-41

779 60 26
                                    

Gecikme için herkesten özür dilerim, sorunlar peşimi bırakmadı ve aklım tamamen başka diyarlardaydı.
Ama şunu anladım ki; ben aşkı sadece yazabilirim, yaşayamam. Genelde benim kaybettiğim bu alanda, umarım Demet ve Yalın kazanır...


"Neden arabayı ben değil de sen kullanıyorsun?" Diye sordum gözünü yoldan çevirmeyen Yalın'ı izlerken. Kendine yeni bir arazi arabası almıştı ve ben her ne kadar görünce çığlık atıp, kullanmak için ona yalvarsam bile gözümün yaşıma bakmamıştı.

Söylediğim şeyle gözlerini birkaç saniyeliğine yoldan ayırıp bana çevirdi. Altın sarısı çerçeveli, siyah yuvarlak güneş gözlüklerinin ardından bana sıkılarak bakarken ofladı. Küçük bir çocuğun oyuncakları için çıldırması gibi, bu yeni aldığı arazi arabasının tadına bakmak için yanıp tutuşuyordum.

"Hala orda mısın sen Demet?" Diye sordu sıkılarak. Her ısrar etmek için ağzımı açtığımda, beni net bir şekilde reddetmiş, daha sonra kullanmama izin vereceğine dair söz vermişti. Yani, beni oyalıyordu...

"Tabiki de ordayım." Dedim.
Evden çıkmadan önce sürücü koltuğundan beni zorla kaldırmak zorunda kalmasını hatırlayarak.

"Ayrıca sen nasıl benden habersiz yeni bir araba alırsın ki?" Diye sordum ardından. Ne zaman birimiz yeni bir araba veya motor alacak olsa bunu birbirimizle paylaşır, sürekli hangimizin zevki daha iyi diye tartışırdık. Zevklerimiz neredeyse tıpatıp aynı olsa da, bazen ters düşebiliyorduk.

"Beğeneceğine emindim çünkü." Diye cevap verdi bıyık altından sırıtırken.

"Beğeneceğine emindim ama bu kadar sahipleneceğini hiç düşünmemiştim açıkçası." Dedi homurdamalarının arasından. Dediğiyle güldüğümde, uzanıp yanağına ufak bir öpücük kondurdum. Üzerindeki kapüşonlu oversize sweatshirti ve güneş gözlükleriyle beni etkilemediği tek bir saniye bile yoktu. Her baktığımda tekrar tekrar aşık oluyordum. Çizilmiş suratının her bir zerresini aklıma kazımak için tekrar tekrar onu ezberliyordum.

Onu bir anda böyle öpmem hoşuna gittiğinde, gözlerini yoldan ayırmadan gülümsemeye devam etti;
"Beni böyle öpmeye devam edersen iki ışıklar arası sürmene izin veririm." Diye konuştu.

''Tam bir centilmensin.'' Diyerek bu yüce gönüllüğüyle dalga geçtiğimde, artık bu anlamsız ısrarlarıma son vermem gerektiğini anladım. Bakışlarımı ondan alıp, arabaya bluetooth ile bağladığım telefonumu elime aldım ve çalan şarkıyı değiştirmek için şarkı listemde keşfe çıktım. Yalın'la bir diğer benzeyen özelliğimiz; müzik zevkimizdi. Genelde ikimiz de motor ve araba yolculuklarında rap ve de hareketli parçalar dinlemeyi severken, sakin bir günümüzü slow şarkılar ile daha da sakinleştiriyorduk. Yalın'ın parmakları üzerimdeyken ve akustik gitarın notaları kulaklarımı dolduruyorken, ruhuma hücum eden huzur uykumu getiriyordu.

Birkaç dakika boyunca şarkı listemde kaybolduğumda, arabadaki tek ses hala daha çalan şarkı idi. Yalın bu kadar sessiz bir şekilde telefonumla ilgilenmeme alışkın değildi ki, kaçak bakışlar attığını farketmiştim.

''Ne yani şuan ben ilişkimizdeki ilk tribi mi yiyorum?'' Diye sordu kırmızı ışıkta ayağını gazdan çekerken. Arabanın tamamen durmasıyla vücudunu tamamen bana döndürdü ve dirseğini direksiyona yaslayarak bütün dikkatini bana verdi. Yuvarlak gözlüklerini burnunda aşağı doğru kaydırdığında, gözlüğün üstünden çıkan gözlerinin tek odak noktası bendim.

''Seni iki dakika ilgisiz bırakınca trip mi atıyorum oluyorum?'' Diye sordum burnuna yaklaşıp, burnuna küçük bir öpücük kondurduğumda.

MEZAR YARIŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin