Canlarım emeğe saygı lütfen her okuyan harika okurum oy versin❤
"Güzel hatunmuş he."
Akın Anıl'ın ensesine hızla vururken "ibnelik yapma lan! Araf abim duysa ağzına sıçar" dedi. İkisi birlikte yürürken Akın Anıldan çok şikayetçi olurdu çünkü Anıl neredeyse her kıza bakar ve bir yorum yapardı. Özünde iyi çocuktu ama arkadaş çevresinde çapkın birisi olarak bilinirdi. Ve Anıl çok iyi biliyordu ki Araf kızlara laf atılmasından nefret ederdi. Ama Anıla göre o kızlara laf atmıyor sadece arkalarından yorumda bulunuyordu. Ne de olsa laf atmak demek kızın onu duyması demekti ve kız onu duymuyorsa bu laf atmak olmazdı.
İkisi üniversiteden dersleri bittikten sonra çıkmış ve arkadaşlarıyla bir kafeye girdikten sonra uzun bir süre takılmışlardı ve bu saatlerde de anca kalkıp eve gidiyorlardı.
"Araf abin demişken, Sahrayla çok iyi oldular he ben hiç beklemezdim" dedi Anıl ve gülümsedi. Araf için çok mutluydu. Çünkü Araf'ın içindeki iyiliği biliyordu ve mutlu olmayı hak ettiğine emindi. Zaten Araf'ın içindeki iyilik onları kötü hayatlarından kurtarmış ve onları buraya getirerek okuma şansına nail kılmıştı.
"Birbirlerine iyi geleceklerine eminim. Bu birbirlerine bakışlarından bile belli" diyerek Akın da fikrini belirtti ve sokaktan köşeyi döndüler. Ve Anıl'ın gözlerine market takılırken evdeki buz dolabı aklına geldi. Neredeyse boşalmış olan buz dolabı.
"Şu markete girelim de bir şeyler alalım. Araf abim sürekli dolduruyor dolabı ama ona yük olmadan da bu sefer biz dolduralım." Dedi Anıl. Biliyordu Araf bir dahaki gelişinde kesinlikle yiyecek şeyler getirirdi ama fazla yük olmak istemiyordu Anıl. Zaten part-time bir işte çalışıyordu Akınla birlikte ve oradan bir para alıyorlardı. Her ne kadar Araf bu duruma karşı çıksa bile üniversiteye giden bu iki genç daha fazla yük olmak istememiş ve çalışmaya başlamışlardı.
Akın yorgunlukla esnerken "sen tek halletsen ben yorgunluktan ölmek üzereyim" dedi ve esnedi. Zaten Akın nezle olmuştu ve bu yüzden de üzerinde yorgunluk vardı. Anıl ona yan gözle bakarken "elini bir işe sürme sakın " diye homurdandı. Aslında Akın daha çok sorumluluk sahibiydi ve bunun ikisi de farkındaydı o yüzden Akın Anılı takmadı ve "bol bol makarna al" diyerek burnunu çekti.
Anıl yüzünü buruştururken " zıkkım ye! Şu sümüğünü de çekip durma olmayan beyninin yeri sümük dolacak yoksa " diyerek dalga geçti. Akın bunu da takmadı ve "eve gelirken köpekler peşine takılırda poponu ısırırlar İnşallah " diyerekten adımlarını hızlandırıp karşı yola geçti. Tabi peşinden bir adet arkasından dudak büzüp onun taklidini yapan Anıl bırakmıştı. Anıl arkasından bakmaktan vazgeçip yönünü markete çevirdi fakat homurdanmalarına devam ediyordu. "Senin tampon daha güzel seni köpekler ısırsın."
Anıl markete girdi ve ilk iş olarak karşılaştığı kadın görevliye çapkınca güldü. Kadın ondan bir iki yaş büyüktü fakat bu Anıl'ın bir kadına çapkınlık yapmasına engel değildi.
Kadında Anıla gülümsedi ve önüne dönerek rafları düzenlemeye devam etti.
Anıl reyonlarda yürürken bir kıza göz kırptı. Ve bir kız daha derken neredeyse marketteki bütün kızlara göz kırpmıştı. Anıl bunu fark ettiğinde zihninde Akının sesi yankılandı. "Yanacaksın"
Anıl'ın kaşları çatılırken "zihnimi ele geçirdi puşt" diye mırıldandı ve o sırada onu duyan bir kadın üzerine alınarak kaşlarını çattı ve çocuğa baktı. Anıl bunu fark eder etmez olay çıkmasın diye hızla marketten topukladı.
Omuzları çökmüş sokakta yürürken hedefi buraya en yakın olan diğer bir markete gitmekti.
Anıl havanın karardığını fark ederek biraz daha hızlandı ve market için ara sokağa dönecekken tanıdık bir çığlık çarptı kulaklarına.
"Bırak beni"
Etrafında dönen çocuk endişeyle çığlığın nereden geldiğini anlamaya çalışırken boğuk bir feryat ulaştı kulağına. Sanki ağzı sıkıca kapatılmış birisi çığlık atmaya çalışıyormuş gibiydi. Anıl hiç düşünmeden sesin arka ara sokaktan geldiğini sezdi ve koşarak oraya ilerledi. Fakat göreceği şeyin farkında değildi ve asla böyle bir şeyi görmeyi beklemezdi.
"Uzak dur" diye aynı sesten bir haykırış daha çıktığında Anıl Sahra için daha çok endişelenmişti çünkü bu ses tam olarak Sahra'nın sesiydi.
Anıl köşeyi döndüğü anda kararan havanın ve ara sokakta tek bir aydınlatmanın bile olmamasıyla ilk önce kişileri tam seçemedi fakat ayakta duran iri yarı bir adam olduğuna emindi. Tabi birde yerde yatan yarı çıplak bir kadın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Sokak (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralMutlu sonlar her zaman mutlu başlangıçların getirisi değildi. Ya da mutsuzluklar mutlulukla bitmez diye bir kural yoktu. Ağlarken gülünmez, gülerken ağlanmaz diye bir yargıda kalmamıştı. Herkes her an her şeyi yaşayabilirdi. Anlar farklı gereksiniml...