9. BÖLÜM

823 93 47
                                    

Günler aynı monotonluğunda geldi geçti. Yine bir hafta sonu, yine erken kalkmalar, yine aynı sıkıcı eğitim semineri. Biteceği günü sabırsızlıkla bekliyorum. Bu arada kış da iyice geldi. Aralık ayındayız mantosuz dışarıya çıkılmıyor. Güneş yüzünü gösteriyor ama ısıtmıyor. Tıpkı Barış gibi.  Oda mesaj atıyor kendini gösteriyor ama hiçbir yaklaşımı içimi ısıtmıyor. Neyse ki sabahları günaydın akşamları iyi geceler mesajından öteye gitmiyor. Ben de bir nebze olsun huzur buldum. Gel gelelim diğer şahsiyete Aslan'a çalıştığından dolayı gün içinde öyle pek mesaj atmıyor. Akşamları açılıyor. Kah okuldan, kah ailelerden, kah işten, kah aştan bahsediyor. Aklımı dağıtıyor, keyif veriyor. Çoğu kez gülümsetiyor beni. Öyle çok dertlerimden bahsedip sıkmamaya çalışıyorum ama yüzeysel de olsa biliyor yaşadıklarımı. Anlıyor, hatta akıl bile veriyor. Mutlu olmam, işimden zevk almam için çabalıyor. Oysaki yargılamadan dinlemesi bile benim için öyle anlamlı ki. Yarın yüz yüze görüşeceğiz. Şu üç beş günde pişman etmedi beni verdiğim bu karara. İnşallah yarın da güzel geçer.

          Günün akşamında film önerilerinde bulundu birkaç tane. Ben de filmleri beğenmeyip yine sohbet etmek için oturmayı teklif ettim. Aslan' da o zaman spontane yaparız yarın karar veririz dedi. Onunla görüşeceğim için bir küçük heyecan duymuyor değilim. Günlerdir farklı bir yüz görmeden evde hapis hayatı yaşıyorum. Dolayısıyla yarın benim için görüş günü gibi bir şey. Bu arada üç gün sonra da Aslan'ın doğum günü. Yarın bir tatlı jest yapsam güzel olur. Ama ne yapabilirim, ne hediye alabilirim, nerden ve nasıl?  Neye ihtiyacı var ne sever bilmiyorum ki. Hem seminerden çıkamam. Bir öğle arası var. Yakınlarda da... ne var, ne var, ne var... Aaa clup var. Her erkek futbol sever. Evet öyle yapayım. Orda mutlaka güzel bir şey bulurum. Neyse karara vardığıma göre içim rahat uyuyabilirim. Yatağa girdiğim, girdiğim gibi de doğruldum.

--Ben ne giyineceğim yarın?

          Ben bu soruyu nasıl atladım. Yataktan çıktım ve gardırobun tüm kapaklarını açtım.  Sonra karşısına geçtim. Keşke dolap dolap söyle bana, bana en çok yakışan kıyafet nedir? Desem dolap da içindeki en güzel şeyi bana doğru fırlatsa. Ben de düşünmekten kurtulmuş olurdum. Ve tabi odayı dağıtmış olmaktan da. İçimdeki ayarsız neşe çocuksu hayal gücümü dışarıya çıkarttı resmen. Neyse bir şeye karar verip yatmalıyım.

          Birkaç deneme yaptım ve fark ettim ki çok abartılı. Heveslisiymiş gibi görünmeye gerek yok yanlış anlamasın. Hakkımı doğallıktan yana kullanayım. Kırmızı kot pantolonumu ve yaldız biyeli mavi bluzda karar kıldım. Evet evet iyidir. Kararımı vermiş olmanın rahatlığıyla odayı topladım ve yatağa girdim.  Aklıma bir şey daha gelmeden uyuyakalsam iyi olur. Alarmı kurmak için telefonu elime aldım. Üç mesaj gelmiş. Telefon sessizde kalmış. İkisi Aslan dan biri Barış tan idi.

Barış "iyi geceler bitanem"

O bana hala bitanem diyordu bense yarına başka biriyle görüşecek olmanın heyecanı içerisindeyim. İçim cız etti.  Acaba Barış a haksızlık mı yapıyorum. Ama neden haksızlık olsun ki Aslan benim arkadaşım. Tamam biraz yakışıklı olabilir ki bu ne alaka bende bilmiyorum ama sonuçta aramızda bir şey yok. Arkadaşça görüşüyoruz, Barış ı biliyor hatta hangi aşamada olduğumuzu da. Evet evet haksız bir durum yok. Mesajı atalı yarım saat olmuş. O zaman uyumuş gibi davranmaya devam edeyim. Diğer mesajlara bakayım.

--Biran önce uyusam da yarın olsa istiyorum. Bunu istediğim için uyuyamıyorum. Yardımınıza ihtiyacım var Eylem Hanım :)

--Lakin görüyorum ki siz çoktan uyumuşsunuz. Yeteneğinizden mutlaka bahsediniz. İyi geceler.

Ciddi yazma şekli beni gülümsetti. Son mesajı atalı altı dakika olmuş. Öyleyse yanıtlayayım.

--Size yardımcı olmayı çok isterdim ancak zannettiğiniz yeteneğim yok. Gerçi henüz uyumaya çalışmadım, belki de vardır. Deneyip göreceğim. Şayet becerirsem yarın anlatırım, beceremezsem on dakika sonra birlikte çözüm ararız.  İyi geceler Aslan Bey.

İPOTEKLİ HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin