Keyifli okumalar;)
_
İlk defa bir yarışa tedirgin girmiştim ve hislerim beni yanıltmamıştı. Anahtarları Yalın'a uzatırken ki o kendime olan hayal kırıklığımı hala hissediyordum.
Bebeğimi kaybetmiştim.
Eve yürüyerek giderken, her adım zoruma gidiyordu. Şuan farketmiştim de,
Benim evim bu kadar uzak mıydı?En azından kendime bazı dersler çıkarmıştım.
1.'si sonunu göremediğin yarışa girme,
2.'si arabanı ortaya koyma.
Ve 3.'sü Yalın'ı fazla hafife alma.Aklımda kurduğum bu düşünceler uçup gidiyordu. Tabiki de hiç birine uymayacaktım. Kendimi tanıyordum. Kurallara ve aldığım derslere uymazdım. Hataları tekrarlamayı severdim.
Bir tek benim olduğum caddede, arabalar tek tük geçerken gecenin karanlığı ve ıssızlığı bütün her yeri kaplamıştı. Sessizlik bir arabadan öbür arabaya sürerken, bir arabanın lambaları arkamdan yankılanırken, önüme gölge yapıyordu. Önü bomboş olmasına rağmen benim attığım adımlarla arkamdan ilerken, çok ufak hızlanıp tam yanımdan ilerlemeye başladı.
Bugün havamda değildim ama her kimse içimde biriktirdiklerimle iyi benzetirdim. Sinirle sol tarafıma döndüğümde, görüş açıma önce Yalın girdi. Daha sonra açımı genişletince, arabamın içindeki Yalın girdi.
Az önce kaybettiğim arabamla dibimde bitmesi beni iyice körüklediğinde, belli etmek istemedim. Eğer sinirlendiğimi anlarsa emindim ki buna eğlenirdi.
"-Ne o, nispet mi yapıyorsun?" Diye sordum ifadesiz kalarak. Şuan onu arabadan indirip, arabamı kaçırmak öyle istiyordum ki.
"Sadece yürüme istemiştim." Diye alay eder gibi cevap verdiğinde, göz devirdim. Bu yaptığı kesinlikle komik değildi. Ben bu arabama aşıktım ve şimdi o...
Ellerin olmuştu."-Havamda değilim Yalın." Diye düz bir cevap verdiğimde omuzlarını silkti. Daha fazla üstelemedi ve konuşmadı.
Ama hala benim hizamda arabasın sürmeye devam etti. Üstelemedim. Umrumda değildi istediği kadar nispet yapabilir ve gözüme sokabilirdi. Karşılık vermeyecektim. Nasıl olsa geri almasını bilirdim."Sadece bin ve gidelim. Seni bir yere götürmek istiyorum." Dediğinde, benim sessizliğime ve tepkisizliğime teslim olmuştu. Söylediklerinde ciddi olup olmadığını öğrenmek için ona baktığımda, az önceki alaycı ifadeyi yüzünden silmiş ve klasik ciddi ruh halindeydi.
Kendime düşünmek için zaman vermedim. Sonuçta yapıcak başka bir işim yoktu ve bu belki de bebeğime son binişim olabilirdi.
Hiç bir şey demeden durdurmuş olduğu arabamın -arabasının- yan koltuk kapısını açtım ve içine girdim. Koltuğa oturup, kapıyı kapattım. Arabaya girmemle ona döndüğümde, bana bakmıyordu. Dümdüz yola bakarken arabayı tekrar çalışır hale getirdi ve sürmeye başladı.
"-Nereye gidiyoruz?" Dedim ona bakmadan, camdan gecenin karanlıklığını izlerken.
"Hoşuna gidicek bir yere." Diye gizemli bir cevap verdiğinde üstelemedim. Götüreceği yeri söylememekte kararlıydı ve bunu öğrenmek için çaba sarf etmem gereksizdi.
Sustum ve ilk defa bebeğimde yan koltukta oturmamın acısını içimde yaşadım.
Yaklaşık yarım saat sonra arabayı lüks bir villanın önünde durdurmuştu. Dışarıya göz gezdirdiğimde, fazla evin bulunmadığı tek tük hepsi birbirinden lüks villaların olduğu yeşil dolu bir mahalledeydik. Mahalle demek yakışı kalmazdı, onların dilinde; muhit.
Gri, beyaz ve aralarda siyah renklerin hakim olduğu bu üç veya dört katlı villaya son kez bakıp ona döndüğümde o da bana bakıyordu. Tepki vermemi bekliyor gibiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEZAR YARIŞLARI
ActionBurası özel motor yarışlarıydı. Herkes alınmaz, herkese de anlatılmazdı asıl mesele. Ama şehirdeki herkes adını bilir, gece yarısı yarışların olduğu sokak ve caddelerden geçmeye korkardı. Burası; Motorların şanıyla büyürdü. Kalbi vardı buranın. Tam...