'Wattys 2019 Fantastik kategorisi kazananı'
(Baş Şeytan Serisi'nin ilk hikayesidir.)
Şeytanlar, doğumlarından önce belki diğer tarafı seçerler diye içlerine erişmiş küçük iyilikle bazı zamanlar merhamet ederlerdi ama bu eylemleri ateşle sırtlarına k...
'Yani gece hayatı yaşıyoruz, Tanrıya dua et, umarım ölmem.'
Cheriimoya, Living Life In The Night
1 Ocak, 2020
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
꧁꧂
Kırmızı, diğer tüm renklere inat parlıyordu. Her yerdeydi. Duvarlar farklı bedenlerin kanlarıyla renk değiştirmiş, kurumuş ve tüm ihtişamını kuru kırmızıya bırakmıştı. Etrafta şeytanlar olmasına rağmen cesetler yerinden bile kımıldatılmamıştı, muhtemelen Balaam'ın emrini bekliyorlardı. Eh, gelmiştim.
Bir süreliğine Meredith'in yerine geçtiğimin haberi çoğu kişinin hayatının kurtarmamın üzerine hemen yayıldığı için gözler üzerimdeydi, bu yüzden olabildiğince havalı bir giriş yaptım. Balaam'ın iz bulmam için bana verdiği bitkiyi kullanmaya karar verene kadar her şey güzel gidiyordu.
Bitkiyi etrafta gezdirdim, hiçbir etkileşim olmadı. En sonunda şeytanlardan biri gelip cesetlerde altın arar gibi gezdirmek yerine bitkinin bir kısmını yemem ve kalanını ya yakmam gerektiğini söyledi. İlk başta benimle dalga geçtiğini düşündüm, hava bana onun ciddi olduğunu gösterdiğindeyse berbat tadı olan bitkinin bir kısmını zorla yuttum.
Dakikalar sonra bitkinin dumanı etrafa tamamen yayıldı ve merdivenlerde duran cesedin üzerinde gezindi, ardından da siyah bir yol çizdi. Yolu izlemekle cesedi Balaam'a götürmek arasında kaldım ama kendimi durdurabildim neyseki. Baş meleklerle olan sorunumu sonra da halledebilirdim, önceliğim Balaam'dı. Aklına girmeliydim ve emirlerine uymayarak bunu başaramazdım.
İlk önce onu yokladım, bunun için onu düşünerek dileğimi iletmem yeterliydi; bana izin verdi ve bedenimi yanına çağırdı. Dokunduğum ceset de benimle birlikte Balaam'ın yanına geldi. Balaam'ın tüm dikkati cansız bedendeydi fakat benim gözlerim Shiva'nın üzerinde geziniyordu.
Günde kaç kere kıyafet değiştirdiğini merak ediyordum ya da Balaam'ın bundan etkilenip etkilenmediğini. Başımı hafifçe eğerek kendime baktım, üzerimde kurumuş kan vardı ve kıyafetlerim yırtılmışlardı. Saçımın karışık olduğuna emindim, yüzümün de temiz olduğunu sanmıyordum. Hem onunla şu an yarışamadığım için kendime hem de tadını hala ağzımda, hatta dudaklarımda hissettiğim bitkiden dolayı yüzümü buruşturdum.
"Onu aldığım yerde bir is yol gösteriyordu."
Dediğimi umursamayan Balaam, Shiva'nın yanından geçerek büyük masaya ilerledi. Bu sırada Shiva onu izliyordu, her hareketinin yanında gibiydi ve onlara hayrandı. "Bedeni masanın üzerine koy."