hiç zaman kaybetmeden kolumu kavradı. Ben şaşkınlıkla açılan gözlerimle adamı itmeye çalıştım. "Bırak beni! Burası neresi!" Sesimin frekansı bütün odayı inletmeye yeterken adam yüzünü buruşturup kolumu daha sıkı tuttu ve kapıya doğru ilerlemeye başladı. Her ne kadar ayaklarımla direnmeye çalışsam bile adamın gücünün karşısında benimki ufacıktı ve o yüzden adam hiç zorlanmadan beni odadan çıkardı. Çıktığımızda uzun bir koridor bizi karşılarken adam en sondaki merdivenlere beni peşinden sürükleyerek gitti ve aşağıdaki kata indik. Bende direnmeyi bırakıp kafamı dikleştirdim.

Güçlü durmalısın Sahra!

Bir odaya girdiğimizde adam kolumu kapıda bırakıp beni içeriye itekledi ve orda beklemeye başladı. Çatık kaşlarımı beni iten adamdan çekip karşıda oturmuş bana bakan çocuğa diktim. Çocuk dediğin benden büyük olduğu kesin olan birisiydi. Tahminimce yirmi beş yaşlarında vardı. Çocuk yüzüne bir sırıtış ekleyip eliyle yanındaki koltuğu gösterdi. Ayakta dikilmeye devam edip çocuğu süzmeye başladım. Onu bir yerden tanıyormuş gibi hissediyordum ama çıkaramıyordum. "Kimsin sen" diye sordum dik bakışımı bozmadan. Çocuğun yüzündeki gülümseme büyürken yerinden doğrulup bir kaç adım attı. Aramızda yaklaşık iki metre vardı. "Cesaretli kızsın demek." Laubalice ağzından dökülen bu üç kelimeden sonra ekledi. "Zaten cesaretin olmasaydı bu mahalleye taşınmak yemezdi." Kaslarım daha çok çatılırken taşındığım yerin - Kader mahallesinin- burayla ne alakası olduğunu düşünmeye başladım. "Her neyse konuya gelelim güzelim " Adam hızla yanıma gelip kolumu kavradı. Ben şaşkınlıkla ona bakarken konuşmasına devam etti. "Ara Araf itini. Alsın anahtarı gelsin buraya"

"Ne diyorsun sen be! Anlamıyorum dediklerini bırak beni !" Adam yüzüme dik dik bakmaya başladığında bende aynı şekilde bakmaya başladım. " Diyorum ki güzelim ara sevgilini söyle mahalle anahtarını alıp gelsin. Yoksa senin de sonun ablası gibi olur." Sevgilisi kısmında takılı kalırken son cümlesi nefesimi kesti. Ablasının sonu neydi?

Kavga gecesi aklıma gelirken Araf'ın karşısındaki çocuğun ona ' neyi kaybedeceğim Araf olmayan kız kardeşimi mi' dediği zihnimde yankılandı. Şu an karşımdaki çocuk o geceki çocuktu. Nefesim kesilirken yarım adım geri gittim. " Araf benim sevgilim değil" diye tısladım dişlerimin arasından.  Çocuk kolumu daha sıkı kavrarken boşta olan elini saçıma atıp çekmeye başladı. Ağzımdan acı bir çığlık firar ederken yaşaran gözlerimle adamın simasına bakıp dişlerimi sıktım. Adam eğilip kulağıma fısıldadı. " Pekala öyle olsun, bu seferlik ben ararım." Cümlesi biter bitmez beni geriye doğru fırlattığında yere kapaklanmıştım. Tam ayağa kalkacakken adam bir kaç adımla dibimde bitti ve hiç acımadan ayağındaki ayakkabıyla karnıma bir tekme attı. Dudaklarımdan tiz bir çığlık odanın genişliğine yayılırken karnımdan yayılan acıyla iki büklüm oldum. Çocuk bundan memnun olmuş gibi gülümseyip elini saçlarının arasından geçirdi. Sonra zaman kaybetmeden elini pantolonunun cebine atıp telefonunu çıkardı ve küçük bir işlem yapıp kulağına götürdü. " Alo merhaba sevgili komşum " Çocuk telefona seslenirken telefonun açıldığını anlamıştım. " Ne var lan it" Telefonun sistem zil sesinin yüksek olmasından dolayı karşıdan gelen sesi duymuştum ve bu ses kesinlikle Araf'a aitti. " Aa ayıp olur ama."

Çıkmaz Sokak  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin