7.BÖLÜM

845 92 30
                                    




Balkonda polarım sırtımda sessizce açtığım müziği dinliyor, deniz olması gereken karanlığı öyleye bakıyorum. Az da olsa nefes alabiliyorum çünkü bir ferahlama var. Ama öte yandan bir yanımda korkuyor. Üniversite zamanlarında ayrıldığımızda hastaneye gidip kendine sakinleştirici vurduracak kadar yıpratmıştı kendini. Bir önceki ayrılmamızda kendini içkiye verip sarhoş halde eve polisler bırakmıştı onu. Annesi sağ olsun beni arayıp ağzına geleni saymıştı. Hep bir vicdan muhasebesi yapmak zorunda kaldım. Ve her seferinde o iyi olsun diye geri döndüm. Ayrılmamıza sebep olan sıkıntılar ortadan kalkmamış olurdu. Birkaç ay sonra tekrarlanırdı. Uzun vadeli ilişkilerin hangisinde ayrılıklar yaşanmadı ki. Ancak biz altı yıllık ilişkinin içerisinde sayısını hatırlayamayacağım kadar çok ayrılık yaşadık.  Bir şeyler belliydi aslında ama görmemişim. Şimdi biraz daha olgunlaştığını böyle saçmalıklar yapmayacağını umuyorum. Yaparsa yine döner miyim ona? HAYIR! Bu sebepler için tekrar başlamayacak.. Evet evet bitti artık geri dönüşü yok.

          Barış'a ara verdik dedim çünkü ayrılığı kabul etmeyecek biliyorum. Niyetim bu süreçte bensizliğe alışması. Sonrası zaten ayrılık. Daha kolay kaldırır o zaman. Doğrusunu söylemeyerek yanlış yapıyorum belki, fakat tanıyorum onu. Onca ayrılığın bir tecrübesi var. Yavaş yavaş sistematik bir şekilde hazırlanacak ayrılığa.

          Kafam netleşince keyiflendim resmen. Ayrılıyorum ve ağlamıyorum. Değişik gerçekten. Tarifi mümkün değil. Saat geç oldu. Yarın okul var. Planlarımı hazırlamam gerek. İçeri girdim ve kendimi yatağın üzerine attım. Bilgisayarı açtım. Planlarımı hazırladım. Sonra da bir sosyal medya turu atıp yatayım dedim. Facebooku açtığımda arkadaşlık isteğini gördüm. Tıkladığımda Aslan ÇAKIR yazıyordu. Gecen görmüştüm onu bir kızla. Kafam öyle yoğun ki unutmuşum. İsteği kabul ettim. Önce şöyle bir fotoları arasında gezindim. Yakışıklı çocuk... Lisede birbirimize açılmadan uzun süre flört etmiştik. Hatırlayınca ne salaktım dedim kendi kendime. Neyse Allah sahibine bağışlasın ama değil mi... Kapattım bilgisayarı ve yattım.

          Saatin acımasız ötüşüne uyandım. Önümüzdeki ilk tatil gününü hesaplamaya başladım çünkü geç saatlerde uyanmayı çok özledim. Bir yandan hazırlanıyor diğer yandan düşünüyorum. Ancak önümüzde aralık ayı var ve hiç tatil yok 1 ocağa kadar. Bu umutsuzlukla banyoda saclarımla uğraşıyordum. Oda bittiğine göre çantamı alıp aşağıya indim. Hızlıca tost yapıp elime aldım ve koştururcasına durağa doğru ilerledim. Arada tuhafiyeci amcaya gülümsemeyi unutmadım. Durağa vardım her zamanki gözlemlerimi yaparken kulaklığımı taktım. Servis geldi ve ikinci uyku zamanım başladı.

          Okula vardığımda yoğun tempoda çalışmaya başladım. Bugün çocuklar daha mı sakin yoksa ben sıkıntılarımın birinden kurtulunca bu dert bana batmamaya mı başladı. Olabilir mi böyle bir şey? Günü bitirip servise bindiğimde ohh diyorum. O çocuklarla kazasız belasız bir gün atlattıysam cidden büyük başarı sağlıyorum.

          Eve geldiğimde sessizce odama çıkmadım. Ben geldiiim diyerek seslendim anneme. Ancak bu sefer o evde yoktu. Odaya cıktım soyundum dökündüm. Annem gelene kadar az -internete gireyim dedim. Bir baktım bir mesaj, Aslan'dan.

--Selam Eylem nasılsın? Uzun zaman oldu görüşmeyeli, neler yapıyorsun? Karşılaşmasak burada olduğunu bilmeyecektim. Bir cevabı çok görmezsin herhalde :)

Mesajı sabah erken saatlerde atmış. Neyse çok görmeyeyim bir cevabı bari.

--Selam, iyim teşekkür ederim. Liseden beri görüşmedik bir 4-5 sene kadar oldu. Bu sürede Okul bitti. Atandım, Öğretmen oldum. Köy okulunda çalışıyorum. Sen neler yapıyorsun? Çok görmedim bir cevabı, şimdi sıra sende :)

İPOTEKLİ HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin