37-

1.4K 113 74
                                    

"Sadece beni dinlemeni istiyorum." Dedim sesimin titremesine engel olamayarak. Akmayı bekleyen gözyaşlarım sınırdayken, bu kadar yakın olmamıza rağmen aramızdaki bu görünmeyen mesafe canımı acıtıyordu. Görünmeyen mesafeler aramıza duvarlar örmüştü.

"Seni yeterince dinlediğimi sanıyordum." Gözlerini benden kaçırıyordu. Bana kapılmamak için kendiyle savaş halindeydi. Sesi benim aksime hiç titremiyor, aksine ne istediğini bilircesine çok netti.
Kapıyı açıp arabadan çıkacağım dakikalar sayıyordu, en azından gözleri bunu söylüyordu.

''Sen yeterince dinlemiş olduğunu düşünebilirsin ama ben kendimi ifade edebildiğimi düşünmüyorum.'' Dediğimde, cümleme hemen cevap vermek için dudaklarını aralamıştı ki, onu durdurdum. Beni sakince, bölmeden dinlemesine ihtiyacım vardı. Aksi takdirde onun karşısında, omuzlarımda taşıdığım bu büyük pişmanlık kırıntılarıyla konuşmak çok zordu. Belki de bu son konuşmamızdı ve bunu düşündükçe dudaklarım düğümleniyordu. Yalın çok zordu.

''Kendimi savunmaya gelmedim. Çünkü ben kendime senin bana kızgın olduğundan çok daha kızgınım.'' Derin bir nefes, inanmayan bakışlar...

''Ama şunu anlamalısın ki, çaresizdim.''

''Casper benden sadece tek bir yarış istemişti. Sadece tek bir yarışla ona olan borcum kapanıyordu ve bunu duyduğum an omuzlarımdaki yük kalkmış gibi hissetmiştim.'' Durdum. Ve böyle düşündüğüm için samimiyetsizce kendi halime güldüm.

''Ta ki bu haberin senin omuzlarına daha çok yük bindirdiğini öğrenene kadar.'' Suratı sahil yolundan ayrılıp bana döndüğünde, gözlerinde bir yumuşama kırıntısına şahit olmuştum. Ya da öyle olması için kendimi kandırıyordum. Tek bir yumuşamaya muhtaç haline gelmiştim.

''Ben sadece senin Çıkmaz'a daha çok bağlı kalmanı istemedim. Çünkü eğer sana Casper'ın benden bir karşılık istediğini, kazadan sonra yarışmamı istediğini söyleseydim ikimiz de biliyoruz ki orayı kül ederdin.''

''Sana bir daha yalan söylemeyeceğime söz vermiştim ama yarıştıktan sonra yanına gülerek gelecek ve her şeyi anlatacaktım. Sadece bitmesini bekledim.'' Durdum ve gözlerine dikkatli baktım. Bana inanmasını dileyerek oralarda bir yerlerde eski, beni seven Yalın'ı aradım.

''Ben sadece seni korumak istemiştim. Eğer bilseydi-'' Ses tonunu yükselterek sözümü kesti. Sessizliğini bozdu ama tek bozduğu sessizlik değildi.

''Yaptığın her şeyin açıklaması var Demet bunun farkındayım.'' Her bir cümlesinde barışmamıza olan umutlarımı da bozup, tuzla buz ediyordu.

''Ama aslında tek düşündüğün kendin. Tek düşündüğün merakın yüzünden hakkımda bir şeyler öğrenmek, Casper'a olan borcunun karşılığı bu kadar kolayken bunu berbat etmemi istemedin.''

''Aslında her şeyi kendin için yapıyorsun ve ben hep ikinci planda kalıyorum.'' Söylediklerinin doğruluk payını kendimi kandırdığım duygularımın ardından düşündüm. Onu bütün kalbimle, bütün benliğimle seviyordum ve ona seni seviyorum dediğim andan beri, beni ilk öptüğü andan beri benim için hiçbir zaman ikinci planda kalmamıştı. Ben kendimi kandırıyorsam, o da beni affetmemek için kendine bunları söylüyordu. Bana karşı koymak için kendine bunları hatırlatıyordu. Onu suçlayamazdım.

''Sen hiçbir zaman benim için ikinci planımda olmayacaksın. Hiçbir zaman sırf kendimi düşündüğüm için seninle aramızdaki bu şeyi berbat edemeyecek kadar...''Durdu ve gözlerindeki hayal kırıklığını okumamı sağladı. Bana olan güveninin kırıldığı farkedecek kadar kendimi kandırmayı bırakmıştım.

''Ben seni ikinci plana atmayacak kadar seviyorum Demet.'' Kelimeler dudaklarından bıçak gibi çıkmıştı. Her bir kelimesi kalbime saplanıyordu.

MEZAR YARIŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin