24-

3.1K 200 25
                                    

Keyifli okumalar...

Karanlık atmosferin güzelliğinde, gecenin serinliği açıkta olan tenimi gıdıklıyordu. Rüzgar hissetmeyi şimdi daha çok seviyorken, sırtını yasladığım göğsüm heyecandan inip kalkıyordu.
Rüzgarı beraber, yan yana da hissetmiştik  ama bu sefer, kollarımla ona sararak hissetmiştim o güzel rüzgarı yüzümde. Artçılık ilk defa anlamlı hale geliyorken, ilk defa bu koltukta oturmaktan zevk almıştım. Her hız yaptığında sırtına kapandığım göğsüm hızla atarken, nedeni hız yapması değil Yalın'dı. Hayatımda geçirdiğim en rahat ve de en mutlu yolculuklardan birisiyken, belki de sarhoş rolünü daha çok yapmalıydım. Her kırmızı ışıkta durduğunda göz ucuyla bana bakıyordu ve gözlerimizin buluşması kaçınılmaz bir hal alıyordu. Çünkü ben yolu değil, ayndan yansıyan güzel suratını izliyordum. Şaşırtıcıydı ki, ilk defa siyah vizörünü kapamamıştı. Benim gibi.
Serin havaya zıt olarak daha da üşümek istercesine yolu uzatması için yalvaran vücudum, bu koltuktan kalkmak istemiyordu. Daha da üşümek, daha da onunla bu şekilde yolculuk yapmak istiyordum ama o, bana hala kırgındı ki gaz kolunu hiç gevşetmedi.

Evimin sokağına girmiş, evime doğru ilerlerken iç sesim ağlıyordu. Bir diğer nedeni ise motorumu orda bırakmamken, bir de yarın gidip onu alacaktım. Ama yine de, değmişti. Evime ilk defa girmek istemiyor, ikimizin de paramparça olmuş kalplerini artık düzeltmek istiyordum. Ama bunun için çok geç kalmıştım ki, evimin önünde durdu ve inmemi istermiş gibi onu bırakmak istemeyen bana aynadan baktı.

İnmeye niyetim olmadığımı anlamıştı ki, kafasıyla evimin olduğu tarafa bir hareket yaptı. Hayal kırıklığıyla artık motorundan kalkmam gerektiğini anladığımda, kafamda neler söyleyeceğimi düşünüyordum. Bütün düşünceler iç içe girmiş, bütün söylemek istediklerim karışmıştı. Ağzımdan çıkacakları kontrol etmekte zorlanıyorken, belki de artık özür dilememin vaktiydi.

Yeniden omuzlarından destek alıp, sol taraftan indiğimde üzülerek ayağım zeminle buluştu. Geçirdiğim en güzel yolculuklardan birine şimdi veda ederken, kafamdaki kaskı çıkardım. Hemen gitmesini önlemek için bir şey demeli, bir şey yapmalıydım. Şuan bana sorar gözlerle bakarken, gidicek gibiydi.
Bu sefer gitmesine izin vermemeliydim.

"Yalın ben-" diye başlamaya çalıştım cümleye. Ama o, bunu zorlaştırarak cümlemi kesti. Konuşmak istemediği bakışlarından bile belliyken, bunu yapmakta haklıydı.
Empati, kurulması zor ve anlamlı bir şeydi. Eğer o bana böyle bir şey yapsaydı, ben onu motoruma bile almazdım. Sinir bütün vücudumu ele geçirir ve uzun süre görüşmek istemezdim. O daha az soğuk davranıyordu. Bu hallerini bile haketmiyordum belki de.

"Bir şey deme Demet." Diye konuştu kestiği cümleme, cümle eklerken. İç sesim 'çabala' diye bağırırken, bu sefer çabalamalıydım. İki haftadır yaptığım şeyden şimdi pişman olurken, günlerdir neredeyim diye kendime sormadan edemiyordum. Az önceki mutlu halim çoktan gitmişken, ortam gerginleşmişti. Sarhoş olduğumu sanarkenki tatlı halinden eser yoktu.

"Ben sadece özür dilemek istiyorum." Dedim bütün cesaretimi toplayarak. Belki bu özrü daha önceden dilemeliydim ama affetmesi için, herşeyi unutması için yalvardım. Yeniden bencillik yapıp, yaptığım bütün günahlara rağmen Yalın'ın beni affetmesi için yalvardım.

"Özür dilerim." Diye de eklediğimde, ifadesiz bakışlarıyla hala karşı karşıyaydım. Kurduğum cümlelerin onun için hiçbir anlamı yokmuşçasına boş gözlerle bana bakarken, bir şey hissetmiyor gibiydi. Yeterince kırgın, yeterince kızgın olucaktı ki benden duyduğu ilk özrü de geçersiz sayacak gibiydi.

MEZAR YARIŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin