Eve geldiğimde dünyanın en dertli insanı benmişim gibime geliyor. Tamam olayları biraz kafamda büyütüyor olabilirim ama ne yapayım başka türlüsü elimden gelmiyor. Odama çıktım. Üzerime eşofmanlarımı geçirip, sırtıma polar battaniyemi aldım ve kendimi canım balkonuma attım. Nefes aldığım tek yer. Düşüncelerime yoğunlaşmadan önce fonda hüzünlü bir şarkı da açtım tabi ki. Sonra Barış dedim kendi kendime Barış Barış Barış...
Ne anlam ifade ediyordu benim için...
Aşk mı? Heyecan yok, ayakların yerden kesilmesi yok, her fırsatta onu görme çabası yok, öyle kelebekler kuşlar böcekler yok, en önemlisi kaybetme korkum yok.
Sevgi mi? Tabi ki.. Seviyorum onu. Bana değer veriyor, iyi birisi, herkesin yardımına koşar, merhametlidir, mantıklıdır. Şu sevgi seçeneğini çoğaltamıyor oluşuma ekstra üzülmeliyim.
Alışkanlık mı? Ee yani etkisi yok diyemem. 6 yıl dile kolay. Ki bunun 2 yılı aynı şehirde okuyarak geçti. Aynı yurtta her sabah her akşam onunlaydım, onu görmediğim gün yoktu. Tüm sülalesini tanıyorum neredeyse anlatmalarıyla tabi. Kendimi asla yabancı hissetmem yanında. Ezelden beri ona anlatırım bende her şeyi. Benim ailemi benim anlatmalarımla tanır, gerek benim onlara gerekse onların bana olan hislerini bilir. Hayatıma yön veren tüm olayların altında yatan sebepleri duyguları bilir, anlar. Yeri geldi arkadaş oldu, yeri geldi dost, yeri geldi kardeş, yeri geldi baba...
Arzu mu? Hiç sanmıyorum.. Aramızdaki cinsel münasebet ayda yılda bir öpüşmekten öteye gitmemiştir. İstemedim mi? Çok istedim.. Ona ait olmak istedim, benim bu konudaki cahilliğimle onun gücüne sığınmak istedim, onun arkadaştan öte olduğunu hissetmek istedim. Oysa hep kaçtı. Babası tarafından öyle korkutulmuştu ki düşüncesiyle bile hamile kalacağımı falan sanıyordu. Yani bu konuda da ezilmişti. Bende tüm arzularımı içime gömdüm. Çok uzun zamandır yanaşmıyorum, arzulamıyorum onu.
Bağlılık mı? Barış bana çok bağlı evet. Hayatının merkezine beni koymuş. Ne yapsa bana bağlanıyor, ne istese sebebi benim, geçmişi de benim geleceği de, yani nasıl anlatsam; neden yemek yiyorsun diye sorsam hayatta kalıp seninle olmak için der. Neden bir iş sahibi olmak istiyorsun desem seni ailenden isteyip evlenebilmek için der.. Dolayısıyla hayatından ben çıktığım anda her şey önemini yitiriyor ve tüm dünyası yıkılıyor. Yemez, içmez, okumaz, gezmez öyle bir ruh olur. Bunlar kimilerine göre güzel şeyler belki, sonuçta ne kadar çok sevildiğimi gösteriyor. Ancak ben aynı hislerle yaklaşamadığım için herhalde eziliyorum onun bu yoğun sevgisinin altında. Hareketlerim sınırlanıyor, onun hayatı yıkılmasın diye devamlı kendimden ödün vermek zorunda kalıyorum. Yani onun bu sevgisi beni mutlu etmiyor. Aksine üzüyor.. Daha böyle ayakları yere sağlam bassa, özgüvenli olsa, her şeyden öce "ben" diyebilse. Her şeyin kararını bana bırakmak yerine kendisi karar alsa. Bir karar alırken Eylem'e hangisi uyar diye düşünmek yerine seçtiği karara beni uydursa. Ben sensiz yaşayamam demek yerine, sensiz de yaşarım ama seninle bir başka yaşarım diyebilse. Keşke...
Barış ile birlikteliğimde kendimi hep çok güçlü hissediyorum. Dertlerini sarıp sarmalıyor hayatındaki olumsuzlukları düzeltmek için çabalıyor, onu mutlu bir hayata nasıl sokarımın hayallerini kuruyorum. Hep kucakladım onu. Babasından her dayak yediğinde tüm yaralarını ben iyileştirdim. Annesinin çıksa gitse bu evden diye bakışlar attığında ona ben moral verdim. Ailesindeki herkes ona bir hiçmiş gibi davranırken ben onu baş tacı yaptım. Ama yoruldum.. Gerçekten çok ama çok yoruldum. İlk defa altından çıkamadığım sıkıntım var ve ben sığınmak istiyorum. Böyle büzüşüp birinin kollarına unutmak istiyorum. Omzunda ağlanılan kız olmaktan çıkıp hüngür hüngür ağlamak istiyorum. Ve görüyorum ki bu kişi Barış değil.
Ben bana derman olsun istemiyorum ki. Anlasın beni, dinlesin, söylenmeme kızmama izin versin, haksız olsam bir kez olsun haklısın desin, kendi sıkıntılarıyla benim üzerime çıkmasın..
İster istemez bir ömür diyorsun. Bir ömür yanında olmasını istediğin adam bu mu? Her anında destekçin olacağına inanıyor musun? Tüm hayalleri benim üzerime kurulu olan, beni aldıktan sonra neyin hayalini kuracak? Ya da kurabilecek mi? Ooff bilemiyorum gerçekten. Bir derde bunca yılı silmek de istemiyorum ama inancımı kaybettiğim şeyi sürdürmek de istemiyorum. Ne yapacağım, nasıl bir yol çizeceğim?? Ooffff
Yatağa girdim, Gecenin bir vakti olmuş ben düşüncelerimden sıyrılıp kendimi uykuya teslim edemiyorum. Geçirdiğimiz günleri o kadar çok kafamda tekrar ettim ki bulduğum çözümün doğruluğundan emin olamıyorum. Ancak daha iyi bir çözüm yolu bulabilmek için böyle bir çözüm buldum. Fikrime kendimi inandırabilirsem yarın Barış'ı da inandırabilirim.
Uyuyamıyorum... Başım deli gibi ağrımaya başladı. Çok düşünüp üzüldüğümde hep böyle oluyor. Beynimi çıkarıp komidine koymak, ye bitir kendini orda diyip uyumak istiyorum.
Yataktan çıktım aşağıya indim mutfaktan bir ağrı kesici ile su aldım içtim. Ezginin odasından ışık geliyordu, demek ki başka dertliler de varmış. Doğruca yanına gittim. Bilgisayar başında oturmuş gözleri kısılmaktan japona dönmüş bir halde ekrana bakıyodu. Yatağın üzerinde etrafa dağılmış bir yığın kağıt..
--Hayırdır gecenin bu vakti aşk mektubu mu yazıyorsun?
--Hee evet hoca bana olan aşkınızı anlatan bir sunum hazırlayın dedi. Ben de ana avrat başladım yazıyorum.
--Ne biçim konuşuyorsun.. anladık ders çalışıyorsun.
--Eziyet çekiyorsun desek daha doğru olur.
--iyi de yarın Pazar. Pazar günleri hafta sonu tatilinden sayıldığı için okul olmuyor. Yani uyursan yarın da yapabilirin. Nasıl fikir ama?
--aahh ablacığım ben bunu nasıl düşünemedim. Çok sağol gecenin 4 ünde güneşten önce beni aydınlattığın için.
--Ne demek canım kardeşim, ablayım ben senin iyiliğini isterim tabi :)
--Yarın grupla toplanacak sunum üzerinden geçip kaba bir proje hazırlayacağız. Bu akılları kendine sakla ve git yat.
--Aman sana iyilik eden de kabahat. İyi dersler ve günaydın bebişim. Bana da iyi geceler.
--Çıkarken kapıyı kapat.
--Bulduğum gibi bırakmasını bilirim. Çawww...
Ezgi ile tatlı sert didiştiğime göre ve ilaç da etkisini göstermeye başladığına göre ben aynı düşüncelerime dalmadığıma göre koşarak yatağa girmeli ve hızla uyumalıyım. Uyanmama 4 saat kaldı. Aaahh hayat beni neden yoruyorsun.???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İPOTEKLİ HAYAT
RomanceGERÇEK BİR YAŞAM ÖYKÜSÜNDEN ESİNLENİLMİŞTİR... Bu kalabalık cadde içinde şıp diye tanıdım seni, belli ki sen de unutmamışsın beni Sahi ne kadar zaman geçti birbirimizi görmeyeli Aylaaar yıllar geçti duymayalı sesini Oysa ne güzeldi eski lise günleri...