"Beni bırakıp gittin!" Diye koltuğun üstünden kaptığım yastığı alıp ona fırlattım. Ona öfkeliydim ilk gecemizde benle vakit geçirmemişti ve beni bırakıp gitmişti.
"Bebeğim benim suçum yok." Dediğinde yastığı havada yakalayıp kafasına siper etti. Çağın, beni gece bırakıp gittiğinden sonra benim evime gelmişti. Anahtarım zaten arabasındayken, eve çok güzel girmiş ve sızıp kalmıştı. Ben ise Yalın'ın korkutucu evinde bir fıstık ve Yalın'la yalnız kalmıştım.
Kızla da yatmadığını öğrenmiştim. Ve şükürler olsun ki grup falan da yapmamıştık.
Kız kuzeniydi ve bana olan nezaketiyle gülümsemesi bunu iyice açıklıyordu.
Ve de değişik bir fantezisi vardı ki, havuza da iç çamaşırlarıyla girmişti. Bu da seks sonrası banyo metotumu bitirmişti.
Duyduklarım hoşuma gitmişti ama pekte umrumda değildi."Çağın sen beni ilk gecemizde bıraktın!" Diye diğer yastığı da kaptığım gibi ona doğru atarken bu seferki siper ettiği yastığa çarpıp yere düşmüştü.
Artık yastık hıncımı çıkarmama yetmediğinde, ona doğru sinsice yürümeye başladım. Onu camdan aşağı sallandırmak istiyordum ama buna kesinlikle gücüm yetmezdi."Gelme." Diye o da benim aksime geri geri gitmeye başladığında, sırtı duvarla buluştu. Şimdi gözleri tamamen açıkken siper ettiği yastığı da yere bırakıp üst kata çıkmak için merdivenlere yöneldi.
Unuttuğu bir şey vardı ki, üst katta sadece bir oda ve bir banyo vardı.
Yani onu çok rahat musluğun altında boğardım.Onun arkasından merdivenleri tırmanırken, duyduğum tek mutlu sesi;
"Seni seviyorum bunu unutma!" Oldu. Sonrasında tamamen ölüm çığlıklarıyla dolu dakikalardı..."Okula gidiyorum." Diye bağırdığım gibi evden çıktım. Şimdi bir de onun gitmemem için yalvarmalarını dinleyemezdim. Gitmem lazımdı. Bugün proje teslim günüydü ve ben zaten projemi yarım bırakmış, okulda unutmuştum. Okulda oturup onu yapmam gerekiyordu.
Girdiğim garajda arabama ilerlerken, aklıma Yalın'la olan ilk yakınlaşmamız geldi. Bu garajdaydı ve soluksuz tutkulu bir andı.Bindiğim arabayı hızla garajdan çıkarırken, garaj kapısını da kumandasından kapattım. Evden çıkıp kampüsün yolunu tutarken, radyoda çalan şarkının sesini daha da açtım. Cat Stevens kısık seste dinlenmeyecek kadar bir başyapıt mimarisiydi.
"Demet proje saatini iki saat geciktirdin." Diyen bölüm hocasına nazik bir dille konuşmak için özen gösterdim. Ellerim tutkaldan,boyadan,projemin bütün kalıntılardan dolayı yapış yapış olmuştu. Sinirim tepemdeydi ve eğer almazsa o zaman nazikliğimi arka plana atardım. Ama şuan için, tatlı biri olmalıydım.
"Farkındayım, zor bi haftaydı. Yetiştirmek için uğraştım." Dediğimde masasına bıraktığım ve bence bir başyapıt olan üç evin bulunduğu sanat mimarisine baktı. Aslında bizden sadece 'hayal gücünüzü konuşturarak bi site' istemişti. Benim hayal gücüm hepsinden biraz farklı olmuş, tamamen aklıbaşından alırdı. Evler bi kere ormandaydı. Evlerden biri tren şeklinde olup, çatı katında aşağı inmek için ray sistemine benzeyen ama adrenalini tavana çıkarıcak ipli kayma sistemiydi. Bu ipin sonu bi ağaç eve dayanıyordu ve ağaç evinde raya benzer merdivenleri varken, hemen merdivenlerin yanında trambolin vardı. Diğer evlerde buna benzerken, biri direk denize bakıyordu. Mercan şeklini andıran bu ev, mavi renkteydi ve yosunları andıran kolonları vardı. Bir diğeri ise kedi kafasını andırıyordu. Aynı zamanda bir kardan adam. Evin en altı düz giderken, üste çıktıkça yuvarlar bir şekil alıyordu. Bu yuvarlağın üstünde de bir yuvarlak eklenmişti ve çatı katındaki iki tane odaya ait üçgen kafalar bulunuyordu. Aynı şekilde bu kafanın ortasında, üçgen bir cam bulunuyordu ve bu da burnu gibiydi.
Tatlıydı ve hepsi bir araya gelince, sıra dışı bir hayal gücünü anımsatıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEZAR YARIŞLARI
AcciónBurası özel motor yarışlarıydı. Herkes alınmaz, herkese de anlatılmazdı asıl mesele. Ama şehirdeki herkes adını bilir, gece yarısı yarışların olduğu sokak ve caddelerden geçmeye korkardı. Burası; Motorların şanıyla büyürdü. Kalbi vardı buranın. Tam...