Vediâ: iki

30.2K 1.7K 800
                                    

Hikaye 2018 yılında yazılmıştır. Dolayısıyla, devam kitapları arasında değişen kalemimin farklılıkları hissedilebilir.

Yetişkin içerik bir miktar bulunmaktadır fakat ikinci ve üçüncü kitaptakiyle kıyaslanamaz. +16 diyebilirim bu kitap için.

Baştaki gördüğünüz sözler, bölüm şarkılarından kesitlerdir.

'Her gün hayatını görüyor,
Yanından akıp gidişini.
Ne yapabilir?
Bu onun hayatı.'

Two Feet, Her Life

28 Haziran, 2018

28 Haziran, 2018

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

꧁꧂

Zamanda bir huzursuzluk vardı.

Bu akşam saçlarım buluttu sanki, yağmur yağıyordu omuzlarıma. Fakat saat çeyreğe konuk olurken hava bir başka soğuk geldi üzerime, gerildim. Kendimi bildim bileli hiç titremeyen dudaklarım, nedeni asılı kalmasıyla birlikte titredi. Yıldızlardaki aksilik gökyüzünün boynunu bükmüştü.

Bona Dae'nin hükmü geçen Nimes sokaklarında, zemine ait olmayan yabancılar hissettim. Omzumun üzerinden içeriyi taradı gözlerim, görünürde yanlış yoktu. Tezgahın arkasındaki kadının sesiyle başım öne döndü. "Bir tane daha ister misiniz?"

"Hayır, yeterli." dedim. "Malcom Bona Dae'ye yaz hesabı."

"Nasıl isterseniz, Bayan Bona Dae."

Diğer taburede duran ceketimi aldım ve gitmeden önce gözlerinin içine sertçe bakarak konuştum: "Ben Bona Dae değilim."

Ama babam öyleydi, annem de. Bona Dae, doğurgan krallıklara denirdi. Ne gariptir ki tek çocuktum. Ayrıca krallıklar yüzyıllar öncesinden kaldı ve Bona Dae adındaki Tanrıça asırlar boyunca kendi eliyle insanlar arasına bir çocuk bırakmadı. Aslında hiçbir Tanrı ve Tanrıça buralara ayak basmadı, yıllardan beri. Çünkü şeytanın hükmü kokan topraklara çıplak tenlerinin değmesi yasak kılındı.

İnsan kalabalığından sıyrıldım, oysa en sevdiğim yer orasıydı. Tüm besin kaynağım kendisini boşluğa adamış insanlardı. Sıkılmış bir ifadeyle çıktığım yere baktım, içimdeki hoşnutsuz dürtü hareket etmemi söylüyordu. O da biliyordu ki buralarda pek sevilmezdim, o yüzden gittiğim yerler sınırlıydı. Ayrıca durmaya devam edersem üzerimdeki bakışlar da çoğalacaktı.

Telefonumun çaldığını duydum, ceketimin cebinden çıkardım ve isme bakmadan açtım. Baksam da kim olduğunu bilmeyecektim. On altı yaşında yeni hayata yeni atılan bir çocuk gibi herkesten nefret ediyordum çünkü. Ama bu yirmi yaşına kadar sürecek bir şey değildi, ben ömrümün sonuna kadar nefretimle yaşayacaktım. Zaten çoktan sınırı geçmiş, yirmi bir olmuştum.

ALANZO BALAAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin