35-

1.7K 114 150
                                    

Ben yine dayanamayıp yeni bir şey yazıyorum, deli bir şey. Aklımda güzel bir kurgu var ve eğer kalemimi seviyorsanız, bayılacağınıza eminim. Serseri bir şey!(;
Geliştirince sizinle de paylaşırım, şimdilik keyifli okumalar...

"Yalın." Dedim.

Gördüğüm suratı bütün dengemi tuzla buz ederken, etrafımdaki kalabalığı sanki yitirmişim de gözlerimin görebildiği tek kişi Yalın kalmış gibiydi. Şaşkın ve de hayal kırıklığı dolu olan bakışları bir saniye bile üzerimden ayrılmazken, gözlerimiz birbirine kenetlenmişti. Geçtiğimiz bir iki haftayı yeniden yaşama olasılığımız aklıma gelen ilk şeyken, beni anlayabileceğini umuyordum. Ona sadece evden çıkarken yalan söylemiştim. Onun dışında her şey tamamen olayı kontrol altına almak içinken, yaralanan biri yoktu. Belki de Yalın'ın Çıkmaz'daki ünü yaralanmıştı ama burdaki ününü çokta umursadığını sanmıyordum.
Kendime avutmama rağmen hissettiğim pişmanlık hissini üstümden atamıyordum. Sebebi ise kesinlikle iğrenir gibi baktığı bakışlarıydı.

Hiçbir şey dememe izin vermeden, konuşmamıza fırsat vermeden az önce çıkardığı kaskını motorun deposuna koydu ve ayaklığı açıp motoru zemine sabitledi. Hareketleri gideceğinin haberini veriyorken, bana bakmayı çoktan kesmişti. Hızlı hareketleri hemen burdan kurtulmak istediğini belli ediyorken, benden yeniden kaçmasına izin veremezdim. Bu sefer olmazdı.

Ben de motoru sabitleyip kaskı aynaya geçirdiğimde, motordan kalktım. Hızlı adımları pistten çıkıp binaya girmek için her bir adımda daha da hızlanıyorken, vücudumu sarmalayan bu tulumla hareket etmek çok zordu. O ise yetişmemem için bacaklarındaki bütün gücü kullanıyordu.

"Yalın."
"Yalın bekle."

Arkasından seslenişlerimin hiçbir önemi yoktu. Yine onun karşısına geçtiğimde napıcağımı, ne diyeceğimi bilmiyordum ama bu seferki olay daha affedilirdi. Olanları, ona neden söylemediğimi bir bir anlatacaktım ve belki de bana hak verecekti. Çünkü kendisi tam bir ayaklı bombaydı ve eğer söyleseydim her şey çok zorlaşırdı. Yine de bu, ondan gizlemiş olmam gerçeğini değiştirmiyordu.

Binanın kapısını açtığında, ona yetişebildim. Ben de arkasından binaya girdiğimde yarışmacılar için ayrılan soyunma odasındaydık. Yarıştan önce bizi birbirimizden saklamak için büyük uğraşlar vermişlerdi ki, normalde aynı anda giyinen yarışçılar farklı zamanlarda bu odaya girmişti. Casper'ın kadın-erkek bir arada giyinemez düşüncesini benimsediğini hiç sanmıyordu. O bizim aramızdaki var olan bu aşkı bitirmeye çalışmıştı. 'İkinci defa.'

Kolundan tutup kendime doğru çekmeye çalıştığımda, bana dönmesiyle kolunu avuç içimden çekmesi bir oldu. İğrenir bakışları yeniden bana döndüğünde, gözleri dolmuştu. Yürürken açtığı fermuarıyla tulumun üst kısmını aralamış, vücudunun iki yanından sallanmasına izin vermişti. İçindeki siyah, dar tişörtün altındaki vücudu gerilmiş ve her sinirlendiğinde, kendini tutmaya çalıştığında belirginleşen boynundaki damarı kendini belli ediyordu. Alnındaki minik minik ter damlaları ve hızlı nefes alışverişleri beni korkutuyordu. Bu sefer gerçekten de korkutuyordu.

''Yarıştan sonra sana söylemek için yanına gelecektim-'' yüzüme bakmaya katlanamayan bakışlarının karşısında zar zor cümleme başlamışken, öfkesinden beni dinleyemiyordu. Cümlemi tamamlamama izin vermeden öfkesini kusmaya başladığında, ses tonunun karşısında kedi gibi sinmek istiyordum.

''Demet ben bütün hayatımı senin üzerine kurdum. Benim gibi duygusuz, leş bir herifin teki bile değer vermenin, birini sevmenin sorumluluklarını öğrendi ama senin hala tek düşündüğün kendinsin.'' Bağırıyordu. Kötü olan ise bunları söylerken hiç düşünmüyordu. Sanki haftalardır dudaklarının ardında bu kelimelerle yaşıyormuşçasına her bir cümlesi sıralanıyordu.

MEZAR YARIŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin